İstanbul’da bugün sona eren TRT World Forum’da konuşan Türkiye Büyük Millet Meclisi Eski Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Eski Başbakanı Binali Yıldırım "Ticaret Savaşları ve Küresel Kalkınmanın Önündeki Riskler" başlığında özel bir konuşma yaptı.
Yıldırım, güvenlik politikalarının öne çıkmasına sebep olan terör örgütleri nedeniyle, her yıl iki tane İstanbul Havalimanı, en 20 tane Marmaray, 15 tane Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapacak kaynağın yok olmasına sebep olduğunun altını çizerek şöyle dedi: “Terör örgütlerinin yaptıkları eylemler ülkemize gelecek dış yatırımlara da mani oldu. Bu sebeple Türkiye 35 yıllık süreçte yaklaşık 400 milyar dolarlık daha fazla bir dış yatırımdan da mahrum oldu. Eğer Avrupa’nın ortasında bir devlet olsaydık ve kaynaklarımızı teröre ayırmak zorunda kalmasaydık bugün millî gelirimiz 10 bin doların çok üstünde olurdu. Türkiye, 2002 yılında altyapı yeterliliği konusunda 39’uncu sıradaydı. Bugün 9’uncu sırada. Şu anda dünyanın 18’inci, Avrupa’nın da 7’nci büyük ekonomisiyiz. Önümüzdeki üç yıl boyunca ortalama yüzde 5 büyümeyi hedefliyoruz. İhracatımızın ithalatımızı karşılama oranı artıyor.”
Yıldırım, küreselleşmenin sağladığı fırsatlardan herkes eşit şekilde yararlanması gerektiğini, altını çizerek, yeni süreçte denge oluşturma beklentisinin aksine denge giderek gelişmiş ülkelerin lehine değiştiğini belirtti.
Türkiye’nin tehditlere, yaptırımlara boyun eğecek bir ülke olmadığını vurgulayan Yıldırım, “Biz milletimizin huzuru milletimizin bekası neyi gerektirirse onu yaparız. Bu gerçeği de bölgemizde attığımız her adımla gösteriyoruz. Batı bizim geleneksel ortağımız. Ancak bu diğer coğrafyalarla iş yapmayacağımız anlamına gelmiyor,” dedi.
Dünya Ticaret Örgütü’nün, günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde reforma tabi tutulması gerektiğini vurgulayan Yıldırım: “Avrupa Birliği ile 1996 yılında imzaladığımız Gümrük Birliği Anlaşması’nın da gözden geçirilmesi zamanı geldi. 23 yıl önce imzaladığımız anlaşma günümüz ihtiyaçlarına tam olarak cevap vermemektedir,” şeklinde konuştu.
İstanbul Kongre Merkezi’nde 21-22 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen ve geleneksel bir hale gelen TRT World Forum sona erdi. Dünyanın farklı coğrafyalarından düşünce insanlarını, politika yapıcılarını, küresel medya mensuplarını ve akademisyenleri bir araya getiren TRT World Forum, yoğun bir ilgiyle takip edildi. “Küreselleşmenin Krizi: Riskler ve Fırsatlar” temasıyla iki gün boyunca süren açık ve kapalı oturumlarda dikkat çekici, fark yaratan mesajlar verildi.
Cemal Kaşıkçı cinayetinden NATO ve güvenlik politikalarına, yükselen yeni küresel aktörlerden Ortadoğu’daki yeni dengelere kadar dünyanın “temellerine” dair her şey TRT World Forum’da masaya yatırıldı.
Barış Pınarı Harekatı’nda verilen 120 saatlik aranın gölgesinde gerçekleşen TRT World Forum açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Akar’ın Suriye’ye yönelik açıklamaları damga vurdu.
Diplomasinin sadece güçlülerin baskı aracı olarak kullanılmasının devam edemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin sınırları cetvelle çizilen bir devlet olmadığını ifade etti:
TRT World Forum’un açılış konuşmacısı olarak söz alan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ise Barış Pınarı Harekatı’na dair en büyük hassasiyetin sivillere yönelik olduğunu belirterek, YPG’nin yönelttiği kimyasal silah iddiasına şu sözlerle cevap verdi: “Envanterimizde kimyasal silah bulunmamaktadır. Biz bu konuda çok hassasız. Askerimiz ve ordumuz çok hassas. Burada yapılacak en ufak ihlali kabul etmeyiz.”
Bakan Çavuşoğlu’nun dünya kamuoyuna yönelik en net mesajı ise Barış Pınarı Harekatı’na ve ABD ile yapılan mutabakata dair oldu: “35 saat kaldı. Bu 35 saat içerisinde geri çekilmezlerse operasyon tekrar başlayacak.”
TRT World Forum’da vereceği mesajlar beklenen bir diğer isim olan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki kararlılığına değinerek, sadece YPG/PKK ile değil DEAŞ ile de savaşıldığını dile getirdi: “Barış Pınarı Harekatı'nda 765 terörist etkisiz hale getirildi, 111 yerleşim merkezi ile 1500 kilometrekarelik alan kontrol altına alındı,”
TRT World Forum’da ekonomiye yönelik güçlü mesajlar verildi. “Yükselen Güçler için Yeni Ufuklar: Rekabet mi İş Birliği mi?” oturumunda söz alan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, dünya ticaret sisteminin dolara endeksli olmasından çıkması gerektiğini ifade ederek, yeni bir dünya düzeninin ihtiyacına işaret etti: “Bütün finans sisteminin tek bir para birimine dayalı olması çok ciddi riskler oluşturuyor. Mesela ABD’nin uluslararası ödeme sisteminde bir tekele sahip olması bu gücünü bir tehdit olarak kullanmasına alan sağlıyor. Bu sebeple son yıllarda pek çok ülke gibi biz de önemli ticari ortaklarımızla kendi para birimlerimizle ticaret yapmak üzere anlaşmalar imzalar hale geldik,” Bakan Albayrak, Türkiye ekonomisine dair yeni verileri de paylaştı.
TRT World Forum’da siyasetin gündemi dışında küreselleşmeye ama adil bir küreselleşmeye dair mesajlar verildi. İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, bu adalete değinerek “Geçmiş küreselleşme tecrübesinin olumlu özelliklerini koruyarak, adil küreselleştirme yolunda adımlar atmalıyız” şeklinde konuştu.
Dünyanı en önemli ve önemli sorulara cevaplar bulmayı bekleyen World Forum’da küreselleşmenin sadece krizi değil, fırsatları da değerlendirildi. Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi Kıdemli Üyesi François Burgat kimlik politikalarına ve Avrupa’da yükselişte olan aşırı sağ hareketlere değinerek ülkesini eleştirdi: “Fransızların durumuna baktığımızda sömürgeci geçmişe dönüp bakmadan, oradan gelen sıkıntılarla ilgilenmeden ileriye gidemeyiz. Aynı meseleye dair başka bir bakış da İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Seyed Kazem Sajjadpour’dan geldi: “Şu anda 'Dünya Batı’dan oluşur' diyen herkes, Çin'i, İran'ı, Türkiye'yi görmezden gelen kişilerdir.”
Aynı panelde konuşan Birleşik Krallık Lordlar Kamerası Üyesi Nazir Ahmed ise geleneksel siyasetin 11 Eylül’e kadar iş vaadi, 11 Eylül sonrasında ise güvenlik vaadinde bulunduğunu söyledi ve asıl endişesinin aşırı sağ olduğunu anlattı: “Ben Budist dininin dünyadaki en barışçıl din olduğunu düşünüyordum ama Burma’da gördüklerimiz, Rohingya topluluğuna yapılanlar ya da Sri Lanka’da yapılanlar son derece korkutucu.” Pakistan Eski Senatörü ve Eski Devlet Bakanı Javed Jabbar da kimlik politikasının bir baskı unsuruna dönüştüğünde zarar verdiğini düşündüğünü açıklayarak şu açıklamalarda bulundu: “İsrail'de Filistinlilere uygulanan politika buna paralel işliyor. Özellikle Filistinlilere karşı olan nefret söylemi Müslümanlara olan nefretle eşdeğer. Daha fazla toprağa sahip olma isteği, hatta Filistinlilere hiçbir hak tanımama, İsrail'de küçük grupları bir araya getiriyor.”
TRT World Forum’un kapanış gününde ilk günün küreselleşme odaklı tartışma ortamı aşırı sağın dönüşümü, Ortadoğu’daki değişen dengeler ve özellikle Cemal Kaşıkçı cinayeti üzerine yoğunlaştı.
Sabahın ilk oturumuna katılan Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Boşnak Üyesi Şefik Caferoviç, Srebrenitsa Soykırımı’nı inkâr eden eski Sırp lider Miloseviç ve Bosna Kasabı olarak bilinen Karadziç’e duyduğu hayranlıkla bilinen Avusturyalı yazar Handke’nin 2019 Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmesine tepki gösterdi. Boşnak lider konuşmasını ise Hücurat Suresi’nin 13’üncü ayetini okuyarak tamamladı: “Ey insanlar! Şüphesiz ki biz, sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizi tanımanız için de sizi, milletler ve kabileler kıldık. Allah katında sizin en üstün olanınız, en takvâlı olanınızdır.”
Ortadoğu’yu etkilemeye hala devam eden Arap Baharı da TRT World Forum’da masaya yatırılan konular arasındaydı. NAHDA Hareketi kurucu lideri olan Raşid Gannuşi, TRT World Forum’un konuğu olarak İstanbul’a gelerek Tunus’taki demokrasi hareketinin bölgeye olan etkisiyle ilgili açıklamalarda bulundu: “Arap Baharı küreselleşmenin çalmaya çalıştığı bir değerler zincirine sahipti. Bu değerlerin en önde gelenleri haysiyet ve insanların kendi geleceklerine kendilerinin karar verme çabasıydı.” NAHDA Hareketinin darbelerle yüzleştiğini ama ayakta kalmayı başardığını söyleyerek, Tunus gençliğinin tüm Arap Coğrafyasına ilham verdiğini düşündüğünü ifade etti.