Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aksaray Üniversitesi Konferans Salonu'nda düzenlenen Önder 18. İmam Hatipliler Kurultayı'nda yaptığı konuşmada, burada konuşulacak konuların, eğitim ve öğrenimde adalet bilinci ve hak duygusunun geliştirilmesinde faydalı olacağını düşündüğünü söyledi.
Gül, adaletin sadece duruşma salonlarında, adliye koridorlarına değil hayatın her alanında gerekli bir değer olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu:
"Merhameti ve adaleti bir değer olarak, bir motto olarak almamız çok anlamlı. Bu anlamda ÖNDER'i, emeği geçenleri ve geçecekleri canıgönülden tebrik ediyorum. Merhamet kavramı bize ait bir kavramdır. Batı toplumlarının aksine, iyiliğin yansımasıdır. Batıda bir merhamet kavramı da karşımıza çıkmaz. Acıma ile merhamet birbirinden çok farklıdır. Yine vicdan da bizim ve medeniyetimiz için en önemli değerlerden birisidir. Dünyanın adalete, merhamete, vicdana her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Bugün Türkiye, her platformda ve zeminde adaleti, merhameti haykırmaktadır. Küresel adaletsizliğe karşı Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde Türkiye, sesini, sözünü yükseltmektedir. 'Dünya beşten daha büyüktür.' diyerek bu adaletsizliği küresel anlamda da haykıran bir Türkiye vardır ve sesini daha güçlü bir şekilde yükseltmeye devam edecektir."
Hak ve adalet için çalıştıklarını dile getiren Gül, "Haksız, kirli ve zalim, alçakça yaşayışlar için yola çıkanların hali de ortadadır. 28 Şubat döneminde, bu darbe girişiminde, bu cuntacı, vesayetçi anlayış döneminde de yine evlatlarımıza yapılanları hala zihnimiz unutmamıştır. Milletin seçtiği hükümeti, vesayetle, zorbalıkla düşürdüler, imam hatip ortaokullarını kapattılar, katsayı zulmüyle milli gençliğin önünü kesmeye çalıştılar, Kur'an kurslarını işlevsiz hale getirmek istediler. Milletin oylarıyla birinci parti olan Refah Partisi'ni kapattılar, Erbakan Hoca'mıza siyasi yasaklar koydular, vakıf ve dernekler üzerinde baskı kurdular, dönemin yargısını zulme alet ettiler. Brifinglerle selam duran yargıyı inşa ettiler. Başörtüsü yasağını, gerici bir uygulamayı bu ülkeye, bu coğrafyaya yaşatmak istediler. Kısacası bu toplumu 'korku toplumu' haline getirdiler. Türkiye 21. yüzyıla böyle girdi. 'Bin yıl sürecek' dediler ama millet, 3 Kasım 2002'de vaziyete el koydu. 'Söz milletin, irade benim' dedi, bu vesayetçi zihniyete dersini verdi. İşte o tarihten itibaren vesayete karşı milletin adamı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde çok önemli adımlar atıldı. Bundan sonra da atılmaya devam edecek." değerlendirmelerinde bulundu.
Kimsenin inancından, kılık kıyafetinden dolayı farklı bir muameleye tabi tutulması için önemli adımlar attıklarına işaret eden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizi millet olarak bir arada tutan temel maya, temel yaklaşım birlik ve beraberliktir. Zaman değişse de tarih aksa da yine bu akışının farkında olarak değişimi yönetebilenler bu ülkede ekmeğe ekmek, aşa aş katmıştır ve ülkeyi daha iyi noktalara ulaştırmıştır. Özümüzden, değerlerimizden, kopmadan, dönüşmeden değişebilerek geleceğe medeniyetimizi tasavvurumuzu taşımak zorundayız. Bu bizim tarihe ve coğrafyaya olan sorumluluğumuzdur. Bu sorumluluğu da hep beraber ortaya koymak zorundayız. Bugün Türkiye, dünyada parmakla gösterilecek bir ülkedir. Elbette çok önemli adımları attık. Kendi silahını üreten, aşını kendi toprağından çıkaran, sanayisiyle, üniversiteleriyle geleceğe güvenle bakan, devleti ve milleti el ele olan bir ülkeyiz."
Gül, ülke insanın refahı ve daha iyi yaşaması için çalışmaya devam edeceklerinin altını çizerek şunları kaydetti: