Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Yeni Şafak gazetesi editörleri ve yazarlarının gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Bakanlık olarak yaptıkları çalışmaları paylaşan Bakan Bozdağ, yeni bir ceza reformu için Bilim Komisyonu kurulduğunu açıkladı. Bazı suçları hapis cezasıyla karşılamak yerine daha etkin yaptırımlar öngördüklerini vurgulayan Bozdağ, şunları kaydetti:
“Bizde iki yıla kadar cezaların hapis yatarı yok. Yeni suç var, ceza yok… Bu daha nitelikli suçların işlenmesine de cesaretlendirebiliyor.
O yüzden bazı ülkelerde cezası az olan suçlarda deliksiz infaz var. Mesela bazı ülkelerde bir yıl cezalar aynı infaz ediyor, ceza arttıkça infaz azalıyor. Şimdi biz de bazı suçları hapis cezası yerine başka cezalarla karşılamanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz ve bununla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Komisyon nasıl değerlendirme yapacak onu göreceğiz. Hürriyeti bağlayıcı olmayan ve dışarıda infazı imkanı sağlayan yeni ceza türleri üzerinde çalıştığımızı buradan ifade etmek isterim. Böylece çokça tartışılan hakaret suçunu da hapis cezasıyla karşılamaktan bu çerçevede çıkarmış olacağız.”
Terörle mücadeleden kadına karşı şiddete kadar bir dizi konuda da önemli mesajlar veren Bozdağ, satır başları ile şunları kaydetti: (Taksim’deki terör saldırısı) Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar temenni ediyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun. Saldırıyı gerçekleştiren teröristi kısa sürede yakalayan güvenlik güçlerimizi ve Cumhuriyet Savcılarımızı kutluyorum. Tabii bu terör saldırısı hiç şüphesiz ülkemizin huzuruna, birliğine, dirliğine, istikrarına dönük bir saldırıdır. Ama şunu bütün terör örgütleri hamilerinin bilmesi gerekir ki, Türkiye terörle mücadelesini bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk içinde sürdürmeye devam edecektir.
(Başörtüsü konusunda Anayasa hazırlığı) “Biz bu konuda kapsamlı çalışmalar yaptık, bu metni Cumhurbaşkanımız ve kabineye arz ettik. Akabinde Meclis’te grubu bulunan siyasi partileri ziyaret ettik. Ziyaret sırasında da somut bir teklif metni götürmedik. Teklif götürsek ‘İşi bitirmişsiniz bize geldiniz. Niye geldiniz?’ diyebilirlerdi. Biz yaptığımız çalışmaların çerçevesini partilere anlattık. Onlardan hazırlık ve yasalaşma sürecinde destek vermelerini talep ettik. CHP ‘Hazırlığa katkı vermeyiz. Bu iş kanunla hallolabilir. Ama teklifi gördükten sonra biz ayrıca bunu bir değerlendireceğiz’ dedi. Diğer partiler hazırlık sürecine karışmayacaklarını ama yetkili organlarında konuyu görüşeceklerini söylediler. MHP ile zaten hazırlık aşamasında beraber çalıştık. CHP dışındaki partilerden olumlu bir sinyal aldığımızı ifade etmek isterim. Hiçbirinin karşı duruşu olmadı. Sadece referandumla ilgili bir kafalarında karışıklıklar vardı. Onlarda şöyle bir endişeyi gördük, sanki 400 ve üzeri bir kabulle Meclis’ten geçse dahi bu referanduma götürülecekmiş gibi bir şüpheleri vardı. Cumhurbaşkanımız bu konuda gerekli açıklamayı yapmıştı ama ikili görüşmelerimizde de ‘Teklifimizin 400 oy ve üzerinde kabul görmesi durumunda referanduma gitmenin gerekmeyeceğini’ ifade ettik. Ama 400’ün altında, 360’ın üzerinde kalırsa o zaman ihtilafı halk çözer. Onun için biz şunu söylüyoruz, Referanduma gerek kalmadan gelin çoğunlukla bunu yasalaştıralım. Ve bu konuyu Türkiye’nin bir daha dönülmez şeklinde gündeminden çıkaralım.
(ABD’den Fetullah Gülen’i iade talebi) Teröristbaşı Gülen’in iadesi konusunda ABD’ye sunduğumuz dosya yeterli delil taşıyan en güçlü dosya. Gülen’in iade dosyasından Amerika veya başka bir ülke iade kararı vermezse hiçbir dosyasında iade kararı vermesin. Yani o kadar yeterli delillerle dolu bir dosya. Ama buna rağmen Amerika bize FETÖ iadesi konusunda olumlu yaklaşmadı. Bütün dünyadaki iade dosyalarını inceleyin, ben bundan daha donanımlı, daha müdellel bir dosya olduğunu tahmin etmiyorum. Biz de onlara dedik ki: ‘Madem öyle düşünüyorsunuz. Bizim iade dosyamızı adli makamlara gönderin.’ Onlar dedi ki: ‘adli makamlara göndermeyiz, onlar Türkiye’nin aleyhine karar verir…’ Biz de ‘Türkiye olarak adli makamlara gönderin. Bırakın aleyhimize karar veriyorlarsa versinler. Biz Amerikan adaletine güveniyoruz. Adli makamlar nezdinde de itirazlarımızı, temyizimizi, takibimizi yaparız, bizim hiçbir endişemiz yok.’ Ama buna rağmen Adalet Bakanlığı FETÖ ile ilgili iade taleplerimizi adli makamlara göndermedi. Bizim adalet sistemimizi, kavramlarımızı bilmedikleri için bazı konularda açıklama istediler. Biz her konuda açıklama yaptık. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızdan bu konularla uzman iyi yetişmiş savcılarımızı Amerika’ya gönderdik. Amerika’dan teknik heyetler geldi, iade dosyası üzerinde konuştuk. Hatta onlar da bizim arkadaşlarımıza dosyanın yeterli delillere sahip olduğunu teknik konuşmaları sırasında ifade ediyorlar. Ama tabii orada siyasi irade farklı bir değerlendirme yapıyor. Ama Amerika FETÖ’yü himaye ettiği için bizim dosyamızı bakanlıkta tutuyor. Delilleri mahkeme gördüğünde siyasi iradenin dışında bir karar çıkma ihtimali kuvvetle muhtemel olduğu için dosyayı göndermiyorlar.
(Danıştay’ın meslekten ihraç edilmiş hakim ve savcıları göreve iade etmesi) HSK iade kararlarını temyize götürdü, konu Yargıtay İdari Dava Daireler Kurulu’nda görüşülecek. Bu temyiz sürecini yakından takip ediyoruz. Bu karardan biz de rahatsızız. Çünkü o kararda bazı isimler var, bunlardan bütün Türkiye kamuoyu rahatsız olduğu gibi biz de rahatsızız.
Kadına karşı şiddet konusunda, kadınların hukukunu koruyan çok önemli adımlar attık. Eskiden kadına karşı işlenen cinsel içerikli suçların tamamı Türk Ceza Kanunu’nda ‘nizamı aile ve adabı umumiye karşı cürümler’ bahsi altında işleniyordu. Yani burada korunan değer kadın değil adabı umumiye ve nizamı aileydi. Biz Ceza Hukuku’nda kadını birey haline getiren adımı attık. Yine eski TCK’da ‘kişi kendisinin, eşinin işte birtakım yakınlarını sayıyor, bunların namusunu kurtarmak saikiyle veledi zina bir çocuğu doğumundan sonra 3 gün içinde ya da nüfusa tescilinden önce öldürürse beş yıldan işte şu kadar yıla kadar hapis cezası verilir’ diyordu. Masum bir çocuğa kanun ‘veledi zina’ damgasını vuruyor, öldürülmesini neredeyse cezasız bırakıyordu. Bu suça ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası getirdik. Kadına karşı şiddet, aile içi resen tahkikat getirdik. Kadınlara karşı cinayeti kim işlerse işlesin cezasını ağırlaştırılmış müebbet hapis yaptık.
Töre saikiyle geçmiş dönemde çok cinayetler vardı, onun cezası da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası oldu. Cinsel saldırı suçlarının cezalarına bir öncekiyle TCK ile kıyaslanması mümkün olmayacak şekilde artırdık. Israrlı takibi suç haline getirdik. İyi hal indirimini sınırlama getirdik. Cinayetlerde kısmi bir azalma var, ama arzu ettiğimiz azalma yok.