Bugün medya, reklam, edebiyat ve iş dünyasında önemli yerlere gelen pekçok ünlü isim 12 Mart öncesinde keskin birer anti-amerikancı ve radikal solcu idiler. Romantik devrimciliği sona erdiren 12 Mart'tan geriye sadece küllenmiş anılar ve romanlar kaldı.
12 Mart 1971'deki askeri darbenin üzerinden 32 yıl geçti. Türkiye 27 Mays'tan sonra sonuncusu "postmodern" olarak nitelendirilen 3 askeri darbe yaşadı. 1960'ların sonlarına doğru ordu içinde yeni cuntalar oluştu. Türkiye'de BAAS tipi bir rejim kurmak isteyen cunta, sokak hareketlerini destekledi. Başını Doğan Avcıoğlu ve Cemal Madanoğlu'nun çektiği sivil-asker karışımı cunta içinde pekçok ünlü isim yer aldı. Cunta MİT görevlisi Mahir Kaynak tarafından deşifre edildi. Ancak 9 Mart hareketi akim kaldı. Aralarında tümgeneral Celil Gürkan'ın da yer aldığı 5 general/amiral ile 8 albay ordudan emekli edildi. Binlerce solcu aydın ve militan gözaltına alındı. Cuntacıların yarı yolda bıraktığı devrimci gençlerden 10'u Kızıldere'de, 3'ü Nurhak Dağlarında, pek çoğu da girdikleri çatışmalarda hayatlarını kaybettiler. Deniz Gezmiş ve 2 arkadaşı idam edildi.. O dönemden geriye küllenmiş anılar, acılar ve romanlar kaldı.
12 Mart dönemi politik roman döneminin de başlangıcı oldu. O dönemde tutuklanan pekçok ünlü isim yazdıkları romanlarla, öykülerle, anılarla, şiirlerle yaşadıklarını gelecek kuşaklara miras olarak bıraktılar. 12 Mart'ı anlatan ilk roman Çetin Altan'ın 1974'de yayınladığı "Bir Avuç Gökyüzü"dür. Altan'ı aynı yıl Erdal Öz'ün "Yaralısın", Firuzan'ın "47'liler"i, Tarık Dursun K'nın "Gün Doğdu"su izler. Sevgi Soysal, 12 Mart edebiyatı denilince ilk akla gelen isimlerden biridir. Sevgi Soysal'ın cezaevinde yazdığı "Yenişehirde Bir Öğle Vakti" 1974'te yayımlanır. Sürgünde başına gelen olaylar etrafında dönen Şafak (1975) ve cezaevi anılarından oluşan Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu (1976), onu takip eder.
Samim Kocagöz 1976'da "Tartışma", Adalet Ağaoğlu 1979'da "Bir Düğün Gecesi" zenginleştirir 12 Mart dönemi politik roman edebiyatını. Sonraki yıllarda Demir Özlü, "Bir Küçük Burjuvanın Gençlik Yılları" ve "Bir Yaz Mevsimi Romansı" adlı romanlarıyla 12 Mart dönemini ve sonrasını anlatır. Yazar Azra Erhat'ın 12 Mart döneminde hapiste kaldığı günleri anlattığı "Gülleyla'ya Anılar" adıyla yayımlandı. Oya Baydar'ın "Sıcak Külleri Kaldı" isimli romanı ise 12 Mart ve sonrasını anlatan son otuz yılın siyasal romanıdır.
1972 yılında THKO Davası'ndan tutuklanan, iki buçuk yıl hapis yatan ve idama mahkum olduktan sonra cezası müebbete çevrilen Timur Ertekin'in 1999'da yayınlanan "Şamanın Üç Soygunu"adlı romanı 12 Mart'tan bu yana aradan geçen 28 yıllık dönemi kapsayan hesaplaşmanın ürünüdür. Ertekin romanı yazmaya iten nedeni, "Barışmak itiraf etmekten geçiyor. Ben de bu kitapla kendi küçük itirafımı yaptım" diyerek açıklıyor.
Bomba Davası sanıklarından emekli yarbay Talat Turhan 1986'da yayınladığı "Savunma 1-2", emekli Tümgeneral Celil Gürkan "12 Mart'a Beş Kala" kitaplarıyla kendi 12 Mart'larını anlatırlar. Dönemin ünlü isimlerinden İlhan Selçuk sorgulandığı günlere ilişkin anılarına "Ziverbey Köşkü" kitabında yer verir. Mihri Belli "İnsanlar Tanıdım"- da tanık olduğu olayları anlatır. Doğu Perinçek'in Aydınlık grubundan Gün Zileli "Yarılma" ve "Havariler" isimli kitaplarında örgütü anlatmakla kalmaz, örgüt adamlarının kişiliklerine, sınıfsal kökenlerine ve özel hayatlarının ayrıntılarına kadar girer.
Sevinç Çokum 1977'de yayınladığı "Zor" adlı romanında 12 Mart'ı bir başka cepheden, sağ cepheden anlatır. 12 Mart döneminde tutuklanan ünlü din adamı Fethullah Gülen de "Küçük Dünyam" isimli özyaşam öyküsünde bir başka dünyadan gözlemlerini aktarır. Nazlı Ilıcak da "12 Mart Cuntaları" isimli kitabında karşı bir bakışla cuntaları irdeler. MİT görevlisi Mahir Kaynak "Yel Üfürdü Sel Götürdü", askeri savcı Baki Tuğ "Denizlerden Apo'ya, 12 Mart 1971" emekli jandarma albayı Yılmaz Erkekoğlu "Nurhak Ey Nurhak", Şadi Kocaş "12 Mart Anıları, 1978", MİT'çi Mehmet Eymür "Analiz" eserleriyle olaya katılırlar. Soner Yalçın da "Bay Pipo" isimli kitabında ünlü MİT'çilerden Hiram Abas'ın 12 Mart dönemindeki yaşamından kesitler sunarak katkı yapar.
Doğan Avcıoğlu ekibinden Hasan Cemal'in "Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım" kitabı bir tür itirafnamedir. Kitapta cuntanın devrimci gençlerin romantizmini nasıl tahrik ettiğini anlatılırken, diğer taraftan tüyler ürpertici provokasyonlar ve ajitasyonlar yer alır. Hasan Cemal kitapla ilgili olarak yaptığı bir söyleşide "1970 yılında Türkiye'de müthiş bir kutuplaşma yaşanıyordu. Ülkücüler ve devrimciler vardı. İnsanlar sokaklarda vuruşuyor, özellikle öğrenciler öldürülüyordu. Türkiye'nin sarsıldığı bir dönemdi. Biz de bir eylem düşünüyorduk. Bu eylem Ankara'da Atatürk Meydanında gerçekleşecekti. Meydanın bir köşesinde sinema, bir köşesinde Orduevi, karşısında da Yüksel Caddesi vardı. Büyük bir gösteri, ondan sonra yürüyüş ve Orduevi'nin önüne geliş. Sonra iki taraftan iki tane bomba polisin üstüne atılacaktı. Sonra 'Ordu gençlik elele' diye bağırılacaktı. 27 Mayıs'ın tekrarına benzer bir sol darbe yapılacağı düşüncesi hakimdi. O zamanlar 23-24 yaşında ve 'Devrim' dergisinin yazı işleri müdürüydüm. Amacımız Türkiye'yi kurtarmaktı" der.
Ünlü Dev-Genç yöneticilerinden Ergun Aydınoğlu da 1996'da yayınladığı "Söylenmese de Olurdu" kitabında hem 12 Mart öncesi devrimcilerini hem 12 Mart sonrası yılları anlatır. Aydınoğlu kitabını, "Bir misafirliğe gitsem. Bana bir temiz yatak yapsalar. Herşeyi, adımı bile unutup. Uyusam" dizeleriyle bitirir. Bu cümleler bütün bir dönemin trajedik özetidir. 'Dev Genç'li Münir Aktolga'nın annesi Muazzez Aktolga "Bir Annenin 68 Anıları" isimli kitabında bir annenin yaşadıklarını anlatır. Öte yandan aynı dönemde çeşitli sol davalara bakan avukatlar da işe katılırlar. Avukat Gülçün Çaylıgil'in 12 Mart anıları Bilgesu Erenus'un kaleme aldığı "Böyle Bir Dünya"da yer alır. Çaylıgil, solcu aydınların melankolik durumlarına ve bilinmeyen yönlerine ilişkin ilginç ayrıntılar ve anekdotlar anlatır. İsmail Cem ve Ali Gevgilili gibi 12 Mart öncesi ve sonrasında yazarlık yapan solcu aydınlar da literatürü zenginleştirirler. Ali Gevgilili 1973'te "Türkiye'de 1971 Rejimi", İsmail Cem "12 Mart", Cüneyt Arcayürek 1975'te "Demirel Dönemi 12 Mart Darbesi" kitaplarıyla dönemi anlatırlar. Kurtul Altuğ'un 1976'da yayınladığı "27 Mayıstan 12 Mart"a, Mehmet Ali Birand, Can Dündar ve Bülent Çaplı'nın 1994'de yayınladıkları "12 Mart, İhtilalin Pençesinde Demokrasi", Hulki Cevzioğlu'nun "Dünü Bugünü ile 68'liler"i de bunlara eklemek gerek.
----------------- imza------------------