AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, katıldığı bir etkinlikte dünyada yaşanan en sert devrimlerde bile lügate dokunulmadığının altını çizerken, Türkiye'de cumhuriyet dönemi ile birlikte lügatin, alfabenin ve dilin değiştiğini belirtti. Ünal'ın kültür devrimine dikkat çektiği konuşmasını bağlamından koparan bazı medya organları 'Cumhuriyetin eleştirildiğini' öne sürdü. Bu durum üzerine sosyal medya hesabından açıklamada bulunan Ünal, "'Kamus bir milletin hafızasıdır' cümlesinden yola çıkarak yaptığım değerlendirme cumhuriyete dönük değil kültür devrimi olarak yapılanlara dair bir tespittir. Buradan bir düşmanlık çıkaramazsınız." dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Ünal 'Bir Kitap Okudum' isimli etkinlikte gençlerle Cemil Meriç’in Bu Ülke isimli eserini konuştu.
Burada yaptığı konuşmada tarihteki en sert kültürel devrimin Türkiye’de yaşandığını belirten Ünal, "Mesela Fransız Devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate yani dile dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi MAO’nun Çin’de yaptığı kültürel devrimdir ve o da dile dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir." dedi.
SÖZLERİ BAĞLAMINDAN KOPARDILAR
Ünal'ın kültür devrimine dikkat çektiği konuşmasını bağlamından koparan bazı medya organları 'Cumhuriyetin eleştirildiğini' öne sürdü.
"YAZIYI DEĞİŞTİRMEK KÜLTÜR SOYKIRIMIDIR"
PEK ÇOK DÜŞÜNÜR DE AYNI GÖRÜŞTE
Öte yandan, Kazım Karabekir Latin harflerini savunanlara karşı Türkçenin güzel bir dil olmakla birlikte harflerinin zor öğrenildiğine dair fikirlerin, tamamen yabancıların telkinleriyle ortaya çıktığını ifade ediyordu.
Ona göre, Latin harfleri kabul edilecek olursa geçmişte yazılmış pek çok kıymetli eser, kütüphanelerdeki binlerce kitap bir anda atıl kalacak, yeni nesil için anlamını yitirecekti. Böylece, Avrupalılar istediklerini almış olacaklar ve diğer Müslümanlara, Türklerin Hristiyan olduğu düşüncesini kolayca aşılayabileceklerdi. Yine Kazım Karabekir'e göre alfabe değişikliğinin amacı "Türkiye'nin İslâmî Doğu ile olan bağlarını koparmak ve Batı dünyasıyla olan iletişimi kolaylaştırmaktan" başka bir şey değildi.
Dil ve kültür devrimine dair benzer düşüncelerden bazıları da şöyle:
"Bundan sonra Türk kütüphânelerini yakmaya lüzum kalmamıştır. Çünkü harf inkılâbıyla bu hazineler örümceklerin yuva yaptığı raflarda kapanıp kalmaktan başka bir şeye yaramayacaktır. Ancak çok yaşlı hocalar ve ihtiyarlar, onları okumak lüzûmunu hissedecektir."
Arnold J. Toynbee
"Latin harflerinin ticarete faidesi olur imiş. Onun için İspanyollar Fransa'nın yanında Fransa'ya nispetle lâ-şey' olarak kaldılar ve onun için bir asırda İspanya'nın yirmi misli müstemleke kaybettiler. Harfleri Latin harfleri olduğu halde Avusturya İmparatorluğu'na uğurlar olsun. Türkiye de harfleri Latin harfi olmadığı halde azamet-i istiklâlini kurtardı. Harflerimizin evvel ve ahir söylediğimiz bir günahları vardır ki o da okutucu harflerin yoksunluğudur. Bir heyet-i ilmiye bunları ıslah etti mi oldu bitti. Cahid Beyefendi'ye tesadüf ederseniz dersiniz ki: Araplar Endülüs'e gidip cahil Avrupa'yı okutur iken Garbiyyûn'un harfleri Latin harfi idi. Araplar makhûren İspanya'dan kaçar iken harfleri fütuhattaki gibi yine Arap harfleri idi. Bir Sinan Süleymaniye'yi yapar iken bir Süleyman Viyana'yı kuşatır iken harflerimiz ne ise Tuna'dan İstanbul'a kaçar iken de o idi."
Rıfat Osman
Türkçe, Atatürk döneminde değil İsmet İnönü döneminde güdük, sığ bir dil hâline getirilmiştir. Atatürk, kurultaylara öncülük etse de dilin bir çıkmaza girdiğini fark ederek bu büyük hatadan dönmüştür ancak İsmet İnönü ve çevresindekiler, Türkçenin Rusya devletinin ve Komünizmin güdümüne girerek yok edilmesinin önünü açmışlardır. Yani harf ve dil devriminin mimarı Mustafa Kemal, dilde sadeleşme şemsiyesi altından çabuk uzaklaşmıştır.
Nihad Sami Banarlı
"Tarihten kopuşumuzu, ona tekrar dönmeyi önlemek için tutulan yollara bakarak, Dil, Harf Devrimi denilen bilgisizlikler, dünya fikir ve edebiyat değerini dilimize
çevirirken, tarihimizdeki yazılı değerlerin bilgisizce, düşüncesizce, insafsızca görmezden gelinişi…”
Kemal Tahir