28 Şubat sürecinde ‘tabip yüzbaşı’ olarak görev yaptığı TSK’dan ihraç edilen Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Genel Başkan Yardımcısı emekli Tabip Kıdemli Albay Dr. Hüseyin Uludağ, 12 Eylül ve 28 Şubat cuntasıyla FETÖ yapılanması arasındaki bağlantılara ilişkin önemli tespitlerde bulundu. TSK’yı adım adım ele geçiren Fetullahçı teröristlere karşı hiçbir adım atmayan 28 Şubat’çıların, 15 Temmuz sonrası birdenbire “Biz de FETÖ mağduruyuz” demeye başladığına dikkat çeken Uludağ, “Tıpkı FETÖ sanıkları gibi gerçekleri çarpıtıyor, alenen yalan söylüyorlar. 28 Şubat cuntacıları o dönemde Fetullah Gülen ve teşkilatının kılına bile dokunmadı. FETÖ en fazla bu dönemden sonra büyüdü” dedi. Gülen çetesinin orduya ilk sızmaları 1984-1986’da gerçekleştirdiğini, bu dönem TSK’dan soru çalacak gücü bulunmayan örgüte bütün kapıları NATO’nun açtığını belirten Uludağ, şunları söyledi:
“TSK’nın siyasete müdahale ederek 28 Şubat 1997 sonrasındaki uygulamaları, Refah Partisi’nin kapatılması, gençlik ve kadın kollarının feshi, imam hatip liselerinin eğitiminin zayıflatılması ve onlara üniversite kapılarının kapatılması en çok FETÖ’nün işine yaramıştır. Bu uygulamalar sonucu muhafazakar kesimler çocuklarını cemaat okullarına göndermeye mecbur edildi. Cemaat, bütün muhafazakar ailelerin çocuk ve gençlerini insan kaynağı olarak elinde buldu. İnsan kaynağı yanında ekonomik kaynakları da çeşitlendi, genişledi.”
“TSK’daki Batı Çalışma Grubu da bu süreçte mert, temiz ve dürüst dindar insanları tasfiye etti. FETÖ mensupları ise tedbir ve takiyye adı altında bu kriterlerden hiçbirini yansıtmayan, bilakis BÇG’nin güvenilir özellikler kabul ettiği bir yaşam tarzı ile TSK’da kendilerini kamufle ettiler. Giderek TSK kadrolarına yayılarak, darbeye engel olabileceklerini düşündükleri milliyetçi-muhafazakar subay ve astsubay kadrolarının TSK’dan tasfiye edilmesini sağladılar. Planladıkları darbe için kendi yandaşlarına alan açarak bu süreçte çok hızlı büyüdüler.”
“FETÖ mensuplarının omurgasını Harp Okulu 1993-1994 devresi oluşturuyor. 94 devresinin askeri lise girişleri 1986’dır. 86’da askeri liselere blok halinde öğrenci alabilmek için de en az 3 yıl öncesinden ortaokul öğrencilerinden seçme yapılması gerekir. Bunun planlama safhası da düşünüldüğünde, FETÖ’nün TSK’ya sızma hazırlıklarına 1971’de başladığı, uygulamasının ise 12 Eylül askeri darbesiyle devreye sokulduğu açıkça görülecektir. Bu plan, geleceğe dönük hazırlanmış NATO-FETÖ darbesidir.”
“İddia edildiği gibi, ilki 1984 yılında olmakla birlikte 1986 yılında ve devamında askeri lise soruları çalınmamıştır. ‘Çalınma’ kılıfı altında geleceğe dönük
NATO-FETÖ uygulama planının bir parçası olarak TSK içerisindeki NATO uzantısı, NATO cuntalarının birer parçası olan NATO’nun postal yalayıcıları tarafından sorular FETÖ’ye teslim edilerek, önceden tespit edilen öğrenciler askeri okullara yerleştirildi. Çünkü 80’lerin başında TSK’da FETÖ’nün soru çalabilecek yeterli gücü ve organizasyonu yoktur.”
Uludağ, TSK kadrolarını işgal eden FETÖ’nün planları başarıya ulaşmış olsaydı, yaşanması kaçınılmaz tehdide rakamsal verilerle işaret etti: “NATO-FETÖ uygulama planı kendilerince öngörülen şekilde işlemiş olsaydı 2016, 2017 ve 2018'de 1993 ve özellikle de 1994 devresindeki FETÖ mensuplarının hepsi general olacaktı. 2018 YAŞ’ında tahmini olarak en az 8 orgeneral, 15-20 korgeneral sayısına ulaşıp tümgeneral ve tuğgenerallerin tamamını oluşturacak olan FETÖ, TSK’da Genelkurmay Başkanlığı da dahil kuvvet, ordu, kolordu ve tugaylarla icracı karargâhların tamamına hakim olacak ve adeta kurdela kesercesine TSK ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetimini ele geçirebileceklerdi.”
Tüm veriler incelendiğinde, 15 Temmuz’un 1980’li yılların başında planlanmış bir ‘NATO-FETÖ projesi’ olduğunun anlaşılacağını söyleyen Uludağ, “AB üyesi ülkelerin ve ABD’nin tutumları da bunu gösteriyor. 28 Şubat cuntacılarının, Balyoz ve Ergenekoncuların FETÖ mensuplarınca kumpasa getirilmeleri tamamen uydurmadır. NATO, kendinden önce taşeron olarak kullandığı unsurları beceriksiz ve başarısız olmaları nedeniyle FETÖ’ye talimat vererek cezalandırmıştır. Balyoz sanığı bir orgeneralin ‘İstanbul sokaklarına tanklarla gireceksiniz’, ‘Müsamaha yok tepeleme var’ sözleri unutulmadı. FETÖ mensuplarıyla 28 Şubat cuntasının eylem planı aynıdır” diye konuştu.