1475 Sayılı Eski İş Kanunu’nun 14. Maddesinin 1. Fıkrasının 5. Bendine göre, yaş dışındaki emeklilik koşullarını yerine getirenler kendi istekleriyle işten ayrıldıklarında kıdem tazminatını alabilirler.
Habertürk'te yer alan habere göre; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun (Esas No: 2016/1419, Karar No: 2019/1183) bu konuda verdiği yakın tarihli karar, çalışanları sevindirdi. Söz konusu dava dosyasına göre, bir bankacı 15 yıl sigortalılık, 3600 prim günü koşulunu yerine getirdiğini belirterek, bir ay önceden bildirimde bulunmak suretiyle iş akdini feshetti ve kıdem tazminatının ödenmesini istedi. Bankacı, iş akdinin fesih bildirimi ile fesih tarihi arasında başka bir bankada müdür yardımcısı olmak üzere anlaştı. İş akdinin feshinden 4 gün sonra da yeni bankada işe başladı. Bankanın kıdem tazminatını ödememesi üzerine icra takibi başlattı. İcra takibi, bankanın itirazı üzerine durduruldu. Bunun üzerine bankacı, iş mahkemesinde dava açarak icra takibi üzerindeki itirazın kaldırılmasını talep etti.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararında, davacının iş akdini feshettiği tarihte yaş hariç emeklilik koşullarını taşıdığı ve 1475 Sayılı Kanun’un 14/1- 5. maddesindeki koşulların oluştuğunun tartışmasız olduğu belirtildi. Davacının yasal hakkını kullandığı kaydedilen kararda, fesihten önce başka bir iş yeri ile görüşmesinin kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceği, kıdem tazminatının ödenmesi gerektiği belirtildi.
Kararda, yaş dışındaki koşulları yerine getiren davacı işçinin iş akdini feshetmeden önce başka bir iş yeri ile sözleşme imzalamış olmasının fesih hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususu ele alındı. 1475 Sayılı İş Kanunu’nun ilgili bendinin, yaş dışındaki koşulları yerine getirenlerin kendi istekleri ile işten ayrılmaları halinde kıdem tazminatının ödenmesini öngördüğü vurgulandı. İşçinin kanundaki bu haktan yararlanmak koşuluyla iş akdini feshetmesi ve kıdem tazminatı almasının, onun aynı veya başka bir işverene ait iş yerinde çalışmasına engel oluşturmayacağı kaydedildi. Kararda, davacı bankacının öteki banka ile işten ayrılacağını bildirdikten sonra görüştüğüne dikkat çekildi.
İşçinin iş sözleşmesini feshetmeden hemen sonra yeni bir işte çalışmaya başlaması ve öncesinde iş görüşmeleri yapmış olmasının, hakkın kötüye kullanılması olarak düşünülemeyeceği belirtildi. İşten ayrıldıktan kısa bir süre sonra yeniden çalışmasını gerektirecek durumlar ortaya çıkabileceği gibi işçinin bu hakkını daha iyi koşullara sahip iş yerinde çalışmak amacıyla da kullanmasının mümkün olduğu ifade edildi. İşçinin daha iyi koşullara sahip başka bir iş yerinde çalışmak amacıyla kıdem tazminatı alma olanağı sağlayan yasal hakkını kullanmasının dürüstlük kuralına aykırılık olarak kabul edilemeyeceği belirtildi.
İşverenin, davacı bankada çalışırken 26 Şubat 2013 tarihinde başka bir banka ile sözleşme imzaladığı, bankacının gerçek amacının iş hayatını aktif olarak sonlandırmak değil başka bir bankada çalışmak olduğuna yönelik itirazları da değerlendirildi.
Yargıtay kararında, kanunda tanınan bu hakkın amacının, iş yerinde çalışarak yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ait yükümlülükleri tamamlamış olan işçinin, emeklilik için yaşı beklemesine gerek olmadan iş sözleşmesini sonlandırabilmesine imkan tanıdığı vurgulandı. Davacı işçinin, kanunun kendisine verdiği yasal hakkını kullanması nedeniyle başka bir iş için görüşmesi veya işten ayrıldıktan sonra yeni bir işte çalışmaya başlamasının hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilemeyeceği belirtildi.