TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "Ocakta üretici ve market arasındaki fiyat farkı en fazla kuru kayısı, elma, portakal, kuru soğan, marul, kuru incirde görüldü. Bu fark kuru kayısıda yüzde 398, elmada yüzde 361, portakalda yüzde 321, kuru soğanda yüzde 303'ü buldu" dedi.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ocak ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla kuru kayısı, elma, portakal, kuru soğan, marul, kuru incirde görüldüğünü belirterek, bu farkın kuru kayısıda yüzde 398, elmada yüzde 361, portakalda yüzde 321, kuru soğanda yüzde 303'ü bulduğunu bildirdi.
Bayraktar, ocak ayında tarım ürünlerinin üretici ve market fiyatları arasındaki farka ve tarım sektörünü ilgilendiren diğer konulara ilişkin basın toplantısı düzenledi.
İçinde bulunulan tarımsal üretim döneminin kuraklıkla başladığına dikkati çeken Bayraktar, aralık ve ocak aylarında ülke genelinde devam eden kar yağışlarının tarımsal üretim açısından sevindirici olduğunu ancak aşırı ve uzun süreli kar yağışının da bazı alanlarda afetlere yol açtığını vurguladı.
Bayraktar, açık alandaki sebzelerin kar altında kalması, seradaki ürünlerin zarar görmesiyle arzda daralma görüldüğüne dikkati çekerek, düşük hava sıcaklıkları nedeniyle narenciyede meydana gelen don olayının kalite kayıplarına yol açtığını kaydetti.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci'nin üretici örgütlerinin destekleneceğine ilişkin açıklamalarını da değerlendiren Bayraktar, "Sayın Bakanın, zincirin en zayıf halkasının üreticilerimiz ve üretici örgütlerimiz olduğunu vurgulaması, üreticilerimizin ürettiği ürünün fiyatının belirlenmesinde söz sahibi olmadığını belirtmesi, fırsatçılığa dikkat çekmesi bizim görüşlerimizle birebir uyuşmaktadır. Üretici örgütleri gelişmiş ülkelerde çok güçlüdür. Üretici örgütlerinin pazar payı ülkemizde binde 4 iken, Avrupa Birliği genelinde bu oran yüzde 47'ye ulaşmaktadır. Ülkemizde 482 üretici örgütü belgesi verilmiş olan kooperatif ve birliklerden sadece 54 tanesi işlem yapabilmektedir. Tarım ürünleri piyasasındaki rakiplerimizden İspanya'da üretici örgütlerinin pazar payı yüzde 50'yi aşarken, Hollanda'da bu oran yüzde 95'e ulaşmaktadır." diye konuştu.
Bayraktar, marketlerde fiyatı azalan veya değişmeyen ürünlerin toplam ürünlere oranı yüzde 29 iken, üreticide yüzde 56'yı bulduğunu söyledi. Ocakta market fiyatlarında fiyat düşüşünün yüzde 17 ile en fazla yumurtada meydana geldiğine dikkati çeken Bayraktar, en fazla fiyat artışının ise yüzde 34,95 ile mandalinada olduğunun altını çizdi.
Bayraktar, söz konusu ayda üretici fiyatlarında patlıcanın yüzde 26,64 azalmayla fiyatı en fazla düşen ürün olduğuna işaret ederek, en fazla fiyat artışının ise yüzde 45,42 ile kabakta görüldüğünü bildirdi.
Ocak ayında üretici ve market arasındaki fiyat farkının en fazla kuru kayısı, elma, portakal, kuru soğan, marul, kuru incirde yaşandığını belirten Bayraktar, "Bu fark kuru kayısıda yüzde 398, elmada yüzde 361, portakalda yüzde 321, kuru soğanda yüzde 303, marulda 263, kuru incirde yüzde 245'i buldu. Bugün üreticide 6 lira olan kuru kayısı markette 29 lira 90 kuruş, 67 kuruş olan elma 3 lira 9 kuruş, 52 kuruş olan portakal 2 lira 19 kuruşa satılıyor." ifadesini kullandı.
Gübrede sodyum ve potasyum nitrat gübrelerinin satışının serbest bırakılması, kalsiyum amonyum nitrat (CAN yüzde 21-26) gübresinin kullanımına kontrollü olarak izin verilmesinin yerinde bir karar olduğuna işaret eden Bayraktar, bu düzenlemenin, çiftçinin azotlu gübre ihtiyacını karşılayacağını belirtti.
Bayraktar, satışı serbest bırakılan sodyum nitrat gübresinin uzun süreli kullanımlarda toprakta çoraklaşmaya neden olduğunun altını çizerek, "Potasyum nitrat gübresi pahalı bir gübredir. Tarla ziraatında geniş alanlarda kullanılmamalıdır. Bahçe tarımında kullanılması daha uygundur." dedi.
Geçen sene Rusya'ya yaş sebze ve meyve ihracatının yüzde 62,1 azaldığını anlatan Bayraktar, "Rusya'ya bu alanda, 2015 yılında 875,4 milyon dolarlık ihracat yapılırken, 2016 yılında bu rakam 543,7 milyon dolarlık azalmayla 331,7 milyon dolara indi. Rusya ile daha sıkı ilişkiler kurularak sorun çözülmeli, tüm ürünlerde ambargo kaldırılmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Rus buğdayında bir mantar hastalığı olan fusariumdan kaynaklı toksinlerin bulunduğu ve insan sağlığına olumsuz etkileri olabileceği iddialarına da değinen Bayraktar, "Geçen sene Rusya'dan 2,5 milyon tonu aşkın buğday ithal ettik ve 491 milyon dolar döviz ödedik. Kaliteli buğday açığımızı ithalatla karşılıyoruz. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın, bu ülkeden ithal ettiği buğdayda fusariumdan kaynaklı toksin değerlerini analiz edeceğinden kuşkumuz bulunmamaktadır. Eğer olumsuz bir durum ortaya çıkarsa eminiz ki Rusya'dan buğday alımı durdurulacaktır." şeklinde konuştu.
Bayraktar, Ukrayna ve Bulgaristan'da yaşanan kuş gribi nedeniyle aralıkta yumurtada ihracat patlaması yaşandığını, fiyatların üreticide yüzde 45,82, markette yüzde 25,86 arttığını dile getirerek, ocakta yumurtada ihracatın normale dönmesiyle fiyatların üreticide yüzde 20,49, markette yüzde 17,12 azaldığını kaydetti.
Bayraktar, dolardaki artışın mazot fiyatlarını olumsuz etkilediğini belirterek, "Ocak itibarıyla mazot fiyatları son bir yılda, yüzde 37,8 artışla 4 lira 70 kuruşa çıktı. Tarımsal üretimde kullanılan mazotun bedelinin yarısının devlet tarafından karşılanacağının açıklaması çiftçimiz açısından son derece hayati bir konudur. Bir an önce hayata geçirilmelidir. Tarımda kullanılan elektrikte birim fiyatın düşürülmesi bakımından elektrikte uygulanmakta olan pay ve fonlar ile yüzde 18 KDV gübrede olduğu gibi sıfırlanmalıdır." şeklinde konuştu.
Üreticide ortalama çiğ süt fiyatının ocakta 1 lira 4 kuruştan 1 lira 8 kuruşa çıktığı bilgisini veren Bayraktar, çiğ süt tavsiye fiyatına yapılan 6 kuruşluk artışın üreticiye yansımadığını, gerekli önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı.
Bayraktar, çiğ süt piyasasının düzenlenmesine yönelik Et ve Süt Kurumunun (ESK) müdahalesine ilişkin bir soru üzerine de kurumun üretici birliklerinden süt tozu alımına devam ettiğini, o müdahale olmasa süt fiyatlarının üreticide 60-70 kuruşa kadar düşebileceğini söyledi.
Özellikle temel gıda maddelerinde hem üreticinin hem tüketicinin korunabilmesi için bu gibi müdahale kurumlarına ihtiyaç olduğunun altını çizen Bayraktar, "Fındık, kayısı, incir, üzüm gibi ekolojik üstünlüğe sahip olarak ürettiğimiz dünyada rakipsiz olduğumuz ürünler var. Bunları koruyamıyoruz. Çünkü piyasa istikrarını sağlayamıyoruz, üretimde bir sıkıntı yok. Devlet üretici örgütlerini destekleyemiyor. TMO garantörlüğünde üretici örgütleri kredi bulabilir ve buldukları bu krediyle piyasaya girebilir alım yapabilir, soğuk hava zincirini kurabilir. Malı talebe göre arz edebilir. " değerlendirmesinde bulundu.