Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depremlerin ardından Van'dan deprem bölgesine giden ve gönüllülerden oluşan Nas Arama Kurtarma (NAS-AR) ekibi, diğer ekiplerle birlikte 7 günde 40 kişinin enkaz altından sağ kurtarılmasını sağladı. Depremin yol açtığı yıkım ve can kayıplarından üzüntü duyan NAS-AR üyeleri, kurtardıkları insanların o sırada ortaya koyduğu duyarlılığı ve karşılaştıkları hüzün dolu anları unutamadıklarını belirtti.
Van'da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 depremlerinin ardından kurulan, aralarında mühendis, doktor, esnaf, şirket yöneticilerinin bulunduğu 6 kişilik arama kurtarma ekibi, Kahramanmaraş merkezli depremlerden hemen sonra arama kurtarma çalışmaları için yola çıktı.
Adıyaman'a ulaştıktan sonra AFAD koordinasyonunda diğer ekiplerle çalışmalara katılan arama kurtarma ekibi, 7 gün görev yaptıkları kentte 40 kişiyi enkaz altından sağ çıkardı.
Depremin yol açtığı yıkım ve can kayıplarından üzüntü duyan NAS-AR üyeleri, kurtardıkları insanların o sırada ortaya koyduğu duyarlılığı ve karşılaştıkları hüzün dolu anları unutamadıklarını belirtti.
Ekibin kurucusu Ömer Demez, deprem olduktan 15 dakika sonra organize olup yola çıktıklarını ve Adıyaman'a giden ilk ekiplerden olduklarını belirterek, "Adıyaman Belediye Başkanı'yla görüştüğümüzde depremin yıkıcılığını ve henüz ekiplerin ulaşamadığını söyleyince ilk hedefimiz Adıyaman oldu. Gider gitmez önümüze çıkan ilk enkazda çalışmaya başladık ve ilk anlarda enkazdan 7 kişiyi sağ çıkardık. Daha sonra bölgeye gelen arama kurtarma, jandarma, özel harekat polisi, AFAD'la koordineli çalışmalar yürüttük." diye konuştu.
"Kendi ailemizden birini arıyormuş gibi hareket ettik"
Van depreminden sonra özel arama kurtarma ekiplerinin eksikliğini hissedince ekibi kurmaya karar verdiğini aktaran Demez, şunları kaydetti:
"Van depremini de yaşadıktan sonra başka bir ilde hizmet veren arama kurtarma grubuyla çalışmaya başladım. Daha sonra NAS-AR'ı kurdum. Ben temelini atayım bizden sonra gelecek gönüllüler bunun inşaatın kurarlar. Ekibimize yeni arkadaşlarımızı kazandırmak için çalışmalarımızı hızlandıracağız. Enkazda arama kurtarma yaparken kendi ailemizi arıyormuş gibi hareket ettik. Yanımızda kendi imkanlarımızla aldığımız arama kurtarma ekipmanları vardı. 40 kişiyi enkazdan sağ çıkardık, keşke çok daha iyi ekipmanlara sahip olsaydık belki daha fazla cana ulaşırdık. Arama kurtarma için yola çıktığımızda burada kalan diğer gönüllülerimiz de yardımların ulaştırılması için çalıştı. Şartlar ne olursa olsun her bireyin mutlaka ilk yardım eğitimi alması gerekiyor."
"Kız çocuğunu çıkardıktan sonra doğacak çocuğumun kız olacağını öğrendim"
Gönüllülerden İnşaat Mühendisi Eşref Güçlü de deprem bölgesine vardıkları andan itibaren enkazlara yöneldiklerini belirtti.
NAS-AR'a katılmasında Elazığ'da yaşanan deprem felaketinin etkili olduğunu ifade eden Güçlü, deprem bölgesinde yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Orada çok kısıtlı imkanlara rağmen canla başla çalışarak insanları kurtarmaya çalıştık. Adıyaman'da 103'üncü saate enkazdan 6 yaşındaki Zeynep kızımızı çıkardık. Orada Siirt İtfaiyesi ve Çorlu Belediyesiyle koordineli çalışıyorduk. Benim için inanılmaz bir andı. Baba adayıyım ve doğacak çocuğumun cinsiyetini bilmiyordum. O gün kız çocuğunu çıkardıktan sonra doğacak çocuğumun cinsiyetinin kız olduğunu öğrendim. Benim için çok farklı, çok anlamlı bir andı."
Cebindeki parasını arama kurtarma görevlilerine vermek istedi
Esnaf Kemal Pir ise çok büyük bir afet yaşadıklarını ancak ilk andan itibaren insanların birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğini söyledi.
Birçok insanı enkazdan çıkardıklarını aktaran Pir, şöyle konuştu:
"Çalışmanın ikinci gününde bir amcamızı çıkardığımız sırada sürekli pantolonunu istiyordu. Biz de canın sağ, yenisi alırsın dediğimizde 'cebinde para var' dedi. 'Bugün para günü değil amca seni kurtardığımız gündür' dedik. Amca o esnada 'parayı beni kurtardığınız için size vereceğim' dediğinde hepimiz çok etkilenmiştik. İnsanımızın o naif duygusunun enkaz altında da olsa devreye girdiğini gördük. Rabbim bir daha böylesi bir afet göstermesin."
Deprem bölgesinde çalıştıkları her an hayatlarında unutamayacakları anılara tanıklık ettiklerine değinen Mahmut Çelik ise şunları kaydetti:
"Bir enkazda Fatma kardeşimize ulaştığımız zaman kardeşimiz, hiç kimseyi sormadan sadece 'başörtümü başımdayken beni çıkarın' demişti. Çok etkilenmiştim. Dördüncü günde enkazda çalışırken bir baba, eşi ve çocuğu vardı. Baba çıkarılırken arkadaşlarıma 'çocuğum sağ çıkar mı?' diye sordu. Arkadaşlarımız Allah'tan ümit kesilmez diyerek dua etmesi gerektiğini söylemişti. Enkazda çalışmalar iki gün sürdü. Sonra oğlu da sağ kurtarıldı. Baba yanımıza gelip toz toprak içinde olan arkadaşlarımıza sarıldı. Bu olaylar bizi çok etkiledi."