Adnan Oktar'ın etrafındakilerin neden tek tip olduğu ortaya çıktı

Yeni Şafak
14:5921/09/2018, Cuma
G: 21/09/2018, Cuma
AA
Adnan Oktar, İstanbul polisinin operasyonuyla tutuklanmış ve ardından cezaevine konmuştu.
Adnan Oktar, İstanbul polisinin operasyonuyla tutuklanmış ve ardından cezaevine konmuştu.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Adnan Oktar ve grubuna yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan ve etkin pişmanlıktan faydalandıktan sonra tahliye edilen Ayça Pars, 30 yıl kaldığı grupta yaşadıklarını anlattı. Ayça Pars "Bayanlara çeşitli kozmetik uygulamalar yaptırıyordu. Bazılarının yüzlerine estetik müdahale yapıldı. Adnan Oktar'ın istediği belli bir model var, o modele gelene kadar botoks gibi takviyelerle bu hale getiriliyordu. Diğerlerini yanında tutmuyordu" dedi.

Adnan Oktar ve grubuna yönelik soruşturma kapsamında tutuklandıktan sonra tahliye edilen ve örgüt içinde 30 yıl kalan Ayça Pars, "Cezaevine girdikten sonra özgür oldum diyebilirim. 30 yıl sonra gelen bir özgürlük. Fiziksel olarak da kafa olarak da vicdanen de özgür oldum, çünkü vicdanımız baskı altındaydı. Söylenen şekilde düşünme, Kur'an-ı Kerim'i söylenen şekilde yorumlamak zorundaydık" dedi.

  • Adnan Oktar grubunda 30 yıl yer alan Ayça Pars, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklandı. Etkin pişmanlıktan faydalanarak çeşitli beyanlarda bulunduktan sonra geçen hafta tahliye edilen Pars, örgüte nasıl girdiğini, neler yaşadığını ve cezaevinde geçirdiği zamanı anlattı.

Kolejdeki arkadaşlarımla yazlıkta kalırken beni buldular

Pars, 17 yaşında kolejde okuyan arkadaşlarıyla yazlıkta kalırken dini bilgiler anlatan ve o zaman "Adnancılar" olarak isimlendirilen bazı insanlarla tanıştığını belirterek, bir süre sonra Ortaköy'deki eve götürülerek Adnan Oktar'la tanıştırıldıklarını söyledi.

Çevrelerindeki kendilerine benzeyen insanların da dinle ilgilendiklerini görünce onlara güvendiklerini ifade eden Pars, şöyle devam etti:

  • "Yaşadığımız çevreden dolayı dinden biraz uzaktık. Ben dinimi öğrenmek, yaşamak istiyordum ama çevremde hiç kimse yoktu. Bir baktım burada böyle bir çevre var ben de inancımı bunlarla yaşamak istedim, hem çevremden kopmamış olup hem de dinimi yaşamak istiyordum."

Dini konuları o zamanlarda çok merak ettiğini dile getiren Pars, "Yavaş yavaş, aşama aşama bu sistemin içine dahil oldum. Boğaziçi Üniversitesi matematik bölümünü kazanmıştım. Oradayken de o insanlar okula geliyordu. Sonra küçük küçük gruplara ayırdılar, biz de o gruplara dahil edilerek sürekli toplantılar yapılıyordu. O toplantılarda dini konular konuşuluyordu, ayetler ezberleniyordu" diye konuştu.

"Herkesi tek tek seçip gruplara ayırdı"

Pars, bu şekilde Adnan Oktar grubuna dahil olduğunu belirterek, "Okuldan mezun olduktan sonra mesleğimi yapmadım. Onların içindeyken ilk başta kitap çalışması için kütüphanelere girerek çeviri ve derlemeler yapıyorduk. Bu gruptakilerin, bir süre sonra çok kişiyle tanıştıkları gerekçesiyle evden dışarı çıkmaları, ailelerle görüşmeleri yasaklandı. Herkesi bu şekilde dış dünyadan kopartacak örgüt hiyerarşisinde yer alacak şekilde görevlendiriyorlardı" ifadelerini kullandı.

Pars, Oktar'ın hiyerarşik yapı içinde herkesle görüşmediğini, "birinci grup" içinden seçtiği imamlar üzerinden diğer gruplara etki etmeye çalıştığını söyledi.

Pars, şöyle devam etti:

  • "Sosyal medyada itibarsızlaştırma, hakaret etme, alay etme, hukuki olarak onları zor duruma düşürecek suç isnatları yapılırdı. Hukukun açıkları kullanılıyor. Örgütten ayrıldıkları zaman gidebilecek bir kapıları olmasın diye özellikle erkek üyelerinin ailelerini iflasa sürükleyecek yöntemler izlendi."

Pars, hiyerarşik yapı içinde "münafıklar", "imamlar" gibi gruplar yaratıldığını belirterek, Oktar'ın da kendisini en büyük imam yani "Ulu'l emir" pozisyonuna getirdiğine işaret etti.

"Oktar kadınlara şiddet uyguluyordu"

  • Kurallara uymayan kadınlara yönelik çeşitli yaptırımların uygulandığına vurgu yapan Pars, "Oktar çok şiddet uyguluyordu. Dayaklar, küçümseme, hakaret, yerde süründürme, köpek taklidi yaptırma gibi cezalar veriyordu. Erkeklere gücü yetmediği için bunu kadın üyelere yapıyordu. Bazı kadınları, saçlarını dibinden keserek küçük düşürüyordu. Elleriyle saçını yoluyordu, yediği yemeği kafasından aşağı döküyordu. Bunun gibi çok feci şiddet uyguluyordu" ifadelerini kullandı.

"Oktar'ın istediği belli bir kadın modeli var"

Oktar'ın tercih ettiği bir kadın modeli olduğunu anlatan Pars, "O bayanlara çeşitli kozmetik uygulamalar yaptırıyordu. Bazılarının yüzlerine estetik müdahale yapıldı. Adnan Oktar'ın istediği belli bir model var, o modele gelene kadar botoks gibi takviyelerle bu hale getiriliyordu. Diğerlerini yanında tutmuyordu" dedi.

  • Ayça Pars, Oktar'a "herkesin aşık olduğu kişi" imajının verilmeye çalışıldığını dile getirerek, "Bir liste çıkarılıyordu, Adnan Oktar'la fotoğrafı olmayan kadınların mutlaka fotoğraf çektirip sosyal medyada paylaşmaları gerekiyordu. Herkesin mutlaka Adnan Oktar'ı ne kadar sevdiğiyle ilgili bir paylaşım yapması zorunluydu. Bu paylaşımı yapmayanlara ceza veriliyordu. Ayrılanlar aleyhine paylaşım yapılması isteniyordu" diye konuştu.

1 lira mehir parası veriyordu

Dışarıdan görünenle içerideki durumun çok farklı olduğunu belirten Pars, kendisi gibi düşünen birçok kişinin bulunduğunu, bunların da örgütle ilgili bildiklerini korkmadan söylemelerini istedi.

Adnan Oktar'ın kendisine bağlı kadınlara imam nikahı kıydığını, imam nikahı kıymadıklarını da "cariye" olarak aldığını aktaran Pars, iki şahit tutup 'aldım seni' deyip 1 lira mehir parası veriyordu. Oradaki bayanların hepsinin bu şekilde Adnan Oktar'la bir bağlılığı vardır." şeklinde konuştu.

#Adnan Oktar
#Kadınlar
#Tek tip