Donald Trump’ın başkanlığını 1,5 yıldır tartışan ülkede Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, skandal bir açıklama yaparak, “Türkiye’de yapılacak olan erken seçimlerin adil ve şeffaf bir biçimde yapılacağından endişeliyiz” dedi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlatılan olağanüstü hal uygulamasına ilişkin Türkiye’ye eleştiriler yönelten ABD Dışişleri, “OHAL durumunda olan bir ülkede, tamamen özgür, adil ve şeffaf bir seçim yapılabileceğinden endişeliyiz” açıklamasını yaptı; Türkiye’nin uluslararası konjonktürünün ve yasaların özgür bir seçim yapılması konusunda endişeler yarattığını ifade etti. 16 Nisan referandumu sürecinde de sık sık ‘endişe’ beyan eden ABD Dışişleri, halkoylamasına 2 gün kala “Bu konuyu çok yakından izliyoruz. Türkiye’de demokrasinin kalitesi hakkında endişelerimiz var” ifadesi kullanmıştı. Ancak ABD endişelerine millet yeterince alıştı. 15 Temmuz darbe girişiminden S-400 tedarikine, Yunan tahrikine cevaptan terörle mücadeleye artık Türkiye’nin hemen her adımı Amerika’yı endişelendiriyor. Türkiye’yi güçlendirecek her gelişmeden rahatsızlık duyan Washington’un yakın dönemde sergilediği ve milletçe artık kanıksanan hareketlerinden bazılarını hatırlayalım.
Milletin destansı direnişiyle püskürtülen 15 Temmuz darbe girişiminde ABD destekli terör örgütlerinden FETÖ en büyük rolü oynadı. Hain kalkışmanın bastırılması sonrası dönemin ABD Başkanı Barack Obama, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘geçmiş olsun’ telefonu için tam 21 gün bekledi. Darbecilerin tutuklanması ve FETÖ’cü subayların TSK’dan ihraçları ABD’yi hayli rahatsız etti. Bunun ilk dışavurumu PKK/PYD’nin üst yöneticilerinden CENTCOM Komutanı General Joseph Votel’den geldi. Votel, “TSK’daki ihraçlar çok endişe verici. Yaşananların bölgede yürüttüğümüz operasyonları ve Türkiye ile yaptığımız işbirliğini etkilemesinden endişe ediyorum” dedi. Votel’in en yoğun endişesi ise darbe girişiminin koordine edildiği üslerden İncirlik’i bir süre kullanamamak oldu. NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Yüksek Karargâhı Komutanı Curtis Scaparrotti ise NATO bünyesinde beraber çalıştıkları subayların tutuklanmalarından endişe duyduğunu dile getirdi, “Türkiye’de yapmamız gereken işler var” diyebildi.
15 Temmuz sonrası tutuklanan isimlerden biri İzmir’deki Diriliş Kilisesi papazı Andrew Brunson’dı. Darbe girişimine katılmak, FETÖ ve PKK üyelerine yardım etmekle suçlanan Brunson’ın hapsi, Beyaz Saray’ı panikletti. Trump’ın “O casussa ben en büyük casusum” dedi; ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wess Mitchell ise Brunson’ın serbest bırakılmaması halinde yaptırım tehdidi savurup “Türkiye için sonuçları olabilir” ifadelerini kullandı. ABD’nin, kendi vatandaşları dışında Türk vatandaşları için de endişelenmesi dikkat çekti.
FETÖ üyeliğinden tutuklanan NASA çalışanı Serkan Gölge’nin cezaevine gönderilmesinden ‘derin endişe duyduklarını’ ifade eden ABD Dışişleri, 17-25 Aralık 2013’teki darbe girişimini yöneten polis şeflerinin ABD ile bağlantısını sağlayan Metin Topuz’un tutuklanmasına da çok içerledi. Dışişleri Sözcüsü Heather Nauert, ABD Konsolosluk çalışanı Topuz hakkındaki soruşturmayı, “Bu eylemler bizim açımızdan ciddi ölçüde rahatsız edici. Oradaki durumdan çok endişeliyiz” şeklinde yorumladı. ‘İkinci Gezi kalkışması’ planları yapıldığı iddiasıyla gerçekleştirilen Büyükada Toplantısı gözaltıları konusunda da ABD yine endişelerini iletti: “ABD, Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye şubesi ve diğer saygın kuruluşların önde gelen insan hakları savunucularının gözaltına alınmalarından derin endişe duymaktadır.”
Türkiye’nin PKK ve Suriye uzantısı PYD’ye operasyonları da ABD’de büyük rahatsızlık uyandırdı. Terör örgütüne büyük darbe vuran her operasyonun ardından ABD’den ‘endişe’ sözleri geldi. Bunlardan biri Kasım 2017’de Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki Karaçok ve Kuzey Irak’a bağlı Sincar’a eşzamanlı düzenlediği operasyon oldu. ABD Dışişleri Sözcü Vekili Mark Toner, “Suriye’nin kuzeyi ve Kuzey Irak’a yönelik Türk hava saldırılarından dolayı derin endişe duyuyoruz” dedi. Operasyonun ardından Beyaz Saray’ın bölgedeki sömürge valisi Brett McGurk, terör elebaşılarıyla toplantılar ve hasar tespit çalışması yaptı. Pentagon sözcüsü Binbaşı Adrian Rankine Galloway ise “Türkiye’nin kuzey Suriye ve Irak’ta ABD ve daha geniş anlamda DEAŞ karşıtı koalisyon ile yeterince koordinasyon yapmadan gerçekleştirdiği hava saldırıları konusunda son derece kaygılıyız. Kaygılarımızı Türkiye hükümetine ifade ettik” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin hava savunma sistemi konusundaki acil ihtiyacını karşılama çabaları da beklendiği üzere ABD’de rahatsızlığa yol açtı. Türkiye ile Rusya arasında S-400 sistemi konusunda sözleşme imzalanmasının ardından Pentagon Sözcüsü Johnny Michael, “S-400 alımına ilişkin endişelerimizi Türk yetkililere ilettik” dedi. ABD Dışişleri ise “Türkiye bahsedildiği gibi S-400’leri alırsa NATO standartlarına uymaz ve bu bizim için kaygı verici bir durum” açıklaması yaptı. ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford da “Türkiye Rusya’dan S-400 satın almadı. Bunu yapmış olsalardı, bu durum kaygı verici olurdu” dedi. Ancak Türkiye, S-400 konusunda hem Rusya ile anlaşma sürecini tamamladı hem de füzelerin teslim tarihini öne çektirdi.
ABD tasarımı terör koridoru projesini çöpe gönderen Zeytin Dalı Harekâtı, Washington’un şimdiye dek belki de en çok ‘endişelendiği’ operasyon oldu. ABD Dışişleri Sözcüsü Heather Nauert, neredeyse her basın toplantısında Afrin konusunda ‘endişeliyiz’ çıkışı yaptı. Kimi zaman PKK’lıları ‘siviller’ gibi gösterme çabasına giren Washington, TSK’nın gerçek sivillere hiç zarar vermeyen operasyonunu gördüğünde söyleyecek bir şey bulamayınca, “Bölgede yaşananlara yönelik çok ciddi kaygılarımız var” diyebildi. ABD’li Korgeneral Paul Funk ise DEAŞ’ı bahane ederek Afrin operasyonunu eleştirdi; örgüt üzerindeki baskının azaldığını iddia etti. ABD Ulusal İstihbarat Ajansı Direktörü Dan Coats da endişe korosuna katılmayı ihmal etmedi. Zeytin Dalı’nın bölgedeki ABD askerlerinin güvenliğini riske attığını savundu. PKK’nın Afrin’de sivilleri canlı kalkan olarak kullanma çabasına ses çıkarmayan ABD, “Görüldüğü kadarıyla Kürt nüfusun hakim olduğu Afrin, Türkiye ordusundan endişe duyarak boşalmış” şeklindeki iddiayla gerçekleri çarpıttı. Bir diğer ABD’li yetkili ise Mehmetçik ve ÖSO’nun Münbiç’e ilerlemesinden endişe duyduklarını dile getirdi.
PKK terör örgütünün hendek terörüne destek veren HDP’lilerin tutuklanması da ABD için endişe kaynağı oldu. Dönemin ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, “(Eski HDP Eş Başkanı Selahattin) Demirtaş hakkında açılan davayı yakından takip ediyoruz. Türkiye’de saldırgan hukuki soruşturmalarla ifade özgürlüğünün ve siyasi söylemin bastırılmasından endişeliyiz. Türkiye’de ifade özgürlüğünü destekliyoruz” demişti.