Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Recep Aktimur, obezinetin şeker hastalığını tetiklediğini söyleyerek, uyarılarda bulundu. Aktimur obezitenin kişileri mutsuzluğa sevk ederek psikolojik deformasyona sebep olduğunu söyledi. İşte obezitenin insan sağlığına verdiği zarara ilişkin detaylı bilgiler...
Liv Hospital Samsun Genel Cerrahi Kliniği'nden Prof. Dr. Recep Aktimur, obezite hastalığı hakkında bilgilendirmede bulundu. Tip 2 diyabet ile obezite arasında çok yakın bir ilişki olduğunu vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Recep Aktimur, “Tip 2 diyabet yani şeker hastalığı, vücutta üretilen insülinin verimli kullanılamamasına bağlı olarak kanda yüksek şeker değerleri bulunmasına yol açan kronik bir hastalıktır. Hormonlar, sinirsel faktörler ve çevresel etkenler hastalığın seyrinde önemlidir. Özellikle obezite, tip 2 diyabet gelişiminde en önemli etkenlerden biridir” dedi.
“Obezite bireyi mutsuzluğa yöneltebilir”
Klasik tabiriyle vücuttaki yağ oranının artmasının obezite olarak tanımlandığını söyleyen Prof. Dr. Recep Aktimur, “Ancak bizim uğraştığımız tehlike bu klasik tabirlerin çok daha üstünde toplumsal bir probleme yol açmaktadır. Uzun süredir obezite cerrahisiyle ilgilenen bir cerrah olarak ben obezitenin en büyük belirtilerini mutsuzluk ve kişinin kendine olan sevgisini kaybetmesi olarak tanımlayabilirim.
Öyle ki, ameliyat ettiğim hastalarımda diğer tüm fiziksel değişimlerin yanında en çok bu iki değişime dikkat ederim. Hayatta bulunma amaçlarımızdan birisi mutlu olmak ise ve kendimizi sevmeden de mutlu olamıyorsak, obeziteyi diğer tüm sağlık problemlerinin üstünde bir psikolojik deformasyona sebep olduğu için bile çok önemsemeliyiz” diye konuştu.
“Ailesinde diyabet olanlar risk altında”
Obezite ve tip 2 diyabet ilişkisinden bahseden Prof. Dr. Recep Aktimur, “Tip 2 diyabet ile obezite arasında çok yakın bir ilişki vardır. Tip 2 diyabet yani şeker hastalığı, vücutta üretilen insülinin verimli kullanılamamasına bağlı olarak kanda yüksek şeker değerleri bulunmasına yol açan kronik (uzun seyirli) bir hastalıktır. Hormonlar, sinirsel faktörler ve çevresel etkenler hastalığın seyrinde önemlidir.
Özellikle obezite, tip 2 diyabet gelişiminde en önemli etkenlerden biridir. Ailesinde diyabet hastalığı bulunan kişiler kilo aldığında hastalık için risk grubuna girerler. Uyguladığımız ameliyatlar obezite ve obezite ile çok yakın ilişkisi bulunan tip 2 diyabetin bilinen en verimli çözümü olarak yıllar önce çaresiz kaldığımızı düşündüğümüz bu hastalıklar için çığır açmışlardır” şeklinde konuştu.
Beslenme düzenine de dikkat çeken Aktimur, şunları söyledi:
“Bizim neslimiz gıda teknolojisi ve sunumunda en büyük reformu görmüş ve ne yazık ki rafine gıdaların zararını da en yıkıcı şekilde hissetmiştir. Çocukluğumuzda bu kadar fazla diyabet hastası görmediğimizi hepimiz hatırlarız. Kilolu insan sayısı da bu kadar fazla değildi. Sağlıklı ve dengeli beslenme ameliyat olsun ya da olmasın hepimizin odak noktası olmalıdır.”
OBEZİTE TEDAVİSİ NASIL OLUR?
Obezite, egzersiz, düzenli bir diyet programı, alışkanlıklardaki değişiklik ve ilaç tedavisi ile cerrahi müdahale olmadan tedavi edilebilir. Bunun yanında tüp mide ameliyatı çözülemeyen obezite problemi için kullanılabilecek tedavi yöntemleri arasında yer alır. Obezite tedavi yöntemleri şunları içerir:
Sağlıklı ve tıbbi beslenmek
Beden harcadığı enerji ihtiyacından daha fazla enerji içeri alınıyorsa, bu depolanır. Altta yatan genetik/metabolik bir hastalık olmadığı sürece ya gereğinden fazla gıda alımı, ya enerji tüketim azlığı ya da her ikisinin olmaması gerekir. Bu durumda ilk tedavi seçeneği tıbbi beslenmedir. Bu noktada kalorinin hangi kaynaklardan, ne sıklıkla alınacağı kişiye özel olarak diyetisyenler tarafından belirlenmelidir.
Ezgersiz yapmak
Diyetleri uygularken birebir yazılan listelere uymak değil, kişinin kendisinin esnetebileceği, yer değişiklikleri yapabileceği, sürdürebileceği ve en önemlisi yaşam tarzı haline getirebileceği eğitimi almasını sağlamak daha doğru olacaktır. Beslenmenin yanında doğru egzesiz de yapmak, obezite tedavileri arasında yer alır. İkinci tedavi seçeneği olarak da medikal yöntemler ön plana çıkmaktadır.
Hormon tedavisi yaptırmak
Obezitede hormonların sağlıklı salgılanması büyük önem taşır. Acıkma, yemek yeme ve doyma sinyallerinin beyne iletilmesi, alınan gıdalardaki şeker, protein ve yağların kullanılması, egzersize veya strese verilen metabolik cevap gibi görevler tamamen hormonların kontrolü altında bulunur. Hormonlardaki dengenin bozulması obeziteyi getirebilir. Bu durumda altta yatan endokrin sorunun ilaç ya da cerrahiyle düzeltilmesiyle kilo kontrolü sağlanabilir. Bunların yanında ince bağırsakların son bölümünde tokluk hissini uyandıran GLP-1 hormonu bulunmaktadır. GLP-1 vücuttaki insülin salınımını düzenler, beyindeki açlık-tokluk merkezine sinyal iletir. GLP-1 hormonuna ilişkin medikal tedavilerle çabuk doyma, geç acıkma durumu sağlanabilir.
Obezite cerrahisinden yararlanmak
Diğer bir obezite tedavisi ise obezite cerrahisidir. Obezitenin tedavisinde, diyet ve egzersizle daha düşük oranda başarı sağlanırken, cerrahide bu oran oldukça yüksektir. Obezite cerrahisi kişinin sadece estetik görünümünü iyileştirmekle kalmaz yaşam kalitesine de olumlu katkı sağlar. Bu nedenle; kalp ve damar hastalıkları, psikolojik bozukluklar ve uyku apnesi gibi hastalıklara karşı cerrahi ile kalıcı kilo verilmesinin sağlanması çok önemlidir. Obezite cerrahisinde yöntem kişiye özel olarak belirlenir. Hastalar konforlu bir ameliyat sürecinin ardından kısa sürede iş ve sosyal yaşamlarına dönebilme, uygun planlama ile ideal kilolarına kavuşabilmektedir.