Türkiye’de son altı ayda şirketler ve şahıslar 50 milyar dolar değerinde döviz aldı. Bankalarda 240 milyar dolarlık döviz var. Bunun 148 milyar doları ‘paradan para kazanmak’ için stoklanmış durumda. Türkiye’yi faiz-kur-enflasyon sarmalına hapseden bu sistem, Türkiye ekonomisinin önünde en büyük engel olarak duruyor.
Ekonomik büyümeyi besleyen yatırım, üretim, istihdam ve ihracat gibi temel göstergelerde dünya ile pozitif ayrışan Türkiye; dolar ve faiz üzerinden yapılan baskılara rağmen güçlü büyümeye devam ediyor. İlk çeyrekte yüzde 7,3 büyüme kaydeden Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 5’in üzerinde büyümesi bekleniyor. Kovid19 salgınının olumsuzluklarıyla mücadelede başarılı bir sınav veren Türkiye, önemli bir üretim, tedarik ve lojistik merkezi olduğunu dünyaya gösterdi.
KREDİLER ÜRETİME DEĞİL DOLAR STOĞUNA GİTTİ
Ekonomiyi faiz-kur-enflasyon üçgeninden çıkarma yolunu tercih eden ekonomi yönetimi, Türkiye Modeli ile üretimi, yatırımı, istihdamı ve ihracatı destekleyen bir para politikası geliştirdi. Bu yılın ikinci yarısından itibaren olumlu sonuçları görülmesi beklenen yeni ekonomi modelinin meyvelerini toplamak Rusya-Ukrayna savaşın nedeniyle sarktı.
Enerji ve gıda krizini tetikleyen uluslararası gelişmelerin yanısıra Türkiye, içerde döviz ve faiz lobisiyle mücadele ediyor. Aralık 2021’deki kur spekülasyonunu bertaraf eden Türkiye, bir yandan da dolar stokçularıyla uğraşıyor.
YÜKSEK ZAMLARA ÇANAK TUTTULAR
Türkiye’deki bankalarda 240 milyar dolarlık döviz var. 148 milyar doları şahıslara ait olan bu dövizin büyük bir kısmı; yatırım ve üretim yerine paradan para kazanma alışkanlığı olan rantiye kesiminin hesaplarında. Stokçular, bu dövizin yaklaşık 50 milyar dolarını son altı ayda aldı ve para piyasasını mayınlarla dolu bir alan haline getirdi.
Döviz stoklayarak dolar ve avroya olan talebi artıran firmalar, TL’yi zayıf düşürüp piyasanın dengesini bozdu. Doların yükselmesine neden olan dolar stokçuları, fırsatçıların A’dan Z’ye her şeye daha fazla zam yapılmasına çanak tuttu. Stokçular piyasadan dolar çektikçe kurlar yükseldi, kurlar yükseldikçe; gıda, enerji ve ulaşım başta olmak üzere iğneden ipliğe gelen zamlar enflasyonu tetikledi. Türkiye’yi faiz-kur-enflasyon üçgenine hapsetmek isteyenlerin işlettiği bu rant çarkı, büyüyen Türkiye ekonomisinin önündeki en büyük engel olarak duruyor.
BDDK, 24 Haziran 2022 tarihinde yaptığı düzenlemeyle bankalarda 15 milyon lira ve üzeri döviz varlığı olan veya şirketin cirosu ile aktif büyüklüğünün yüzde 10’undan fazla dövizi varsa bu şirketler TL kredi kullandırmama şartı getirdi.
15 MİLYON ŞARTI 5 MİLYONA İNSİN
Yaklaşık 1,5 aydır uygulanan düzenlemenin etkisi de sınırlı oldu. Düzenleme haberiyle birlikte Dolar/TL seviyesi 17,35’ten 16,50’ye kadar düşse de aradan geçen sürede Dolar/TL eski seviyesinin de üzerine çıktı. 15 milyon lira sınırının 5 milyon liraya indirilmesi, ciro şartındaki oranın ise yüzde 10’dan yüzde 5’e düşürülmesi ve düzenlemenin şahıslara ait hesapları da kapsaması şart.
KASADAKİ DOLARLARA DİKKAT
Bazı büyük firmaların; “Borcum var, onun için dolar alıyorum” diyerek piyasadan çektikleri dolarların önemli bir kısmını kayıt dışına çıkararak kasalara taşıyor. Hangi şirketin düzenlemeyi by-pas etmek için kredilerle aldıkları dolarları kasalarda tuttuğu merak ediliyor. Aynı gruba ait şirketlerin birbiriyle olan organik bağı ve şirketlerin ortak ve yöneticileriyle olan parasalı ilişkisinin incelenmesi gerektiği belirtiliyor. Hem kayıt dışına çıkarılan paranın izini sürerken, hem de bankaların kredi kullandırırken “grup riski” kuralını işletmesinin önemine dikkat çekiliyor.
KİŞİSEL HESAPLAR KAPSAMA ALINSIN
- Bankalardaki döviz hesaplarındaki paranın 148 milyarı kişisel şahıslara ait. Bu kadar yüksek miktardaki bir kaynağı bankalarda döviz olarak tutan dolar milyonerleri de ucuz buldukları için konut, yat ve araba gibi harcamaları için TL cinsi kredi almaktan geri durmuyor. Şahıs hesaplarındaki dövizlerin de ekonomiye kazandırılması için şirketler için yapılan düzenleme kapsamına alınması büyük önem taşıyor.
STOKLAR ERİRSE HERKES RAHATLAR
Stok yaparak doları yükselten şirketler, vadesi gelmemiş deviz cinsindeki borçları nedeniyle daha fazla ödeme yapmak zorunda kalıyor. Kendi kendine zarar anlamına gelen bu durumdan kurtulmak için stokçular, ellerindeki dövizi satarak kurları aşağı çekebilir. TL’nin güçlenmesiyle firmalar, daha düşük maliyetle hammadde alma imkânına kavuşur.
Türkiye’nin bekasını ve milletin refahını çalıyorlar
Hükümetin üretim ve istihdamı desteklemek için kamu bankaları üzerinden sunduğu kredilerin amacına uygun şekilde kullanılması gerektiğini belirten Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Orhan Aydın, küresel çapta yaşanan ekonomik sıkıntılarla mücadelede gelişmiş ülkeler başta olmak üzere bütün dünyada zorluklar çekildiğini söyledi. Aydın, “Yeni ekonomi modeli ile de yüksek döviz karşısında kayıpların önlenmesine yönelik kur korumalı TL mevduat hesapları açılmıştır. Döviz stokçuluğu yapmak yerine risk fazlası dövizler TL’ye çevrilerek burada kullanılabilir. Benzer şekilde ihracatçıya ve yatırımcıya yönelik düşük faizli ve uzun vadeli birçok kredi imkânı da sunulmuştur” dedi. Türkiye’de ekonomik refaha giden yolun ve metodun belli olduğunu aktaran Orhan Aydın, “Kaynakları israf etmeden yatırım ve üretime yönelerek kalkınmamızı artırmalıyız. Bu bağlamda herkesin bilinçli olması, plan ve programlarını buna göre yapması gerekmektedir. Buna rağmen elinde risklere karşı yeterli döviz bulunurken, ucuz kredi çekip bunu döviz alarak bir nevi döviz stokçuluğu yapan firmalar şunu iyi bilmelidirler ki, bunu yaparken ülkemizin bekasından ve halkımızın refahından çalmaktadırlar. Açıkça bir ihanetin içinde olmaktadırlar” dedi.