AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu. Çelik, yaptığı açıklamada, "Rejim unsurlarına en sert cevap verilmiştir, verilmeye de devam edilmektedir. Gereken cevabı almışlardır. Eğer biz bugün İdlib'den çekilirsek, sınırlarımızın içine kadar gelirler. Egemen ve meşru bir devlet olarak bu harekatları başlatmasaydık, bugün 'İdlib'de ne işimiz var' diyenler, terör örgütleri sınır illerimize saldırırken 'hükümet ne yapıyor' diyeceklerdi. Bu yaptıklarımız mecburidir. Türkiye milli güvenliği için, sınırlarını korumak için bu harekatları yapmak mecburiyetindedir" ifadelerini kullandı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.
Toplantıdaki en önemli gündemin Bahar Kalkanı Harekatı'yla ortaya çıkan gelişmeler olduğunu söyleyen Çelik, rejim saldırılarında şehit olan askerlere Allah'tan rahmet, yaralananlara şifa diledi.
- Şehit cenazelerindeki ailelerin metanetinin, vatan ve millet için dualarının, ömür boyu yol gösterici anılar olarak kalplerinde çok özel bir yer tuttuğunu belirten Çelik,"Şehit ailelerimize şunları ifade etmek isteriz; kahraman şehitlerimizin anılarını, hatıralarını ebediyen aklımızda ve kalbimizde tutacağız. Sizlerin bizlere gönderdiğiniz mesajları aldık, başımızın üstünde yeri var her zamanki gibi. Bunları arkadaşlarımız paylaştılar, geniş, kapsamlı bir şekilde bunu değerlendirdik."diye konuştu.
Verilen sürenin dolmasıyla 'Bahar Kalkanı Harekatı' başladı
"Rejime gereken cevap verildi"
- Bu çerçevede rejime ait çok sayıda mühimmatın imha edildiğini ve saldırıyı gerçekleştiren rejim unsurlarının da gereken cevabı aldığını anlatan Çelik, "İdlib'deki durum, 6 Mayıs tarihinden beri rejimin kademe kademe başlatarak ve sürdürerek devam ettiği gerginliği yükseltme, çatışmaya taşıma politikasının neticesidir.Bu süreçte rejimin imza attığı katliamlar ve saldırganlıklar neticesinde 1500 masum sivil hayatını kaybetmiştir, 5 binden fazla insan yaralandı, 1,5 milyona yakın insan yerinden oldu." dedi.
"Esed rejimi açıkça kendi halkının bir kesimine soykırımvari bir faaliyet uyguluyor"
"TSK'nın bölgedeki varlığı BM Sözleşmesi'nin 51. maddesine göre son derece meşrudur"
- Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgedeki varlığının son derece meşru olduğuna işaret eden Çelik, bu varlığın Birleşmiş Milletler Sözleşmesi'nin 51 maddesinde yer alan meşru müdafaa hakkına, Adana Mutabakatı'na, Astana ve Soçi mutabakatları çerçevesinde ateşkesi sağlamak ve göçü önlemek üzere üstlenilen göreve dayandığını vurguladı.
- Çelik, "Eğer biz bugün itibarıyla gözlem noktalarımızdan çekilsek İdlib'e, oradan Atme'ye, oradan Cilvegözü'ne, oradan sınırlarımızın içine kadar bu tehdidin hareketleneceğinden hiçbir kuşku yoktur." dedi.
"Yarattığımız derinlik; Kilis'in, Urfa'nın, sınırlarımızın korunması için mecburi mücadeledir"
Vatandaşların meseleyi kavradıklarını ve buna yönelik analizler ortaya koyduklarını söyleyen Çelik, "Bugün orada yarattığımız derinlik, bugün orada verdiğimiz mücadele Kilis'in korunması, Urfa'nın korunması, sınırlarımızın korunması için mecburi bir mücadeledir." ifadesini kullandı.
"Türkiye'nin sınırlarının dibinde bir terör devleti kurulması şeklindeki yaklaşım, harekatlarımızla darmadağın edildi"
- Türkiye'nin müttefiklerinin tırlar dolusu silah ve mühimmat verdiği terör örgütünün Türkiye'yi tehdit ettiğini ve buna karşı da en güçlü mücadeleyi verdiklerini belirten Çelik, Türkiye'nin sınırlarının dibinde bir terör devleti kurulması şeklindeki yaklaşımın Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarıyla darmadağın edildiğini bildirdi.
"Bugün 'İdlib'de ne işimiz var' diyenler, sınırlarımıza saldırı olduğu zaman da 'hükümet ne yapıyor' diyeceklerdi"
- Çelik, "Bütün bunlar olmasaydı, egemen ve meşru bir devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti bu harekatları başlatmasaydı asıl o zamanbugün 'İdlib'de ne işimiz var' diye soranlar 'bu terör örgütleri Urfa'ya saldırırken, Kilis'e saldırırken, Hatay'a saldırırken hükümet ne yapıyor' diye soracaklardı.Dolayısıyla geçmiş tecrübeler, bugün karşı karşıya olduğumuz tehdit milli güvenliğimizi, vatandaşlarımızın hayatını korumak içinbu yaptıklarımızı yapmamızın ne kadar mecburi olduğunu her geçen gün bir kere daha göstermektedir, bir kere daha teyit etmektedir." diye konuştu.
"Bu harekatları yapmak mecburiyetindeyiz"
"Duruşumuzun ne kadar gerekli olduğu açık ve net"
- Bu harekatların yapılmaması halinde hem sınırların ve illerin tehdit altında olacağını hem de terör örgütleriyle sınır içinde mücadele etmek zorunda kalınacağını anlatan Çelik, "Tüm bu tablonun yanı sıra göçü, insani felaketleri önlemek, hepsi üst üste geldiğinde bunun ne kadar gerekli bir harekat olduğu, ne kadar gerekli bir duruş olduğu açık ve net bir şekilde ortaya çıkmaktadır." dedi.
Türkiye'nin, gözlem noktalarını korumak için gönderdiği birliklere yapılan saldırılara karşı meşru müdafaa kapsamında gerekli karşılığı vermeyi güçlü bir şekilde sürdürdüğünü dile getiren Çelik, şunları kaydetti:
"Rusya'nın rejim üzerindeki etkisini kullanarak rejimi Soçi Mutabakatı'yla belirlenmiş sınırlara çekme konusunda bir etkinlik üretmesi gerekiyor"
- "Burada hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyeti Rusya'yla birilerinin iddia ettiği gibi karşı karşıya gelmek gibi bir tavır içerisinde değildir, hedefimiz bize saldıran rejim unsurlarıdır. Burada Rusya'dan beklentimiz garantör ülke olarak taahhütlerini yerine getirmesidir.Çünkü rejimin saldırganlığı Rusya'nın verdiği sözlere dönük de bir saldırganlıktır. Soçi ve Astana mutabakatları hep beraber imza attığımız hususlardır. Bu kapsamda rejimin saldırılarının durdurulması, Rusya'nın da mükellefiyeti çerçevesinde ortaya koyması gereken bir tavır olarak önümüze gelmektedir.Dolayısıyla Rusya'nın rejim üzerindeki etkisini kullanarak rejimi Soçi Mutabakatı'yla belirlenmiş sınırlara çekme konusunda bir etkinlik üretmesi gerekiyor. Geldiğimiz noktada bütün bu mücadele en kararlı şekilde verilecek."
"Terör devletçiklerine müsaade edilmeyecek"
"Rejimin saldırganlığına üretilecek bahane yok"
- Çelik, kara propagandanın yoğun bir şekilde çalıştığını belirterek, "Bu saldırılar gerçekleştiği zaman Türk Silahlı Kuvvetlerinin yanında herhangi bir yabancı silahlı unsur yoktu, bu nettir.Türk Silahlı Kuvvetlerinin yanında bir takım yabancı unsur ya da terörist olduğunu söyleyenlerin bunu herhangi bir şekilde ispat etmesi mümkün değildir.Aynı şekilde koordinasyon ile ilgili problem de yoktur. Bütün bu bilgiler Rusya tarafına verilmiştir, eldeki belgeler devletimizin elindedir.Dolayısıyla burada açık bir şekilde rejimin saldırganlığına bahane üretecek herhangi bir zemin olmadığını net bir şekilde ortaya koymak isteriz." şeklinde konuştu.
"Esed rejimi ile görüşülsün diyen bir takım çeşitli siyasi partilerden açıklamalar oluyor. Burada şu soruyu sormak gerekir." ifadesini kullanan Çelik, şöyle devam etti:
"Suriye, Suriye halkınındır"
- Çelik, Avrupa'ya gitmek üzere Türkiye'den ayrılan mültecilere ilişkin,"Türkiye'nin bundan sonra herhangi bir şekilde daha fazla mülteci yükü taşıyacak bir imkanı kalmamıştır. Bununla ilgili olarak uzun zamandır uyarılarda bulunuyorduk."ifadesini kullandı.
"Dünyanın yapmadığını Türkiye yapmıştır"
- Çelik, Suriye'de petrol bölgeleri için hareketlenenlerin, insanların hayatını umursamadıklarını vurgulayarak, "Bu kadar zulümden ve ölümden kaçan insanı Türkiye, dünyanın vicdanı terk ettiği bir zamanda tek başına bütün insanlığın vicdanını yüklenerek misafir etti.Kimseyi zorla göndermiyoruz, ortaya çıkan bu göç baskısı karşısında da hiç kimseyi zorla tutmak gibisinden bir yaklaşım içerisinde olmayacağımız bir aşamaya geldik. Yeni bir mülteci dalgasını Türkiye kaldırabilecek durumda değildir." değerlendirmesinde bulundu.
"Yunanistan'ın yaklaşımı insanlık dışıdır"
"Vahşi yaklaşım aynen devam ediyor"
Çelik, Ağrı'da gümrük personelini taşıyan servis aracına yönelik roketli saldırıya ilişkin, şunları kaydetti:
- "1 şehidimiz var, şehidimize rahmet diliyoruz. Tabii terör örgütünün her fırsatı kullanarak, insanımıza saldırma şeklindeki bu vahşi yaklaşım aynen devam ediyor. Terörle mücadele konusunda da aynı kararlığı biz gösteriyoruz.Türkiye bu terör belasıyla sonuna kadar mücadele etme konusunda tavizsiz ve tereddütsüz bir yaklaşım sürdürmeye devam edecek."