Kardeş ülkeler Türkiye ve Azerbaycan arasında hava sahasında yeni bir dönem başlıyor. ‘İki millet tek devlet' sloganına son derece kritik bir değer daha ekleniyor. İki dost ülke, hava sahasını aynı sistem üzerinden birlikte hareket edebilecekleri noktaya taşıyacak. Böylece Ege'den Hazar'a kadar çok geniş bir alandaki radar izleri Ankara ve Bakü tarafından görülebilecek.
Son yıllarda özellikle yerli/milli savunma sanayiinde sahip olduğu sistemleri ve platformları dost/kardeş ülkelerin de kullanımına açan Türkiye, bu kapsamda ebedi dostumuz Azerbaycan ile de çok iyi bir yol aldı.
TRT Haber'de yayınlanan Sertaç Aksan imzalı habere göre; Bilhassa Azerbaycan’ın Ermenistan işgali altındaki Karabağ ve çevresine düzenlediği operasyon sırasında Ankara’nın başta S/İHA’lar olmak üzere Bakü’ye verdiği destek yeni bir dönemi de beraberinde getirdi. O dönemden bu yana pek çok farklı savunma sanayii ürününün Azerbaycan’a satışına onay veren Türkiye aynı zamanda taktik/operasyonel açıdan da ortak hareket edilebilmesi yönünde daha net inisiyatif kullanmaya başladı.
Ege’den Hazar’a her şeyi görecek
Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin, HAKİM projesini açıklarken ‘birden fazla radardan elde edilen verileri işleyen ve tanımlanmış hava resmini oluşturan bir hava komuta kontrol sistemi’ olduğu bilgisini paylaşıyor. Türkiye ve Azerbaycan HAKİM’e geçiş yapınca doğal olarak ortak bir sisteme kavuşmuş olacak.
Ortak harekat imkanı da olacak
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün’ün geçtiğimiz günlerde Azerbaycan basınına verdiği bir demeç yukarıda bahsettiğimiz ilişkilerin çok daha farklı bir noktaya gideceğine işaret ediyor. Prof. Dr. Görgün, burada yaptığı açıklamada HAKİM Hava Komuta Kontrol Sistemi projesine atıfta bulundu. Bu sayede her iki ülkenin hava kuvvetlerinin Azerbaycan hava sahasının kontrolünü sağlamanın yanı sıra ortak harekat yapma imkanına da sahip olacağını söyledi.
Şahin bu noktada ‘ufak tefek farklılıklar olsa da’ uyarısını yaptıktan sonra sistemin kullanılmaya başlanmasıyla beraber iki ülkenin hava sahalarında aynı dili konuşacağının altını çiziyor. Bu sayede Azerbaycan’daki bir radardan elde edilen radar iz verilerinin Azerbaycan’daki HAKİM aracılığıyla Türkiye’ye aktarılabileceğini belirtiyor Şahin ve “Bunun tam tersi de mümkün olacak. Günün sonunda, Ege’den Hazar’a kadar geniş bir alandaki radarların iz verileri HAKİM’de görüntülenebilecek” diyor.
Bilgiler NATO’ya aktarılmayacak
Türkiye NATO üyesi bir ülke. Azerbaycan ise hem NATO üyesi değil hem de batılı sistemler yerine daha çok Sovyet askeri platform ve sistemlerini kullanıyor. Bunun yanında Azerbaycan, İsrail üretimi radarlara da sahip. Öncelikle, ortak hava sahası komuta kontrol sisteminin NATO yansımasını merak ediyoruz ve Anıl Şahin’e elde edilen tüm bilgilerin NATO karargahına aktarılıp aktarılmayacağını soruyoruz.
Türkiye’nin bir NATO ülkesi olmasına rağmen hali hazırda da elde ettiği tüm verileri NATO’ya aktarmadığından bahsediyor Şahin. Ülkemizin NATO’ya deklare ettiği radarlar olduğu gibi, herhangi bir bilgi paylaşımının yapılmadığı milli statüdeki radarlar olduğuna dikkati çekiyor.
Elde edilen tüm veriler Eskişehir’de toplanacak
Ülkemizin kendi radarları aracılığıyla elde ettiği tüm sinyallerin Eskişehir’deki Muharip Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na aktarıldığını anlatan Şahin şöyle devam ediyor: “Oradan da filtrelenerek istenilen radar iz bilgileri Almanya’nın Ramstein şehrindeki NATO Karargahı’na aktarılıyor. Yani bir gizli operasyon yapıyorsunuz diyelim… Bütün radar iz verilerinizin NATO’ya gitmesi gibi bir durum yok. Siz, istediğiniz radarların iz verilerini iletiyorsunuz. Benzer durum Azerbaycan-Türkiye HAKİM Projesi’nde de olacak. Biz, NATO’dan elde ettiğimiz radar iz verilerini Azerbaycan’a iletmeyeceğiz. Kendi radar iz bilgilerimizi Azerbaycan’ın kullanımına sunacağız. Dolayısıyla konunun NATO nezdinde sorun oluşturacak bir tarafı bulunmuyor.”
Komşu ülkeler bu durumdan nasıl etkilenecek?
Şahin’in anlattıklarından Türkiye ile Azerbaycan’ın aslında son derece geniş bir bölgede oldukça etkin bir hava radar fotoğrafına ulaşabileceğini anlıyoruz. Madalyonun bir yüzünde NATO olsa da diğer yüzünde de komşu ülkeler var. Bu durumun yakın çevremiz için ne anlama geldiğini merak ediyoruz. Anıl Şahin, çevre ülkeleri ilgilendiren pek bir konu olmadığını çünkü mevcut radarların menzilini etkileyen bir husus bulunmadığını anlatıyor. Sadece iki ülkenin birbirlerinin radar izlerine erişebildiğini söylüyor.
İran’ın kuzeyinde kör nokta kalmayabilir
Yine de bir parantez açılması gerektiğine işaret ediyor Şahin ve o ülkenin de ‘İran’ olduğunu kaydedip, “Azerbaycan’daki bir radar istasyonu coğrafi konum sebebiyle İran’ın kuzeyindeki hava araçlarını yahut balistik füze hareketliliğini tespit edebilir. Türkiye’de bulunan NATO Kürecik Radar Üssü’nün ana misyonu; İran’ın balistik füze hareketliliğinin izlenmesi. Burada bazı kör noktalar var. Azerbaycan’daki radarlar bu kör noktaları ortadan kaldırabilir. Bu durum, NATO ve Türkiye’ye avantaj; İran’a ise oldukça dezavantaj oluşturur” ifadesini kullanıyor.
Ortak harekat ne kadar mümkün?
Ortak bir sistem üzerinden anlık olarak aynı hava taktik resmini görebilmek aslında ‘ortak harekat’ sorusunu da akıllara getiriyor. Şahin bu soruya verdiği yanıtla sözlerini tamamlıyor: “Azerbaycan, Su-25 ve MiG-29 gibi Sovyet döneminden kalma hava araçlarını kullanıyor. Türkiye ise NATO’ya uyumlu hava araçlarına sahip. Dolayısıyla bir anda Türk ve Azerbaycan savaş uçakları arasında mükemmel bir uyum olacak dersek yanılırız. Bunlar, aşama aşama olacak şeyler.
Örneğin, şu anda biz Azerbaycan’ın Sovyet menşeli uçaklarına, milli imkanlarla geliştirdiğimiz NATO standardındaki mühimmatları entegre ediyoruz. Mühimmat entegrasyon tarafı biraz daha kolay. Ancak Azerbaycan savaş uçaklarının eş zamanlı bilgi edinmesi olayı çok kolay değil. Çünkü Sovyet ekosisteminde böyle bir konsept yok.
Bugün Ukrayna-Rusya Savaşı’nda Rusya’nın, bu yüzden halen hava sahasında kontrol sağlayamadığını görüyoruz. Çünkü ‘Ağ Merkezli Harp’ dediğimiz kavrama ayak uyduramadılar. HAKİM, Azerbaycan’ın ‘Ağ Merkezli Harp’ konseptine ayak uydurabilmesi açısından çok stratejik bir proje. Türkiye ve Azerbaycan’ın arasındaki askeri iş birliği ve eşgüdümü de doruk noktasına ulaştıracak.”