Günümüzde dahi verdikleri kararlar, elde ettikleri başarılar, yaptırdıkları eserler, kıtalar ötesi uzattıkları yardım eliyle konuşulan Osmanlı padişahlarının, adeta meslek haline getirdikleri özel yeteneklerini sizler için bir araya getirdik.
623 yıl boyunca Orta Doğu ve Balkanlar'da egemen olan Osmanlı İmparatorluğu, sayısız padişahın üstün zekâsı sayesinde varlığını uzun yıllar sürdürdü. Osmanlı padişahları iyi bir savaşçı olmanın dışında iyi de bir zanaatkârdı. Neredeyse hemen hemen her padişahın uğraştığı hobiler hatta bazılarının para kazandıkları meslekleri vardı. İşte 36 padişah ve haklarında bilinmeyen özel yetenekleri:
1/37
Osman Gazi (1299 – 1326) Kabiliyeti ve cengâverliğiyle tanınan Ertuğrul Gazi'nin en küçük oğlu olmasına rağmen beyliğe seçilen Osman Gazi, yüzyıllar boyunca gerçekleştirilen fetihlerle Türk-İslam medeniyetinin dünyaya yayılmasında atılan ilk adımların mimarı oldu. Osman Gazi’nin seferler dışında bazı kaynaklarda pehlivanlık yaptığı yazmakta.
2/37
Orhan Gazi (1326 – 1359) Osman gaziden sonra başa gelen Orhan Gazi’nin bir seyyah kadar gezgin olduğu söylenir. Çünkü 100’e yakın kaleye hâkim olan Orhan Gazi, onları kontrol etmek için çok sık dolaşırdı. Gittiği bir yerde çok fazla kalmaması ile bilinir. Orhan Gazi, alçak gönüllülüğü ile de halkın teveccühünü kazanmış, imarethanelerde yoksullara bizzat kendi eliyle çorba dağıtmış, onları himaye etmişti.
3/37
I. Murad (Hüdavendigar) (1359 – 1389) I. Murad, Murad-ı Hüdavendigâr veya Gazi Hünkar, Osmanlı Devleti’nin üçüncü padişahı. Babası Orhan Gazi döneminde 95 bin kilometrekare olan devlet toprakları onun döneminde yaklaşık 500 bin kilometrekareye kaddar genişledi. Hükümdar, bey anlamına gelen hüdavendigâr unvanı da bu yüzden verildi. Özel bir kütüphanesi olan I. Murad okumayı çok sevdiği gibi yorulmak bilmeyen bir avcıydı da.
4/37
I. Bayezid – Yıldırım Bayezid (1389 – 1402) Kaynaklarda şiir yazdığı söylenen ilk padişah olan Yıldırım Bayezid, şiirlerinde Yıldırım mahlasını kullanırdı. Yıldırım ismi ise girdiği savaşlardan dolayı ona verilen bir unvan oldu.
5/37
I. Mehmed - Sultan Çelebi Mehmed (1413 – 1421) Osmanlının ikinci kurucusu sayılır. Yumuşak huyu, tatlı dili, sabrı ve yardımseverliği ile meşhurdur. Zekâsıyla ön plana çıkan Çelebi Mehmet’in vücudunda savaş meydanlarında aldığı kırka yakın yara izi olduğu söylenir. El sanatı olarak urgancılıkla (kalın ip) uğraşan I. Mehmed’in lakabının kirişçi olmasının nedeni; yay ve kiriş ustası olmasıdır. Bu işin piri (ustası) olduğu için kendisine “yay gerdiren” manasına gelen “kürüşçü” adıyla da anılmakta. Aynı zamanda avcı da.
6/37
II. Murad (1421 – 1451) Kaynaklarda duygusal ve iyiliksever olduğundan bahsedilen Sultan Murat, tasavvufa düşkün, bilim ve sanatla ilgilenen bir padişah. Şiir yazan padişahların ilkidir. Av eğlencelerinden bir hayli hoşlanan II. Murat birçok hayır kurumu yaptırmış. Musiki ve şiirden zevk alan padişah, sanatçılara ayrı bir önem verirdi.
7/37
Fatih Sultan Mehmed (1451 – 1481) Çalışkanlığı ve amacına ulaşmada gösterdiği inatçılıkla meşhur olan Fatih Sultan Mehmed, Venedikli Zorzi Dolfin’e göre az gülen, zeki, çalışkan, cömert, amacına ulaşmakta inatçı, her gün mutlaka kitap okuyan, Roma tarihini, Papaların hayatını, Heredot’un tarihini ve daha pek çok tarih kitabını okutup dinleyen, araştırmalar yapan eşsiz bir insan. Tutku derecesine varan en önemli hobisi haritacılıktı. Şairliğiyle biline Osmanlı padişahı şiirlerinde Avni mahlasını kullanırdı. Güzel sanatlara oldukça meraklı. Değerli taş uzmanı olduğuna dair rivayetler de var. Fatih Sultan Mehmed, bahçıvanlık konusunda kendini geliştirerek ağaç yetiştirmek ve güllerin aşılanması gibi konularda yüksek bilgiye sahipti.
8/37
II. Bayezid (1481 – 1512) Babası ve dedesi kadar savaşçı bir yapıya sahip olmayan II. Bayezid, bilim adamlarını ve sanatçıları koruyan bir padişahtı. Şehzadelik yıllarında hat sanatına önem veren Bayezid, ardından tezhip sanatına yöneldi. Bir diğer önemli özelliği ise bestekârlığı. Kaynaklarda beste yaptığından bahsedilen ilk padişah olan Bayezid, okçuluğa meraklı olduğu için, bütün ok imâl edenleri İstanbul’da buluştururmuş. Marangoz olduğu da bilinmekle beraber aynı zamanda şairdir de.
9/37
Yavuz Sultan Selim (1512 – 1520) Osmanlı padişahları içerisinde çok okumaktan dolayı gözlerinin bozulduğu ve bu yüzden mercek kullandığını bilen Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim, tarihe ve edebiyata meraklı ve Farsça şiirler yazardı. Entelektüel şahsiyetleri yanından hiç ayırmazdı. Yavuz’un hobisi ise kuyumculuktu. Aynı zamanda bir koleksiyonerdi. Topkapı Sarayı’ndaki çini koleksiyonun çok önemli bir kısmı ona ait.
10/37
Kanunî Sultan Süleyman (1520 – 1566) Divan edebiyatının en fazla gazel yazan şairi unvanını açık farkla elinde tutan Kanuni Sultan Süleyman, Muhibbi mahlasıyla şiirler yazardı. Babası Yavuz gibi kuyumculuğa meraklı ve Fatih gibi değerli taşlara tutkundu. Mücevher işleme konusunda yetenekleri olan Kanuni Sultan Süleyman, İtalyan kuyumculuk sanatının örneklerini uygulamıştı.
11/37
II. Selim (1566 – 1574) Ordunun başında ilk kez seferlere katılmayan padişah olan Sarı Selim, hacı adaylarının hac yolunda kullanmaları için hilal şeklinde asalar yapardı. Bunları hacı adaylarına dağıtan II. Selim, aynı zamanda şairdi.
12/37
III. Murad (1574 – 1595) Şair olan III. Murad, ok da yapardı. Ama en bilinen yeteneği ise hattat olması.
13/37
III. Mehmed (1595 – 1603) Diğer padişahlardan farkı olarak kaşık ustası olan III. Mehmed, yaptığı kaşıkların saplarını inci, mercan yakut gibi taşlarla süslerdi ve süslemecilik sanatı olan hakkaklıkta önemli bir yere sahipti. “Yüzükçüler Loncası” üyesi olan padişah, okçuların kullandığı özel yüzükleri yapardı. Aynı zamanda şairdi de.
14/37
I. Ahmed (1603 – 1617) I. Ahmed’de tıpkı III. Mehmed gibi iyi bir kaşık ustası. Çerkez kamçısı işlemekte usta olan I. Ahmed de okçuların kullandığı özel yüzükler yapıp Kemankeşler Loncası (yani okçular- loncası)” üyesiydi.
15/37
I. Mustafa (1617 – 1618 1622 – 1623) Birinci Mustafa, ağabeyi tarafından 14 yıl bir odada hapis hayatı yaşadı ve istemediği halde iki kere tahta çıktı. Sinir hastalığı ile de vefat eden I. Mustafa’nın diğer padişahlar gibi bir meziyeti olduğu bilinmiyor. Sultan Birinci Mustafa, dindar bir insandı. Sadaka vermeyi çok severdi. Hattâ sarayın havuzuna hizmetçilerin toplaması için para atardı. Saraydaki hayatını ibadet ederek, dinî eserler okuyarak geçiriyordu. Tahta geçmesi için ikinci kez davet edildiği zaman, odasında Kuran-ı Kerim okuduğunu ve padişahlık istemediğini bildirmişti.
16/37
Genç Osman (1618 – 1622) Meşin ve deriden çeşitli eşyalar yapan II. Osman saraççılığa ilgi duyardı. II. Osman kendi bindiği atların eyerini de kendisi yapardı. Ancak ne acıdır ki Genç Osman, tahtan indirilip yeniçerilerin eline geçtikten sonra son yolculuğuna eğersiz bir at ile uğurlandı.
17/37
IV. Murad (1623 – 1640) Heybetli bir görünüşü sahip olan III. Murad, bir askerde aranan tüm yetenekler kendisinde mevcuttu. Atlara çok meraklı olan padişahın sarayda dört yüze yakın cins atı bulunuyordu. Satranç ve dama oyunlarına meraklı olan padişah, güzel yazı yazan bir hattat ve aynı zamanda şairdi. Kemankeşlikte (okçulukta) mahirdi.
18/37
İbrahim (1640 – 1648) Hacıların asalarına hilâller yapan İbrahim padişah, aynı zamanda bağa işçiliğinde de mahirdi. Yani deniz kaplumbağasının kabuğundan yapılan kaşık, teşbih gibi ürünleri yapardı.
19/37
IV. Mehmed (1648 – 1687) Avcılığıyla ünlü olan IV. Mehmed, “Avcı Mehmed” diye anılır. Aynı zamanda şair olan IV. Mehmed, bestekârdı da. Askerî marşları yazardı.
20/37
II. Süleyman (1687 – 1691) Osmanoğulları’nda iki Süleyman varken, herkes Kanuni Süleyman’ı biliyor. İkincisini merak eden çok az kişi var, zaten hakkında da çok az bilgi var. 40 yılını bir zindanda geçirdikten sonra topu topu 4 yıl iktidarda kalan II. Süleyman, 1691’de de nasıl olsa gidicidir diye eceliyle ölmesine müsâde edilir ve hayatını kaybeder. Hayatı hakkında kısıtlı bilgi olan II. Süleyman’ın meziyeti olup olmadığı ise meçhul.
21/37
II. Ahmed (1691 – 1695) Hattat ve şair olan II. Ahmed’i diğer padişahlardan ayıran yönü hanımlar arasında gergef işlemeye meraklı olması.
22/37
II. Mustafa (1695 – 1703) Hüsnü hat sahibi olan II. Mustafa, aynı zamanda bir şair ve ok atmada ustasıydı.
23/37
III. Ahmed (1703 – 1730) Osmanlı Devleti açısından önemli bir yere sahip olan Lâle Devri boyunca padişahlık yapan Sultan Üçüncü Ahmed, hattat ve şâirdi. “Necib” mahlasıyla şiirler yazdı. Ayrıca musiki ile de yakından ilgileniyordu. Divan şairlerinden Urfalı Nabi Efendi’nin hem kendisini hem de şiirlerini çok severdi. Büyük şairleri himaye etti. Hat sanatında son derece yetenekliydi.
24/37
I. Mahmud (1730 – 1754) Birden fazla mesleği olan I. Mahmud, kantaşı üzerine mühür kazırdı. Abanoz ve fildişinden hilâller (kürdanlar) yapardı. “Mücevher işlerdi. Oymacılıkla da ilgilenirdi. Çok yönlü bir padişah olan I. Mahmud, bütün bu yaptıklarını pazarda sattırır, parasıyla ihtiyaçlarını giderir, sadaka verirdi. Hatta onun bu hâline şaşıran bir veziri: “Padişahım, milletin hazinesi sizin demektir. O halde niçin böyle uğraşırsınız?” deyince, padişah şu veciz cevabı verir: “Milletin hazinesini millete harcamak gerek. İnsanın alın teri dökerek çalışıp, kazandığı paranın zevki bir başkadır.” Aynı zamanda şairdi de.
25/37
III. Osman (1754 – 1757) Osmanlı sultanlarının yirmi beşincisi ve İslâm halîfelerinin doksanıncısı olan III. Osman ile ilgili olarak “pîştahta” adı verilen taşınabilir küçük yazı masaları, çekmeceler yaptığı dışında fazla bilgiye ulaşılamamakta.
26/37
III. Mustafa (1757 – 1774) Gelenek ve âdetlere bağlı, âdil, düzenli ve tutumlu olan III. Mustafa, güzel konuşan iyi bir hattattı.
27/37
I. Abdülhamid (1774 – 1789) Hat sanatı ile de meşgul olan I. Abdülhamid, merhametli, nazik ve saf bir insan olarak tanınıyordu. Saltanatı süresince birçok ıslahat ve imar hareketlerinde bulundu. Bütün başarısızlıklara rağmen Osmanlı padişahları arasında iyi niyeti ve gayreti ile anıldı.
28/37
III. Selim (1789 – 1807) Merhametli bir insan olan Sultan Üçüncü Selim ciddi bir eğitim görerek yetişti. İyi bir şâir, tamburî, neyzen ve hânende idi. Bestekâr da olan Sultan Üçüncü Selim, güzel sanatlara düşkün ve açık fikirliydi, ancak zaafa varacak kadar yumuşak karakterliydi. Şair ve bestekâr olan III. Selim, aynı zamanda mükemmel bir silah ustasıydı. Tüfeklerin gez ve arpacıklarını ince hesaplarla çok mükemmel yaptığı için kurşunlar hedefi şaşmıyordu. Ney üfleyen, musiki ile yakından ilgilenen sanatçı ruhlu bir hükümdardı.
29/37
IV. Mustafa (1807 – 1808) Sultan Dördüncü Mustafa hat sanatıyla uğraştı. Gayet güzel yazıları vardı. Osmanlı hanedanından Sultan Beşinci Murad’dan sonra en az padişahlık yapanlardan birisiydi.
30/37
II. Mahmud (1808 – 1839) Müzisyen, hattat ve kuyumcu olan II. Mahmud aynı zamanda sedef işlemeciliği de yapardı.
31/37
Abdülmecid (1839 – 1861) Batı usulü besteleriyle bilinen I. Abdülmecid, aynı zamanda modern bir ressamdı.
32/37
Abdülaziz (1861 – 1876) Ünlü bir pehlivan olan Abdülaziz’in kalaycı olduğuna dair belgeler var. Çok iyi Fransızca konuşurdu. Şiire ve müziğe de ilgisi vardı. Kendine ait besteleri vardır. Resim yapma kabiliyeti de çok üstün olan Sultan Abdülaziz, Osmanlı donanmasına ısmarlayacağı gemilerin plânını bizzat kendisi çizmişti. Ok atmayı, ata binmeyi, avlanmayı ve özellikle güreşmeyi çok severdi.
33/37
V. Murad (30 Mayıs 1876 – 31 Ağustos 1876) Aralarında Ziya Paşa ve Namık Kemal’in de olduğu devrin birçok şairi ile yakın dostluk kuran V. Murad, yabancı kültürlerin etkisi altında kalarak piyano çalardı. Batı müziği stilinde besteler bile yapmıştı. Aynı zamanda ressamdı da.
34/37
II. Abdülhamid (1876 – 1909) Marangozluk konusunda yeteneği olan II. Abdülhamid, bu konuda çok ciddi bir tasarımcıydı. İnce tarzı ve tasarımlarıyla Amerika'da açılan sergide marangozluk ve doğramacılık alanında birincilik almıştı. Ayrıca kakmacılık ve süsleme sanatıyla da uğraşmıştı.
35/37
Boş vakitlerini marangozhanede geçirir, harika eşyalar yapar, bunları sattırır ve parasını fakire fukaraya dağıttırırdı. Müziğe ve tiyatroya da meraklıydı.
36/37
Mehmed Reşad (1909 – 1918) Sultan Mehmed Reşad, amcası Sultan Abdülaziz zamanında rahat bir şehzadelik yapmasına rağmen ağabeyi Sultan İkinci Abdülhamid zamanında sarayda hapis hayatı yaşadı. Veliaht olduğu için devamlı kontrol altında tutuluyordu. Sultan Mehmed Reşad günlerini haremde geçirir, şiir ve kitap okurdu. Tahta çıktığında 65 yaşındaydı.
37/37
Mehmed Vahdeddin (1918 – 1922) Sultan Mehmed Vahdeddin, çok okurdu, okuduğunu iyi anlardı. Özellikle fıkha ait eserler ilgisini çekmişti. Kitabeti ve imlâsı düzgündü. Zekî bir insandı, fikirlerini kâğıt üstüne aktarmakta zorluk çekmezdi.
#Osmanlı
#Osmanlı padişahları
#Osmanlı padişahlarının yetenekleri
#Osmanlı padişahlarının meslekleri
#Padişahlar ve bilinmeyen yönleri
#Padişahların hobileri
#Fatih Sultan Mehmed
#Kanuni Sultan Süleyman
#Genç Osman
#Osman Gazi
#II. Abdülhamid