Yine başarabiliriz: Düşük faiz ve düşük enflasyonu 2013’te birlikte gördük

İbrahim Acar
00:0021/12/2020, Pazartesi
G: 21/12/2020, Pazartesi
Yeni Şafak
Yüzde 4,5 faiz ve yüzde 6,5 enflasyonu gördüğü Mayıs 2013’te makroekonomik göstergelerde en parlak dönemini yaşadığı sırada Gezi kalkışmasıyla durdurulmak istendi.
Yüzde 4,5 faiz ve yüzde 6,5 enflasyonu gördüğü Mayıs 2013’te makroekonomik göstergelerde en parlak dönemini yaşadığı sırada Gezi kalkışmasıyla durdurulmak istendi.

Merkez Bankası son toplantıda 4,75’lik artışla faizi %15’e çıkarmasına karşın faiz lobisi yeni artış için baskıyı sürdürüyor. Ancak büyüme için faizin düşmesi gerek. Türkiye düşük faiz ve düşük enflasyonu bir arada yaşadığı 2010-2015 döneminde büyük yatırımlara imza atabildi. 2013’te %4,5 faiz ve %6,5 enflasyon gören Türkiye bunu yine başarabilir.

Türkiye ekonomisinin geçmişi; faiz düştükçe büyümenin arttığını gösteriyor. Faiz lobisinin yaptığı dayatmanın aksine Türkiye; düşük faiz ve düşük enflasyonu bir arada yaşadığı 2010-2015 döneminde büyük yatırımlara imza attı.
Yüzde 4,5 faiz ve yüzde 6,5 enflasyonu gördüğü Mayıs 2013’te makroekonomik göstergelerde en parlak dönemini yaşadığı sırada Gezi kalkışmasıyla durdurulmak istendi.

DEV YATIRIMLARA İMZA ATTIK

  • Yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı baltalayan yüksek faiz, ekonomik büyümenin önündeki en büyük bariyer olarak duruyor. Son 10 yıllık rakamlar incelendiğinde, bu gerçek net olarak anlaşılıyor.
    Faizlerin yüksek olduğu yıllarda Türkiye’nin Gayrisafi Yurtiçi Hasılası’nın küçüldüğü, faizin düşük olduğu yıllarda ise Türkiye ekonomisinin güçlü büyüme kaydettiği görülüyor.
    İstanbul Havalimanı, Osmangazi Köprüsü ve İzmir Otoyolu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi dev yatırımlara bu dönemde imza atan Türkiye; doğrudan yabancı yatırım çekerek dikkatleri üzerine çekti.

FAİZ DÜŞTÜĞÜNDE HEP BÜYÜDÜK

Türkiye ekonomisi son 10 yılda hiç eksi büyüme kaydetmedi.
Yıllık bazdaki büyüme tablolarında yüzde 0,9 ile yüzde 11,1 arasında değişen oranlarda ekonomik büyüme, faizin düşük olduğu yıllarda yüksek seyretti. Faizin yüksek olduğu yıllarda ise zayıf kaldı. Eylül 2018’de yüzde 24’e çıkarılan faizin etkisiyle ekonomik büyüme 2019’da yüzde 0,9’da kaldı.
Türkiye’nin son yılların en yüksek büyümesi olan yüzde 11,1’i yakaladığı 2011’de faizler yüzde 5,75-6,25’te arasındaydı. Ekonominin yüzde 8,5 büyüme kaydettiği 2013’te de faizler tarihi düşük seviye olan 4,5’e kadar gerilemişti.

YÜKSEK FAİZ BÜYÜMEYİ BALTALIYOR

  • Merkez Bankasının faizleri yüksek tuttuğu yıllarda üretim ve arz üzerinde büyük bir maliyet baskısı oluştu.
    Sağlam bir ekonomik yapının sadece fiyat istikrarı sağlamakla elde edilmediğine dikkat çeken uzmanlar, kalkınma dostu bir merkez bankası politikasının önemini vurguluyor.
    Yüksek faiz ortamının büyümeyi her zaman negatif etkilediğine dikkat çeken uzmanlar, politika faizi arttığında özellikle fonlama açısından işletmelerin finansman koşulları zorlaştırdığının altını çiziyor.

SADECE FİYAT İSTİKRARI YETMEZ

Bir ülkede belli bir zaman içinde üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin para birimi cinsinden değerini ifade eden Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH), ekonomik büyüklüğü gösteren en önemli ölçüt olarak kabul ediliyor.
Merkez Bankalarının eski usul yönetim anlayışının dışına çıkarak enflasyon hedeflemesinin yanısıra ekonomik büyüme, istihdam ve ihracat gibi temel dinamikleri de göz önünde bulundurmaları gerektiği vurgulanıyor. Bu anlayışın bütün dünyada geliştiği bir dönemde Türkiye’nin yeniden yüksek faizlere mahkum etme girişimi dikkat çekiyor.
Sağlam bir ekonomik yapının sadece fiyat istikrarı sağlamakla elde edilmediğine dikkat çeken uzmanlar, kalkınma dostu bir merkez bankası politikasının önemini vurguluyor.

%15’LİK FAİZ LOBİYİ TATMİN ETMEMİŞ!

  • Ekonomi yönetimindeki değişiklikle birlikte yeniden sahne alan faiz lobisi her toplantı öncesinde Merkez Bankası üzerinde baskı kurarak faizleri yüksek tutmasını sağlamaya çalışıyor.
    Ekonomi yönetimini dolar-faiz-enflasyon üçgeninde kıskaca almaya çalışan faiz lobisi, milletin vergilerinden oluşan hazine gelirlerine sürekli göz dikti.
    Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal ilk toplantısında faizleri 475 baz puan arttırmasına rağmen, faiz lobisi, perşembe günü yapılacak yılın son Para Politikası Kurulu toplantısında yeni bir faiz artışı işin baskı yapmayı sürdürmesi dikkat çekiyor.


REFAH VE KALKINMANIN DÜŞMANI FAİZ

Faiz lobisi; TL’nin dolar ve avro gibi rezerve para birimleri karşısında değer kaybetmesini faizlerin yükseltilmemesine bağlıyor.
Yıllardır bu tezi Türkiye’ye dayatan lobi, yüksek faiz ortamında yüksek miktarda haksız kazanç elde etti. Mayıs 2013’te faizleri yüzde 4,5’e kadar düşürmeyi başaran Türkiye, gezi olaylarıyla durdurulmaya ve ekonomisi çökertilmeyi çalışıldı.
17/25 Aralık kumpaslarıyla Ardından FETÖ üzerinden hükümeti düşürmeye çalışan lobi, 15 Temmuz darbe girişimiyle Türkiye’ye diz çöktürmeye girişti ancak başarılı olamadı.

DÜŞÜK FAİZLE ÇOK ÜRETİM ÇOK İHRACAT

  • Faizlerin düşük olduğu dönemlerde Türkiye’de kaynaklar, bankalarda tutulmak yerine yatırıma ve üretimde değerlendiriliyor.
    Bu da beraberinde bol üretim ve daha fazla ihracatı getiriyor. Üretimin artmasıyla birlikte enflasyon da aşağı çekiliyor. Faizlerin yüksek tutulduğu dönemlerde ise bankalar piyasaya kaynak sağlamak yerine topladıkları paraları faizde değerlendirmeye yoluna gidiyor.
    Bu da üretimi baltaladığı gibi, yüksek ithalata ve büyük cari açığa yol açıyor.
#Faiz
#Enflasyon
#Başarı