Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs seçimlerinin tarihi bir yol ayrımı olduğunu söyledi.
İlim Yayma Vakfı 52. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Erdoğan, bu sene milletçe 11 Ayın Sultanı Ramazan’a ulaşmanın sevincini, diğer tarafta deprem felaketinde 50 bini aşkın insanın yaşamını yitirmesinin hüznünü yaşadıklarını belirtti.
Ayasofya’yla ilgili bir anısını anlatan Erdoğan şöyle konuştu: “Sultanahmet’teyiz. Üstat konuşuyor. Ben de spikerliğini yapıyorum. Konuşmasında Ayasofya’ya bakarak ‘Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak, hem de öyle açılacak ki adeta sayfalar açılırcasına açılacak.’ Rabb’ime hamdolsun o gün spikerliğini yaptık. Daha sonra Ayasofya’yı açacak olan imzayı da bizler attık. 86 yıllık hasretin ardından Sultan Fatih’in vasiyetine uygun şekilde asli kimliğine tekrar kavuşturulmasını, milletimize vurulan pranganın parçalanıp atılması olarak görüyorum. Fetih yadigarı Ayasofya’yı tekrar ezanı Muhammediler ile buluşturmakla Türkiye, siyasi ve ekonomik bağımsızlığını küresel ölçekte tescillemiştir. Rabb’im üstat Necip Fazıl’ın ifadesiyle tekrar ediyorum, Ayasofya’yı aziz bir kitap gibi açma şerefini bizlere nasip etti.”
“Milletimizin bu muhteşem sevincine ortak olamayanlara ise sadece acıyorum. İşte şu anda o 6’lı Masa’da maalesef onları görüyorum. Rabb’im hidayetlerini artırsın. Bulundukları gaflet uykusundan bir an önce uyanmalarını tavsiye ediyoruz. Birisi de ne dedi ‘Çamlıca’yı dolduramazlar.’ Ne oldu, tıklım tıklım doldu. Büyük ve güçlü Türkiye idealiyle yürüttüğümüz siyaset mücadelesinde bugüne kadar pek çok imtihandan geçtik. Siyaset mecrasında girdiğimiz her mücadeleyi zaferle neticelendirmemizi sağlayan Rabbime hamdolsun.”
“Şimdi ülke, millet ve dünyanın dört bir tarafında gönlü ve gözü bize dönmüş olan kardeşlerimizle birlikte yeni bir seçimin, yeni bir imtihanın eşiğindeyiz. Her seçim önemlidir ama 14 Mayıs seçimleri hem içerideki saflaşmaların mahiyeti hem de bölgesel ve küresel gelişmelerin nezaketi bakımından tam manasıyla tarihi bir yol ayrımına dönüşmüştür. Terör örgütlerinden, küresel menfaat odaklarına kadar tüm şer şebekeleri 14 Mayıs’a kilitlenmiş durumda.”
Rusya Devlet Başkanı Putin’le yaptığı konuşmaya değinen Erdoğan, “Türkiye’deki seçimi nasıl takip ettiklerini bizzat kendilerinden dinledim. Mesele 14 Mayıs’ta. 14 Mayıs’ta milletimle beraber inşallah bu zaferi perçinlediğimiz anda yeni dönem başlayacak” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda konuştu. Görüşmede, Türkiye-Rusya ilişkilerini geliştirecek adımlar ve Rusya-Ukrayna savaşına dair gelişmeler ele alındı. Karadeniz Tahıl Girişimi’nin yeniden uzatılmasıyla ilgili müspet tutumu dolayısıyla Rusya Devlet Başkanı Putin’e teşekkür eden Erdoğan, Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaların bir an önce müzakereler yoluyla sona erdirilmesine önem verdiklerini ifade etti. Erdoğan, Soçi’de mutabık kaldıkları ekonomik işbirliği temelinde yeni adımlar atabileceklerini belirtti.
6’lı Masa’nın HDP ile ortaklık yapmasına da değinen Erdoğan, şunları söyledi: “Seçimlerden kendi çıkarlarına uygun sonucu almak için her türlü operasyonu yapmaktalar. Terör örgütleriyle el ele omuz omuza yürüyen bu insanlardan ülkemize herhangi bir fayda gelebilir mi? Bunlar ülkemize ne kazandıracaklar? Milletimizin yüksek feraseti 14 Mayıs’ta bu işi çözecektir. Artık tek gayemiz var. Tek derdimiz mazlumların umudunu boşa çıkarmamaktır. Çevresi adeta bir ateş çemberiyle kuşatılmış Türkiye’nin kaybedecek bir anının olmadığını düşünüyoruz. 3-5 oy daha fazla kapmak için bölücü örgütün siyasi uzantıları dahil marjinal yapılarla iş tutmaktan çekinmeyenlere, milletin geleceğini emanet edemeyiz. Kifayetsiz muhterisleri hep beraber sandığa gömeceğiz. Bunun için Türkiye için hemen şimdi diyoruz.”
Arama kurtarmadan gıda ve erzak teminine kadar her alanda vakıfların sahada aktif bir şekilde çalıştığına dikkat çeken Erdoğan, şöyle devam etti: “Şov yapmadan gurur verici işlere imza atıyorlar. Kalbinde haset olan düşmanlık olan milletin inancına husumet olanlarla, yüreği ülkesi, milleti, ve insanlık için çarpanların farkı burada da görülüyor. Milletin derdiyle dertlenmeyen, milletin ruh kökünden beslenmeyen, hayırlı hiçbir iş yapmadıkları gibi yapılmasını da istemeyen bu asalakları, kendi hırsları ve ihtiraslarıyla baş başa bırakıyoruz. Zehirli dilleriyle, nefret derecesine varan söylemleriyle kuru gürültü patırtıyla bizi yolumuzdan alıkoyabileceklerini düşünenlere asla boyun eğmeyiz. Tehditlere, zorbalıklara, aba altından soba gösteren kifayetsizlere rağmen ülkemize ve milletimize hizmet mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeliyiz.”