Dünyada ve Türkiye'de kalp krizi görülme sıklığı her geçen gün artıyor. Buna bağlı olarak her yaş grubunda kalp krizi görülebildiğini söyleyen ve risk faktörleri hakkında açıklamalarda bulunan Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Olcay Özveren, çene ile göbek arasındaki herhangi bir ağrının kalp krizi habercisi olabileceğini ifade etti. Uzman doktor, soğuk havalar ve sabaha karşı saatlere de dikkat çekerek uyarılarda bulundu.
Dünyada yaklaşık 300 milyondan fazla kalp hastası olduğunu ve 2 milyardan fazla kişinin ise kalp hastalığı riski taşıdığını ifade eden Prof. Dr. Olcay Özveren, risk faktörleri ve tedavi yöntemlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Uzman doktor, soğuk havalar ve sabaha karşı saatlere dikkat çekti.
Sigaranın bırakılması riski yüzde 36'ya varan oranda azaltıyor
Sigara kullanımının kalp krizi risk faktörleri arasında büyük bir yeri olduğunu belirten Prof. Dr. Olcay Özveren, “Tek başına sigaranın bırakılması bile kalp krizi riskini yüzde 36'ya varan oranda azaltıyor. Yüksek kolesterol düzeyleri kalp krizi ve kalp damar hastalıkları riskini artıyor. Bunun tedavi edilmesi ve kolesterol düzeylerinin düşürülmesi de tek başına kalp krizi riskini azaltan faktörlerden bir tanesi.
'10 bin adım efsane değil'
10 bin adımın bir efsane olmadığını söyleyen Prof. Dr. Özveren, “Yeni yapılan çalışmalarda bunun bir efsane olmadığı teyit edildi. Bir değer vermek gerekirse 5.2 kilometre saat hızla yapılan egzersizler, kalp damar hastalıkları ve kalp krizine giden yolda risk faktörlerini azaltıyor” dedi.
"Kas kütlesini artırmaya yönelik yoğun egzersizler kalp krizi riskini artırıyor"
Yoğun egzersizin kalp krizine gidişatı artırdığını ifade eden Prof. Dr. Olcay Özveren, “Kalp krizi dediğimiz aslında kalp damarının tıkanmasıyla ortaya çıkan bir durum. Özellikle genç sporcularda yaşadığımız ani ölümlerle sonuçlanan durumlar, kalp damar hastalıkları dışındaki hastalık gruplarından kaynaklanıyor. Birtakım ritim problemleri veya kalp kasının kalınlaşmasıyla seyreden hipertrofik kardiyomiyopati dediğimiz hastalık kökenli oluyor.
Özellikle izotonik egzersizleri bu anlamda tavsiye ediyoruz. Yani kalp kasını kalınlaştırmaya yönelik değil de kas uzunluğunu artırmaya yönelik egzersizlerin yapılması gerekiyor. Bunlar; yüzme, koşu, hızlı yürüme, bisiklet sürme gibi egzersizler. Bu tür egzersizlerin kalp krizi riskini engellediğini biliyoruz. Ama ağırlık kaldırmayla yapılan kas kütlesini artırmaya yönelik egzersizler, kan basıncını yükseltiyor ve kalp krizine gidişatı artırıyor. Yapılan çalışmalarda bunları gözlemliyoruz” dedi.
Göğüse, sırta, kollara, omuzlara ve çeneye yayılan ağrılara dikkat
Hastalarda en sık göğüs ağrısı belirtisiyle karşılaştıklarını söyleyen Prof. Dr. Özveren, şöyle devam etti:
“Çene ile göbek arasındaki herhangi bir yerdeki ağrı kalp krizi buluntusu olabilir. Bunu biz tanımlarken daha çok göğüs ön duvarında, sırta, kollara, omuzlara, çeneye, mide ve yemek borusu bölgesine yayılan ve yansıyan ağrılar ile saptıyoruz. En az 5 dakika kadar sürer. Çoğunlukla eforla artar, istirahatle geçer. Eğer böyle bir klinik bulgu varsa en yakın hekime başvurulmasında fayda var”
Soğuk havalar ve sabaha karşı saatlere dikkat
Soğuk havalar ve sabaha karşı saatlere karşı da uyaran Prof. Dr. Özveren, “Çalışmalarda ve klinik pratiklerde kış aylarında havanın soğumasıyla beraber özellikle vazospazm dediğimiz damarın büzüşme oranının arttığını görüyoruz. Bu da göğüs ağrısı semptomlarının oluşmasına ve haliyle kalp krizi riskinin artmasına neden oluyor. Hepimizin vücudunun bir sirkadiyen ritmi var. Sabaha karşı bu sirkadiyen ritimde nörohormanal dengenin değişmesinden dolayı kalp krizi riski daha da artıyor” dedi.
"Stres, en önemli risk faktörlerinden biri"
“Tek başına stres bile kalp krizine giden yolda minör risk faktörüdür” diyen Özveren, “Yoğun stres hem hormonal dengeyle alakalı sorunlar yaratabiliyor hem kalp hızının artmasına sebep olabiliyor hem de koroner damarlardaki vazomotor yanıtın değişmesine sebep oluyor. Dolayısıyla stres, kalp krizine giden yolda en önemli risk faktörlerinden biri” diye konuştu.
Başka hastalıklara da yol açabiliyor
Kalp krizinin kalple ilgili diğer hastalıklara da yol açabildiğini söyleyen Prof. Dr. Özveren, “Örneğin kalbin ön yüzüyle ilgili geçirilen kalp krizi ve kalp damar tıkanıklığı, ilerleyen dönemde tedavi edilmezse kalp yetersizliğine de sebep olabilir. Kalp krizi aynı zamanda kalp kapak hastalıklarının bir kısmının da sebeplerinden bir tanesi” ifadelerini kullandı.