AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Ermeni meselesini, YPG, PYD'yi siyasetin bir aracı olarak kullanacaksanız, Ortadoğu'da en önemli müttefiklerinizden birisi olan, senelerdir stratejik ittifak içinde olduğunuz Türkiye'ye karşı bunu bir araç olarak kullanacaksınız... Bu, siyasete asla sığmaz. Siz burada soykırımdan bahsederseniz, biz de deriz ki; önce dönün ABD tarihine bakın. On milyonlarca Kızılderili ne oldu?" dedi.
Kurtulmuş, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin son durumla ilgili bilgi veren Kurtulmuş, bu harekatın başlangıcından itibaren Türkiye'nin pozisyonunun çok açık ve net olduğunu, hem Ruslar hem de Amerikalılar ile bu konunun birçok kez konuşulduğunu söyledi.
O bölgeden Türkiye'ye karşı bir terör saldırısını engellemek, oradaki terör örgütlerinin 30 kilometrelik güvenli bölgenin aşağısına çekilmesini temin etmek, böylece Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamak ve orada en sonunda güvenli bölge oluşturarak, bölge halkının geri dönüşünü ve Türkiye'deki yaklaşık 1 milyon Suriyeli mültecinin oraya yerleştirilmesiyle ilgili bir planı her platformda anlattıklarını belirten Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konudaki düşüncesini çok açık şekilde belirttiğini aktaran Kurtulmuş, "Bu akşam bütün silahlarını bıraksınlar, bütün tahkimatlarını tahrip etsinler, çekilsinler, biz bütün bunların hepsini ortadan kaldıracağız. Bütün aramalar ve teftişler yapılacak, Ruslarla ortak devriyeler yapılacak, sonunda terör örgütlerinin tamamıyla çıktığı anlaşılırsa Türkiye operasyonlarına son verecektir. Kağıt üzerinde bu hedefler gerçekleştirilmiş görünüyor, şimdi pratik uygulamaya bakacağız. Karşılıklı olarak savunma bakanlıkları arasında teyit edilip, bilgiler kesinleştikten sonra Türkiye kararını verecektir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 13 Kasım'da yapacağı ABD ziyaretine ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin hakkını, hukukunu korumak bakımından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son derece titiz, dikkatli ve kararlı olduğunu 82 milyonun bilmesi gerektiğini ifade etti.
Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, asla Türkiye'nin şerefini, haysiyetini zedeletmeyeceğini, son gelişmeleri gözden geçirerek karar vereceğini dile getirdi.
ABD Başkanı Donald Trump'ın mektubunun çok net bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından reddedildiğini, buradaki sözlerle hiçbir şekilde Türkiye'nin muhatap olmadığının ilan edildiğini ifade eden Kurtulmuş, "Kaldı ki Cumhurbaşkanımız şunu da söyledi; 'Gittiğim zaman mektubu da kendisine teslim edeceğiz. Bunu bir şekilde fiziken de iade ettiğimizi ortaya koyacağız' dedi." şeklinde konuştu.
Bir başka önemli sıkıntının da sözde Ermeni soykırımı meselesiyle ilgili Temsilciler Meclisi'ndeki gelişme ile özellikle yeni yaptırımlar konusundaki birtakım teklifler olduğuna değinen Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"ABD şuna karar vermek zorunda, kendi iç siyasi çekişmelerini anlıyoruz. Trump'ın ne kadar zor vaziyette olduğunu anlıyoruz. Pentagon'un başka telden, State departmanının başka telden, FBI'ın, CIA'nın başka telden çaldıklarını da görüyoruz. ABD içinde bir de başkanı azil süreci var. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında çekişmeler olduğunu biliyoruz. Ama kusura bakmasınlar ABD'nin iç siyasetinin konularından birisi Türkiye değildir. Olmamalıdır, olamaz eğer bir müttefiklik söz konusuysa. Türkiye'nin hassas olduğu konulara da ABD'deki bütün siyasetçilerin dikkat etmesi lazım. Her sene alıştık 24 Nisan geldiğinde temcit pilavı gibi bir Ermeni soykırım tasarısı gündeme gelir. Şimdi bunu 6 ay önceye aldılar. Ama kusura bakmasınlar. Bir Ermeni meselesini, YPG, PYD'yi siyasetin bir aracı olarak kullanacaksanız, Ortadoğu'da en önemli müttefiklerinizden birisi olan, senelerdir stratejik ittifak içinde olduğunuz Türkiye'ye karşı bunu bir araç olarak kullanacaksınız... Bu, siyasete asla sığmaz. Siz burada soykırımdan bahsederseniz, biz de deriz ki; önce dönün ABD tarihine bakın. On milyonlarca Kızılderili ne oldu? Bu Kızılderililer nasıl katledildi? Eğer siz burada Ermeni soykırım meselesini gündeme getirirseniz, biz de çok haklı olarak deriz ki; önce aynaya bakın, şu Kızılderili katliamlarını anlatın. ABD'nin kölelik tarihini anlatın."
Numan Kurtulmuş, Amerika Birleşik Devletleri'nin sadece Trump döneminde değil, Obama'nın da Amerikan ordularını Ortadoğu'dan çekip Uzak Doğu'ya doğru Afganistan, Pakistan ve Hindistan'a doğru geçip yükselen Çin tehdidine karşı denge kurmak istediğini anlattı.
Amerika'nın derin yapılarının müsaade etmediğini her 'Çıkacağız.' dediklerinde Amerika'nın askeri varlığının daha da arttığına dikkati çeken Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bütün bunların arkasında bir faktörü daha unutmamak gerekir. O da İsrail faktörüdür. İsrail de hazır İslam dünyasını bu kadar bölünmüş, parçalanmış bir şekilde buldu. Irak'ın işgaliyle başlayan süreçte şöyle bir bakın Irak paramparça durumda. Suriye 72 parçaya bölünmüş vaziyette. Yemen 2 parçaya bölünmüş. Libya aynı şekilde. İsrail de kendi hedefleri bakımından, yayılmacı, siyonist politikaları bakımından hazır bölgeyi böyle bulmuşken Amerika Birleşik Devletleri'nin askeri varlığının bu bölgeden çekilmesini istemiyor. Böylece İsrail lobileri de hükümet üzerinde, Pentagon üzerinde, oradaki etkili çevreleri üzerinde ciddi bir baskı kuruyor. Bunu da unutmayalım. İsrail faktörü unutularak Ortadoğu'daki hiçbir mesele konuşulamaz. Bunun da çok ciddi bir Amerikan varlığının devamında çok önemli bir faktör olduğunun altını çizmek lazım."
Kurtulmuş, Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni açıkladığı Terörle Mücadele Ülkeler Raporunda YPG/PYD ve FETÖ'nün terör örgütleri listesinde yer almamasını şöyle değerlendirdi:
DEAŞ'lıların iadesini değerlendiren Kurtulmuş, herkesi samimi olmaya davet etti.
Türkiye'nin DEAŞ konusunda bedeller ödediğini ifade eden Kurtulmuş, Sultanahmet, Ankara Garı ve Suruç patlamalarını hatırlattı.
Kurtulmuş, Türkiye'nin bu konuda kararlı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bütün bu DEAŞ üyesi Türk vatandaşı olanlar tabii ki alınacak, bunlar Türkiye'de yargılanacaklar, cezalarını alacaklar. Ama Belçikalının, Fransızın, Hollandalının, İngilizin, Amerikalının DEAŞ'lısına da Türkiye sahip çıkacak değildir. Herkes kendi ülkesinin vatandaşlarını alsınlar. Kendi ülkelerinde, kendi hukuklarıyla bunları yargılasınlar. Bu biraz da uluslararası hukukun işidir. Kimse elini yıkayarak bu pislikten kurtulamaz. Biz DEAŞ'a karşı mücadelemizi kararlılıkla yerine getiriyoruz. Türk vatandaşı olan DEAŞ'lıların da Türk yargısı önünde hesabı görülecektir ama herkes kendi DEAŞ'lısına sahip çıksın."
Kurtulmuş, Suriye'nin kuzeyinde oluşturulacak bir terör devletine Türkiye'nin müsaade etmediğini vurgulayarak, bu nedenle saldırıların arttığını ifade etti.
Ceza sürelerindeki indirimle ilgili Kurtulmuş, "Parlamentonun gündeminde olan bir meseledir, tartışılacak. Halkın da beklentilerine, taleplerine karşılık gelecek doğru, adil olan bir sonucu bulacağımızı ümit ediyorum." ifadelerini kullandı.
İstanbul Boğazı'nın kontrolüyle ilgili yeni bir kurul kurulmasının gerekçesinin ne olduğu sorusunu yanıtlayan Kurtulmuş, kendi Kültür ve Turizm Bakanlığı döneminde de İstanbul Çalıştayı yapıldığını, orada ve birçok yerde de İstanbul Boğazı'yla ilgili kalıcı bir çözümün oluşması istendiğinin dile getirildiğini söyledi. Bu konunun ulusal bir perspektifle ele alınması gerektiğini belirten Kurtulmuş, atılan adımın çok faydalı olacağını kaydetti.
Kurtulmuş, "Boğaz'ı bugün biz de görüyoruz, bazı yerlerde o canım güzellikleri heba eden görüntüler ortada. Bunların bir şekilde önlenmesi, düzeltilmesi, bundan sonra da İstanbul Boğazı'nın muhteşem halinin korunması, esas hedefimiz budur." ifadelerini kullandı.
Yeni parti kurulma çalışmalarının AK Parti'ye etkilerinin sorulmasına ilişkin Kurtulmuş, şu açıklamalarda bulundu:
"Bunların bize herhangi bir tesiri olmayacağı kanaatindeyim. Asıl olan bundan sonra AK Parti'nin nasıl hareket edeceğidir. Burada iki önemli mesele var. Birincisi, AK Parti'nin temel özelliklerini güçlendirerek yoluna devam etmesi. AK Parti yerli ve milli bir parti, reformcu, demokrat kapsayıcı, kuşatıcı bir partidir. Şimdiye kadar bir kere bile olsa AK Parti'ye oy veren halkımızın oranı yüzde 65'tir, bu fevkalade büyük bir rakam. AK Parti bu özelliklerini güçlendirerek, günün gerektirdiği kuvvetli bir söylemle yola devam edeceğiz.
Diğeri ise önümüzde kongre süreçleri var. Bu partiyi güçlendirecek, güçlendirecek, sevilen, Cumhurbaşkanımızın verdiği bu siyasi mücadeleyi ileriye taşıyabilecek isimlere ihtiyaç var. Bu yeni dönemde dünya siyasi çok köklü bir değişim yaşıyor. Daha büyük meydan okumayla karşı karşıyayız, daha büyük fırsatlar da karşımıza çıkıyor. Artık Tayyip Erdoğan'ın siyasi karizmasının arkasına sığınarak siyaset yapma devri geride kalmıştır. Tayyip Erdoğan, bir dünya markası, Türkiye'nin lideri. Ama artık Tayyip Erdoğan herkesi sırtında taşıyacak değil. Biz, AK Parti kadroları Sayın Cumhurbaşkanımızın yükünü almak zorundayız. Onun mücadelesini ileriye götürecek bilgiye, birikime, ahlaka, toplumsal karşılığa ve motivasyona sahip olan kadrolarla yürümek zorunda. Biz bunları yaparsak kim hangi partiyi kurarsa kursun."
Enflasyondaki düşüş devam edecek mi sorusuna yanıt veren Kurtulmuş, geçen sene enflasyonda yaşanan artışa değinerek, kur manipülasyonları üzerinden Türk ekonomisinin geriletilmeye çalışıldığını belirtti.
Kurtulmuş, "Çok şükür bu saldırılar püskürtüldü. Çarşıya pazara hala bir şekilde devam ediyor. Yüzde 9'un altına inmiş olması fevkalade sevindiricidir. Yeni ekonomi programı çerçevesinde de yüzde 5'ler seviyesine indirilecektir. Türkiye ekonomisi en kötüyü geride bıraktı, daha iyi bir sürece doğru gidiyor." diye konuştu.
Barış Pınarı Harekatıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bazı ülkeler, terör örgütleri üzerinden bölgeyi yeniden dağıtıp parçalayıp, buralarda kartları yeniden karmak istiyorlar. Bunun en somut örneği de Suriye'nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan bir terör koridoruydu. Çok şükür Türkiye bu terör koridorunu kırdı. Ümit ederiz ki terör örgütlerini araç olarak kullanmaya kimse cesaret edemez. Ancak bizim uyanık olmamız, teyakkuzda bulunmamız lazım. Bu bölgeyi yeniden dizayn etmek isteyenlerin yarın da başka örgütler eliyle bu bölgede bir tanzim arayışı içerisinde olacağından zerre miktar şüphemiz yoktur.
Burada önemli olan şu, terör örgütlerinin elimine edilmesi için Suriye'de demokratik bir sürecin başlamasını sağlamaktır. Türkiye'nin en çok üzerinde durduğu konu budur. Suriye, Suriyelilerindir. Suriye'yi kimin yöneteceğine Suriyeliler karar verecektir. İnşallah Suriye'nin toprak bütünlüğü sağlanır."