Alman şirketlerini çevreci üretime yönelten en önemli etkenlerden biri de yakın dönemde ülkede devreye girecek yeni tedarik zinciri yasası. Bu henüz çok yeni bir gelişme ve mecliste geri adım atılmasına yönelik tartışmalar sürüyor. Yeni yasaya göre, 1 Ocak 2023’ten itibaren Almanya’da 3 bin kişinin üzerindeki işletmelere çevreye ve insan haklarına karşı bazı yaptırımlar gelecek. Bu şirketler doğaya ya da insana verdikleri zararlardan sorumlu tutulacak, aykırı davranışta bulunanlara ceza verilecek. Bir sonraki aşamada şirketler tedarikçilerinden de sorumlu tutulacak. Dolayısıyla Çin, Tayland, Vietnam ve Afrika’nın bazı ülkelerinden parça tedarik eden firmaların işi zor olacak. Bu konuda Alper Kanca, “Doğu Türkistan fabrikaları, insan hakları ihlali gerekçesiyle 1 Ocak’tan itibaren Alman markalara sorun yaratabilir” dedi. Sektör temsilcileri, Türkiye’deki tedarikçilerin doğru adımları atması halinde bu yeni yasayı da fırsata çevirebileceğinin altını çizdi.
Koronavirüs salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle tedarik zincirinde büyük kırılmalar yaşayan Alman otomotiv şirketleri, alternatif pazar arayışına girerken Türkiye için de büyük bir fırsatın kapısı aralandı. Almanya'da yapılan bir ankete göre Türkiye tedarikte alternatif ülke olarak ilk sırada yer alıyor. Sektör temsilcileri ise bu fırsatı kaçırmamak ve kalıcı hale getirmek yeşil dönüşüm çağrısında bulunuyor.
Alman şirketlerin alternatif pazar arayışında olduğunu gören sektör temsilcileri, bu noktada ilk sırada Türkiye’nin yer aldığını öğrendi.
Ancak Türkiye’deki şirketlerin bu fırsatı değerlendirebilmesi için sadece birkaç yıl içinde çevreci üretime geçmesi gerekecek.
Çünkü 1 Ocak 2023’ten itibaren şirketlere çevreye ve insan haklarına yönelik çeşitli yaptırımlar getiren tedarik zinciri yasası devreye girecek.
TAYSAD Başkanı Albert Saydam ve Türkiye Otomotiv Tanıtım Grubu Proje lideri Alper Kanca, yapılan bu ziyaretlerin önemini ve buradan çıkan önemli sonuçları DÜNYA ile paylaştı.
İlk olarak yaklaşık iki hafta önce basın mensupları ve Almanya’nın önde gelen otomotiv markalarının üst düzey temsilcilerinden oluşan bir yuvarlak masa toplantısı yapılırken, diğer yandan BMW ve Porsche gibi önde gelen markaların üst düzey yöneticilerine ziyarette bulunuldu.
Ardından geçen hafta ise otomotivin “Davos”u olarak bilinen, sektörün en önemli liderlerini bir araya getiren Car Symposium’a ilk kez katılım sağlandı.
Turkish Automotive bünyesinde bulunan, önderliğini OİB Yönetim Kurulu Üyesi Gökhan Tunçdöken ve Alper Kanca’nın üstlendiği Almanya Otomotiv Tanıtım Grubu, ilk defa bu toplantıda standa açtı. Burada hem ana sanayi hem de Avrupa’nın önde gelen tedarik şirketlerinin üst düzey yöneticileri ile bire bir görüşme fırsatı yakalayan Turkish Automotive heyeti, ayrıca Türkiye otomotiv sektörünü anlatan bir sunum yapma fırsatı yakaladı. Sektör temsilcileri 30 farklı firmanın katıldığı bir seminerde tedarik problemlerine karşı Türkiye seçeneğini anlattı.
Sektör yetkilileri, Almaya ziyareti sırasında pandemi ve ardından Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle tedarik zincirinde kırılmalar yaşayan Alman otomotiv şirketlerinin tedarikçi arayışında olduklarını somut olarak gözlemlediklerini aktardı.
Ziyaret sırasında Almanya’nın önemli meslek örgütlerinden biri olan Malzeme Tedarik ve Lojistik Konfederasyonu’nun geçen ay kendi aralarında düzenledikleri bir anketin sonucuyla da ilk kez karşılaşıldı.
Anket sonucuna göre, Alman otomotiv şirketlerinin tedarikte kendi ülkeleri dışında ilk alım yapmak istediği yer Türkiye. Hem Albert Saydam hem de Alper Kanca, ziyaretleri sırasında Türkiye’ye yönelik birkaç yıl öncesine kadar olan önyargıların kırıldığını, pazara yönelik algının çok daha pozitif bir noktaya gelmiş olmasından duydukları memnuniyetinde altını çizdi.
TAYSAD Başkanı Albert Saydam, Turkish Automotive temsilcileri olarak yaklaşık 2 hafta önce OİB’den yetkililerin de olduğu Almanya ziyaretlerinden önemli detaylar paylaştı.
Bu ziyarette ilk önce Porsche ardından da bir değer alman otomotiv devi BMW ziyaret edilmiş. Yabancı gazeteciler ve otomotiv sektörünün önemli temsilcilerinin olduğu bir yuvarlak toplantısı da yapılmış. Albert Saydam, Porsche ve BMW yetkililerinin Türk heyeti ilgiyle karşıladığını belirtirken, bu firmaların Türkiye’den alımlarını artırması yönünde de görüşmeler yapıldığını aktardı.
TAYSAD ve OİB olarak Türk otomotiv sanayi ile daha fazla işbirliğinin onlara ne kadar fayda sağlayacağı anlatılmış. Ayrıca Türkiye'deki yatırım fırsatları aktarılmış. Bu görüşmelerden çıkan önemli bir sonuç da Alman devlerin tedarik seçiminde belirleyici unsurun değişmiş olması. Albert Saydam, “BMW’de tedarik seçiminde eskiden eskiden kalite, hız ve fiyat kesin karar verici unsurlardı. Ancak şu anda çevreci üretimin ve yeşil enerji kullanımının bütün kriterlerin önüne geçtiğini iki şirkette de duyduk. Bu seyahatimizde edindiğim en önemli bilgilerden biri de bu oldu” dedi. BMW 2025’ten itibaren tüm fabrikalarını yüzde 100 “yeşil” yapmayı planlıyor ve hatta tedarikçilerini bile. Bu noktada Türk şirketlerinin avantajlı olduğu düşünülüyor. Alpar Kanca, “İlk kez bu konuda ne kadar kararlı olduklarını ve sürecin ne kadar yakın olduğunu gördük. Artık sadece basın bülteni yani CEO demeçlerinde değil, orta ve alt kademe yöneticiler de çok yakın tarihte sadece çevreci şirketlerle çalışacağını somut olarak dile getiriyor" dedi. Sektör yetkilileri, Türkiye'nin bu noktada rakip ülkelerden önde olduğunu savunuyor. Ancak bu noktada fırsatların kalıcı hale gelebilmesi için hem Türk tedarik şirketlerinin hem de kamunun bazı adımlar atması gerektiğinin altı çiziliyor.
Otomotivin “Davos”u olarak bilinen, sektör liderlerini bir araya getiren en önemli etkinliklerden biri olan Car Symposium’da ilk kez stand açan Turkish Automotive heyetine ilginin yoğun olduğunu aktaran TAYSAD temsilcileri, ziyaretçilerden birinin de Alman otomotiv devi VW’nin CEO’su Herbert Diess olduğunu anlattı. Albert Saydam, VW CEO’su Diess ile çok verimli ve keyifl i bir sohbet gerçekleştirdikelrini belirtti. VW CEO’sunun Türkiye otomotiv pazarına yönelik bilgisi ve yorumları da sektör temsilcilerini oldukça memnun etmiş.
Alman şirketlerini çevreci üretime yönelten en önemli etkenlerden biri de yakın dönemde ülkede devreye girecek yeni tedarik zinciri yasası. Bu henüz çok yeni bir gelişme ve mecliste geri adım atılmasına yönelik tartışmalar sürüyor. Yeni yasaya göre, 1 Ocak 2023’ten itibaren Almanya’da 3 bin kişinin üzerindeki işletmelere çevreye ve insan haklarına karşı bazı yaptırımlar gelecek. Bu şirketler doğaya ya da insana verdikleri zararlardan sorumlu tutulacak, aykırı davranışta bulunanlara ceza verilecek. Bir sonraki aşamada şirketler tedarikçilerinden de sorumlu tutulacak. Dolayısıyla Çin, Tayland, Vietnam ve Afrika’nın bazı ülkelerinden parça tedarik eden firmaların işi zor olacak. Bu konuda Alper Kanca, “Doğu Türkistan fabrikaları, insan hakları ihlali gerekçesiyle 1 Ocak’tan itibaren Alman markalara sorun yaratabilir” dedi. Sektör temsilcileri, Türkiye’deki tedarikçilerin doğru adımları atması halinde bu yeni yasayı da fırsata çevirebileceğinin altını çizdi.