Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya uzanan tüm enerji yollarının hâkimi olmak”…Yunan söylüyor diye, ‘yalan’ diyecek değiliz. Doğru ama eksik. Tüm yolları istiyor Türkiye. Ayrıca haritayı da Doğu Akdeniz’den başlatmıyor. Basra’dan, Kafkaslar’dan, Karadeniz’den bile başlatmıyor. Orta Asya’nın, Batı Asya’nın doğu sınırlarından başlatıyor.
‘Müstevli’nin bildik anlamından başka ikincil tarifi daha olduğunu bilir misiniz?..
“Salgın” anlamına da gelir. ‘Yayılmak suretiyle her tarafı kaplayan’ diye… Epidemiktir yani…
***
***
Öykü buralardan başlıyor…
Temmuz 2016’ya oralardan geliyor…
Şükür 2023’teyiz… Ezerek aşmış, ‘Türkiye Yüzyılı’na geçmiş bulunuyoruz…
***
Yunanlı Türkiye uzmanları diyorlar ki: “Türkiye’nin vizyonu/hedefi büyük. Örneğin Doğu Akdeniz’deki varlığının temel sebebi,
Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya uzanan tüm enerji yollarının hâkimi olmak”…
Bunları şunun için söylüyorum…
***
Türkiye’nin bugün güç gösterdiği alanların tamamında, Ege, Akdeniz, Kıbrıs’ta tüm dengeler değişecekti. Hepsi başka domino taşlarını devireceği için Ortadoğu, Sahel, Kafkas, Balkanlar, Orta Asya haritaları da güç bozumuna uğrayacaktı.
Bu tablo sayısız yeni gelişme anlatılarak uzatılabilir. Ama Türkiye olmayacaktı, o kesin. Daha doğrusu ismi olacaktı ama biz Türkiye olmayacaktık.
Nihayet; “bunların olması kimin işine yarardı” diye sorduğunuzda vereceğiniz cevaplar, FETÖ’nün arkasında kim/kimler var sorusunun da açık yanıtıdır. Zerre şüphe yoktur…
***
Şimdi Türkiye’nin ihanet sonrası geldiği birkaç yıl içindeki ilerlemeye bakalım…
‘Türkiye Yüzyılı’ denilen hedef aslında, 15 Temmuz’u ezmenin/atlatmanın fonksiyonlarından biri. Ulusal güvenlik ve dış politika açısından düşünün ki, devasa ‘Mavi Vatan’ doktrini bile ‘Türkiye Yüzyılı’nın alt başlıklarından biridir.
***
Güvenlik güçlerinin ve adliyelerin mücadelesi ile hükümetin bu konudaki mesaisi devam ediyor mu, ediyor. Bundan sonra kim gelirse gelsin, iktidarının bu mücadele için olduğunun da unutulmaması, unutana hatırlatılması gerekiyor. Bu da tamam mı, tamam…
Hep yazdım, kalemi tutabildikçe de tekrarlayacağım; dünyada ABD ve Batı etkisinin bu denli nüfuz ettiği başka ülke yoktur. Yoktur, çünkü seve-bayıla kabul ettik…
Bu yüzden -Doğu’ya da eğilimli değil- ‘kendine eğilimli’ ya da ‘kendinden eğilimli’ millet inşası, ‘Türkiye Yüzyılı’nın en büyük hedefi ve maalesef en zorlu hedefi olacaktır.
15 Temmuz’dan çıkarılacak en büyük ders budur!
***
‘Türkiye Yüzyılı’nın organizasyon şemasını ve doktrinini bunun üzerine inşa etmeden, alt başlıklarındaki ilerlemelerin bile gün gelir silinmesi ihtimali vardır…
Çünkü Türkiye bu donanıma, kök bilincine sahip akademisyen, gazeteci, entelektüel, siyasi kadrolara yeterince sahip değil. Hatta kıyasla çok az!
Derdimiz ve dertlenmemiz budur, bu olmalıdır. 15 Temmuz’dan, Türkiye Yüzyılı’ndan gelen, “yerli ve milli”den anladığınız nedir? Ürünlerinizi, “made in Turkey” yerine “made in Türkiye” diye etiketlemek mi? Bu başlangıçtır/iyidir, ancak insanımız, çocuklarımız hangisi? “Made in Turkey” mi yoksa “Türk yapımı” mı?..
Türkiye Yüzyılı’nın açılış hamleleri 15 Temmuz’dan çıkarılan dersler ve doğru düşman tarifleri ile çok iyi yapıldı. Üstelik küresel şartların sıklıkla tuzaklamasına rağmen, ama genelde/büyük resimle de uyumlu gelişmesi avantajıyla.
Ki, sonra ülkemizin, bölgenin şartlarını biz belirleyelim, dünyanın şartlarını etkileyelim. O zaman ‘Türkiye’nin Yüzyılı’ olur.