Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Paris yolunda sorularımızı cevaplandırdı. Önceki gün Fransa’ya yaptığımız günübirlik seyahatinin gidiş yolunda uçakta yaklaşık bir saat süren röportajda Albayrak; Türkiye’yi hedef alan spekülatif kur saldırısı, finansal mimari çerçevesinde Ankara’da geliştirilen önlemlerin etkisi, Türkiye’nin yürüttüğü ekonomi diplomasisinin yankıları ve derecelendirme kuruluşlarının tetikçiliğe varan yorum ve değerlendirmelere konusunda çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Halk Bankası’na yönelik yurt dışı kaynaklı manipülasyona da dikkat çeken Albayrak, bu konuda çok net konuştu ve Türkiye’nin tavrının bundan sonra nasıl olacağının altını çizdi. Albayrak, AVM’lerdeki işyeri kiraları başta olmak üzere dövizle yapılan kira sözleşmeleriyle ilgili çok önemli bir çalışma başlattıklarını da ifade etti.
Bayramda uluslararası piyasalar açıktı. Daha dengeli yürüdü. Herhangi operasyonel bir saldırı görmedik. Yaşadığımız süreçler bize çok farklı şeyler öğretiyor. Küresel sistemde her anlamda teyakkuzda olmamız lazım. Ekonomide artık bir açıklama ile bir tweet ile piyasalar hareketlenebiliyor. Ekonomide artık tüm kurumlar, piyasalar ile sürekli teyakkuzda olunması gereken bir döneme girdik. Reflekslerinizin güçlü olması gerekiyor.
Tabii ülkeler açısından tehdit olduğu kadar fırsatlar da oluyor. Bizler de bu süreçlerden çok farklı dersler çıkarıyoruz. Bu süreci, Türkiye ekonomisinin, finansal mimarisinin, sisteminin değişimi ve dönüşümü için çok daha güçlü bir yapıya kavuşması için fırsat olarak görüyoruz. Türkiye’ye has bir durumdan ziyade küresel bir süreçle karşı karşıyayız. Türkiye’nin hedef alındığı noktalar yok mu? Siyasi bir argüman üzerinden manipüle etme çalışması yok mu? Var. Biz de bütün paydaşlarla iletişimimizi etkin kılarak bu süreçten daha güçlü çıkmak için gece-gündüz çalışıyoruz.
Elbette etkisi oluyor. Biz önümüzdeki dönemde ekonomik süreci daha farklı ve yeni adımları atarak yöneteceğiz. Her gün yeni bir adım. İstanbul finans merkezi olacaksa piyasaların geliştirilmesi, regüle edilmesi, denetlenmesi, takip edilmesi, monitör edilmesi, yavaş yavaş her gün çok daha bizi güçlü o mimariye taşıyacak yeni adımların atılması gerekiyor.
Türkiye’nin ekonomisi ve finansal sistemiyle ilgili büyük bir risk görmüyoruz. Ekonomimizin temelleri sağlam. Ama önemli olan şu bizim için.
Küresel süreçte yaşanan gelişmeleri fırsat olarak değerlendirmeyi amaçlıyoruz. Eylül’de görüşmelerimiz var. Fransa’dan Almanya’ya, Rusya’dan Çin’e, Katar’dan İngiltere’ye kadar çok geniş yelpazede görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Dolar, küresel ve finansal sistemde artık güvenilir bir ticari enstrüman olmaktan çıkmıştır. Bugün Türkiye’ye böyle bir müdahale, yarın bana, ertesi gün diğerine.
BDDK ve bankalarla düzenli toplantılar yapıyoruz. Bunlar devam ediyor. KOBİ’lerin, reel sektörün bu dalgalanmalardan minimum etkilenmesi için çok önemli adımlar attık. Önümüzdeki süreçte piyasa güvenini çok daha artıracak adımları sürdüreceğiz. Bankacılık sektörümüzün güçlü yapısından memnunuz, daha da güçlü olması lazım. Ancak bu tek başına bir anlam ifade etmiyor. Reel sektör de güçlü olduğu sürece bankacılık sektörü bunun kalitesini görecek. Türkiye’nin reel ekonomisi altın yumurtlayan tavuktur kimsenin kesmesine izin vermeyeceğiz. Zarar vermeye çalışanlar da karşısında ilk beni bulacak. Katar’la ilgili bu hafta farklı girişler başladı. Hatta geçen hafta bir kısmı geldi. Bu süreç, ikili ilişkilerimiz açısından her iki tarafın da kazan-kazan şekilde çıkacağı işbirlikleri geliştireceğimiz bir süreç olarak görünüyor. Yakın dönemde portföy ve kaynak çeşitliliğini daha da geliştireceğiz.
Yatırımcı bugüne kadar olduğundan farklı bir iletişimle muhatap olmayacak. Siyasi saikle hareket eden yatırımcıların tamamı sonunda ekonomik olarak kaybedecek. Bu iktidar elindeki 5 yıllık güçlü bir yetkiyle Türkiye’yi 2023’e, 100. yıla taşıyacak. Çok güçlü bir OVP’yle. 15 yıl boyunca Türkiye’ye bu makul bakış açısıyla bakan yatırımcıların tamamı 2023 Türkiye’sine geldiğinde bu resimden çok daha kazançlı çıkacak. Türkiye trenine atlamayan, bu treni kaçıran kaybedecek. Küresel ve bölgesel hangi tehditler ve sınamalarla karşı karşıya kalırsa kalsın Türkiye bu süreçten daha da güçlenerek çıkacaktır bundan en ufak bir şüphem yok.
Halkbank konusu özellikle son dönemde farklı kesimler tarafından farklı bir manipülasyon konusu yine arka planda yapılmaya çalışılıyor. Halkbank’ın bu süreçte ismini bile zikretmek hukuk dışıdır. Herhangi bir ihlal yok. İsnatlara karşı saygın bir avukatlık ofisiyle çalışıyoruz. Biz Halkbank ile ilgili bir ceza beklemiyoruz. Zira böyle bir şey ABD’de artık hukuk sisteminin de tamamen siyasi endişelere hizmet ettiğini ve Türkiye’ye karşı topyekün bir saldırının başlatıldığını düşündürür. Eğer hukuki perspektiften bu resme bakıyorsanız Halkbank burada tertemiz bir şekilde bu süreçten çıkacak. Aksi tamamen siyasi bir karar olur bu siyasi kararı da biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak o şekilde değerlendiririz.