Doğa harikası Karadeniz yaylaları, havanın soğumasıyla besicilerin dönüş yolculuğuna tanıklık ediyor. Günler öncesinden kuşak ve peştamalın yanı sıra "çal yeleği" diye bilinen yöresel kıyafetlerini hazırlayan kadınlar, hayvanlarını da nazarlık, renkli ip ve boncuklardan yaptıkları ürünlerle süsledi.
Gümüşhane-Trabzon sınırında Maçka ilçesine bağlı yaklaşık 2 bin rakımlı Bodamış Yaylası'na yaz başında küçükbaş ve büyükbaş hayvanlarıyla çıkan besiciler, yaklaşık 4 aylık yayla sezonunun sonuna geldi.
Sofralarında tüketmek için çeşitli süt ürünleri hazırlayan yaylacılar, hayvanlarını sabahın erken saatlerinden gün batımına kadar çayırda otlatma imkanı buldu. Yörede asırlardır yaylalara göç eden besiciler, bu yıl da dönüş yolculuğu öncesinde göç hazırlıklarını tamamladı.
Günler öncesinden kuşak ve peştamalın yanı sıra "çal yeleği" diye bilinen yöresel kıyafetlerini hazırlayan kadınlar, hayvanlarını da nazarlık, renkli ip ve boncuklardan yaptıkları ürünlerle süsledi. Gün doğumuyla dönüş yoluna koyulan ve zorlu coğrafi şartlar nedeniyle bir an olsun hayvanlarının başından ayrılmayan besiciler, yolculuk sırasında sürüleri belirli aralıklarla dinlendiriyor.
Hayvanlarına zil takan besiciler, büyük kısmı patika yolda kilometrelerce süren zorlu yolculuğun ardından akşam saatlerinde köylerine varıyor. Besicilerin yayladan dönüş yolculuğu, renkli görüntülere sahne oluyor.
Bodamış Yaylası'nda 45 yıldır besicilik yaparak geçimini sağlayan Abdullah Kabazoğlu, bu yıl çok rahat ve bereketli bir sezon geçirdiklerini söyledi. Kabazoğlu, yağışın fazla olmaması nedeniyle zorluk yaşamadıklarına değinerek, "Hayvanlarımızı otlattık, süt ve peynirlerimizi sattık ayrıca kış için hem kendimizin hem de hayvanlarımızın yiyeceğini hazırladık. Sezon artık sona erdi ve köye dönüş başladı." dedi.
Yaylada bulunmalarının bütçeleri ve hayvanların gelişimi için daha iyi olduğunu anlatan Kabazoğlu, şöyle devam etti:
"Hayvanlar sürekli dışarıda yayılıyor ayrıca onlar için daha rahat bir ortam ve iyi verim oluyor. Çok eskiden gelen bir gelenek yayla göçleri. Anne ve babalarımızdan gördüğümüz şekliyle devam ettirmeye çalışıyoruz. Yaylaya gelirken de giderken de hayvanlarımızı süslüyoruz. Nasıl insanlar bayramlarda giyinip kuşanıyorsa hayvanların da bir zamanı var, o yüzden süslüyoruz. Hayvanların bayramı yayla."
Emine Kabazoğlu ise çocukluğunun ve gençliğinin yaylalarda geçtiğini, dönüş yolculuklarında her zaman hüzünlendiğini dile getirdi.