Çengelköy’de pastane işleten ‘Cevdet’ adlı bir esnafı canlandıran Erkan Petekkaya filmin belgesel niteliği taşıdığına dikkat çekti:
“Ülke olarak çok ağar bir buhran yaşadık o gece. Cumhuriyet tarihimizde yaşadığımız en kötü olaylarından biriydi. Belki de en kötüsüydü. Hala tüylerim diken diken oluyor aklıma geldikçe ve biz filmini çektik. Türk halkı çıplak elle; bağımsızlığına, egemenliğine toz kondurmayacağını ve hiç kimsenin de Türk halkının bağımsızlığına, egemenliğine el süremeyeceğini gösterdi. Bunu sadece içerideki düşmanlarına değil, bütün dünyaya gösterdi. Böyle bir direniş, böyle bir halk bilmiyorum dünyanın neresinde var! Hangi halk tankın altına yatar. Elinde terlikle, taşla, sopayla, kafasına mermiler yağdıran helikopterlere direnir. Bu film de bence belgesel niteliğinde bir film oldu. Alıp kütüphaneme koyabileceğim, benden sonra da çocuklarımın, torunlarımın gururla taşıyabileceği bir film olduğunu düşünüyorum.”
FETÖ'nün 15 Temmuz hain darbe girişimini konu edinen '15/07 Şafak Vakti' filminin başrol oyuncusu Erkan Petekkaya “Cumhuriyet tarihimizde yaşadığımız en kötü olaylarından biriydi. Belki de en kötüsüydü. Hala tüylerim diken diken oluyor aklıma geldikçe ve biz filmini çektik” dedi. 15 Temmuz günü gösterime girecek filmi izlerken ağladığını kaydeden Petekkaya “Hangi halk tankın altına yatar. Elinde terlikle, taşla, sopayla, kafasına mermiler yağdıran helikopterlere direnir. Bu film de bence belgesel niteliğinde bir film oldu” ifadelerini kullandı.
Çengelköy’de pastane işleten ‘Cevdet’ adlı bir esnafı canlandıran Erkan Petekkaya filmin belgesel niteliği taşıdığına dikkat çekti:
“Ülke olarak çok ağar bir buhran yaşadık o gece. Cumhuriyet tarihimizde yaşadığımız en kötü olaylarından biriydi. Belki de en kötüsüydü. Hala tüylerim diken diken oluyor aklıma geldikçe ve biz filmini çektik. Türk halkı çıplak elle; bağımsızlığına, egemenliğine toz kondurmayacağını ve hiç kimsenin de Türk halkının bağımsızlığına, egemenliğine el süremeyeceğini gösterdi. Bunu sadece içerideki düşmanlarına değil, bütün dünyaya gösterdi. Böyle bir direniş, böyle bir halk bilmiyorum dünyanın neresinde var! Hangi halk tankın altına yatar. Elinde terlikle, taşla, sopayla, kafasına mermiler yağdıran helikopterlere direnir. Bu film de bence belgesel niteliğinde bir film oldu. Alıp kütüphaneme koyabileceğim, benden sonra da çocuklarımın, torunlarımın gururla taşıyabileceği bir film olduğunu düşünüyorum.”
Bazı yerlerde ağladım
‘15/07 Şafak Vakti’ filmini izlerken ağladığını söyleyen Petekkaya şöyle devam etti: “Coşku ve yürekten bir enerji gerekiyordu bu film için. Bütün oyuncu arkadaşlarım bunu layıkıyla yaptı. Filmi izledim ve bazı yerlerde ağladım. Kendim çektim, kendim ağladım.”
Kayseri’de gerçekleşen çekimlerde Petekkaya’nın kızını canlandıran Aslıhan Karalar ise, “Ben 15 Temmuz gecesi Ankara’daydım ve hatırladığım şey yakından uçan uçak sesleriydi. Fakat burada her şeyi tekrar yaşadık. Ancak İstanbul’da, köprüde yaşananlar çok daha farklıydı” dedi.
Filmde acil müdahale hemşiresi Tuğba karakterine hayat veren Hatice Sibel Aytan, önemli ve zor bir rolde yer aldığını söyledi. Filmi izlerken çok etkilendiğini belirten Aytan “Filmi izlediğimde oynayan herkesin, bayrağımızı eline alan herkesin gerçekten o duygularını gözlerinden, yüz ifadelerinden hissettiğim için çok duygulandım, tüylerim diken diken oldu” dedi.
Filmde Cevdet’in (Erkan Petekkaya) oğlu Yusuf karakterini canlandıran Baran Bölükbaşı ise teklifi nasıl kabul ettiğini şu sözlerle anlattı: “Bunları insanların anlaması gerekir diye düşündüm. Bu düşünceyle girdim işe. Öyle güzel, öyle acı oynamalıyım ki insanlar böyle acı bir senaryo bıraktıklarını fark etsinler. Mesaj kime giderse artık.”
Filmin yönetmen koltuğunda oturan Ahmet Volkan Kocatürk hazırlıklara aralık ayında, çekimlere mart ayında başladıklarını söyledi. Kocatürk, Kayseri’de hazırlanan kapalı platformda mevsim koşullarından soyutlanarak çekimlerin 8 ayda tamamlandığını ve filmi, 15 Temmuz’un yıldönümüne yetiştirdiklerini belirtti.
Birleştirici, bütünleştirici bir film için çabaladıklarını anlatan Kocatürk, bir halkın direnişini beyaz perdeye yansıtmanın sorumluluğunu fazlasıyla hissettiklerini vurgulayarak “Siyasi ve hamasi bir dil kullanmadan halkın gözünden anlatma niyetiydi. Ben de bu niyete ortak oldum ve elimden geleni yapmaya çalıştım. Zor tarafı da doğru bir şekilde ifade etmek lazım. O gece halkın yaşadığı duyguyu doğru anlatmak gerekiyordu. Biz elimizden geldiğince bunu yansıtmaya çalıştık” dedi.