Selam-Tevhid kumpasına ilişkin iddianamede FETÖ'nün tehdit olarak görüp kendisine hedef olarak belirlediği 3 konuya vurgu yapıldı: Türkiye'nin İsrail politikası, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve çözüm süreci...
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 10 bin 529 sayfalık Selam Tevhid kumpasına ilişkin iddianamede, FETÖ/PDY terör örgütünün, 2010 yılında 'Sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü' adı altında başlatılan soruşturmada usulsüzlük yaptıkları ve kumpas kurdukları iddiasıyla aralarında firari şüpheliler Fetullah Gülen ve Emre Uslu, eski emniyet müdürü Yurt Atayün ve muvazzaf subayların da bulunduğu 54'ü tutuklu 122 şüpheli hakkında yürütülen soruşturmaya ilişkin dikkati çekici detaylar yer aldı. İddianamede örgüt üyelerinin yüzlerce mağdur, müşteki, kamu kurumu, STK'lar, dernek ve vakıfların gerekçesiz olarak terörle ilişkilendirilmesi için kurgulanan soruşturma dosyasının tespiti ve ele geçirilme süreci aktarıldı. İddianamade ayrıca, FETÖ üyelerinin sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü soruşturmasını şu 3 nedene dayanarak başlattığı belirtildi:
* Mavi Marmara gemisi tarafından İsrail işgali altındaki Gazze'ye yardım götürülmesi
* MİT Müsteşarlığı'na 25 Mayıs 2010'da Hakan Fidan'ın atanması ve Türkiye, İran ve Brezilya arasında imzalanan 17 Mayıs 2010 tarihli Tahran deklarasyonu
* Siyasi irade tarafından başlatılan 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' olarak adlandırılan çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının engellenmesi...