Yunanistan, Midilli Adası'ndaki camilerin restorasyonunu, karşılıklı mutabakata ve Türk tarafının taahhütlerini yerine getirmesine rağmen halen yapmadı.
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Turizm Rehberliği Programı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neval Konuk Midilli Adası'ndaki tarihi camilerin durumunu değerlendirdi.
Konuk, 2010 yılında Ayvalık Belediyesi ile Midilli Adası arasında karşılıklı restorasyon anlaşması kapsamında Taksiyarhis Kilisesi, Agios Yannis Kilisesi ve Ayvalık Ayazması'na karşılık Ada'daki 3 tarihi caminin restore edilmesi için mutabakata varıldığını belirterek, "Ayvalık Belediyesi bu anlaşma kapsamında üzerine düşen 3 kilisenin restorasyonunu tamamladı. Yunanistan ise aradan 14 yıla yakın süre geçmesine rağmen bu camilerin restorasyonunu hala yapmadı." diye konuştu.
Midilli Adası'ndaki 1805 tarihli Yalı Cami'nin 2000'li yıllara kadar kasap dükkanı, bugün ise tarım malzemeleri ofisi olarak kullanıldığını bildiren Konuk, Ada'daki diğer bir önemli cami olan 1615 tarihli Valide Camisi'nin restorasyonunun ise Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin ibadete açılmasından sonra yavaşlatıldığından, tamamlanmasının ardından ise belediye kütüphanesi ve belediye anı evi olarak hizmet vermesinin öngörüldüğünden bahsetti.
Konuk, Fatih Sultan Mehmet döneminde 1462'de Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetine giren Midilli Adası'nın, 1913'te Londra Antlaşması'na kadar Osmanlı hakimiyetinde kaldığını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Ada'da Osmanlı hanedanına mensup kişiler tarafından inşa edilen selatin camiler, hükümet konağı, hamamlar, kız mektebi ve karakol binaları başta olmak üzere pek çok Osmanlı eseri bulunuyor. Ancak Yunanistan'ın bağımsızlık tarihini esas alan 1821 yılından itibaren yapılan hiçbir eserin tescili bulunmamakta. Bu tarihten önceki eserleri ise Post-Bizans dönemi eserler olarak kaydederek Osmanlı mimari eserlerine yönelik baştan bir ön yargı ve yok saymayla yaklaşılmakta."
Midilli Adası'ndaki Yeni Cami 15 yıldır dış tahribata açık
Yunanistan'ın mütekabiliyet ilkesinin yanı sıra karşılıklı restorasyon anlaşmaları yapılmasına rağmen de tarihi camileri restore ettirmediği bilgisini paylaşan Konuk, Midilli Adası'ndaki Yeni Cami, Valide Camisi ve Yalı Cami'nin bu durumun örnekleri olduğunu belirtti.
Konuk, Türkiye ve Yunanistan arasında tarihi eserlerin restorasyonu ve tarihi mabetler noktasında herhangi bir mütekabiliyetten bahsetmenin mümkün olmadığına dikkati çekerek, şunları aktardı:
"Türkiye 80'in üzerinde kiliseyi restore edip bulunduğu yerde cemaati olmamasına rağmen belli günlerde ibadete açtı. Yapılan bu restorasyonlarda Yunan bilim insanları da destek verdi. Ancak, biz Yunanistan'da bir çeşmeyi bile bilim insanı olarak katılarak restore ettiremiyoruz. Bunlara rağmen Yunanistan bir çeşmeyi bile restore etmiyor. Yunanistan'dan gelen turistler burada belli günlerde ibadetlerini gerçekleştirebiliyorlar. Türkiye'den Midilli'ye ve diğer adalara giden turistler ise adalara adım atar atmaz pek çok Osmanlı eseriyle karşılaşmasına rağmen bunları bakımsız ve restore edilmeyi bekler halde buluyor."
Konuk, Midilli Adası'ndaki şehir merkezinde önemli tarihi camiler arasında yer alan 1815 tarihli Yeni Cami'nin bütün dış kaplamaları ve sıvalarının sökülerek yaklaşık 15 yıldır dış tahribata açık tutulduğunu kaydederek, sözlerini şu şekilde tamamladı:
"Adalardaki camilerin restore edilmesinin mütekabiliyet esası ve karşılıklı anlaşmaların yanı sıra orada yaşayan Türk halkının din, vicdan ve ibadet özgürlüğüyle alakalı bir yönü de bulunuyor. Örneğin Rodos Adası'nda 6 bin 500 civarında Türk nüfus yaşıyor, 30'un üzerinde Osmanlı camisi ayakta ve oldukça bakımlı durumda. Türk turistler yoğun şekilde ziyaret ediyor. Ancak, Ada'da günlük namazlar için sadece merkezdeki İbrahim Paşa Camisi ve senede iki defa Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı'nda bayram namazlarının kılınması için açılan Süleymaniye Camisi var. Ada'daki Türklerin ibadet edebilecekleri yalnızca İbrahim Paşa Camisi bulunmakta. Ada'daki Türkler için manevi ve ruhani bir merkez olan Murat Reis Külliyesi ise müzik fakültesine dönüştürülmüştü son olarak burada türbenin içerisindeki sanduka, sancak ve diğer türbe eşyaları da kaldırılarak tarihi ve kültürel bağları yok edilmiş oldu."