Türkiye'nin savunma sanayisindeki atılımları birçok ülkenin ilgisini çekiyor. Türkiye'nin özellikle Malezya, Endonezya, Filipinler ve Bangladeş gibi ülkelerle yaptığı anlaşmalarla Asya-Pasifik pazarındaki ağırlığı her geçen gün artıyor. Savunma ihracatının bu bölgeyle sınırlı olmadığına dikkat çeken uzmanlar, "Türk firmaları Latin Amerika'ya bir çıkarma yapmış durumda. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde Latin Amerika pazarındaki Türk savunma ihracatı ciddi bir şekilde hissedilecektir" ifadelerini kullandı.
Son yıllarda savunma sanayisindeki yerlilik oranını yüzde 70'lere çıkaran Türkiye, birçok ülkeye gerçekleştirdiği ihracatla da dikkati çekiyor.
Türkiye'nin savunma ihracatı konusunda sadece maddi kazanç açısından bakmadığını vurgulayan Oğuz, "Biz ihracatlarımızla, hem etki alanımızı genişletmek hem de yeni müttefikler bulmak gerektiğini fark ettik. Türkiye bir ürünü ihraç ederken, aynı zamanda yeni bir müttefik kazanmış oluyor. Zira Savunma sanayi satışı uzun vadeli ilişkiyi gerektirir. Her bir büyük platform satışı, iki ülke arasında 30, 40 bazen 50 yıllık mecburi askeri ilişki demektir. Türkiye bunun stratejik öneminin farkında. Türk firmaları belki bu satışlardan 50-100 milyar dolar kazanmayacak ama satışlar hem stratejik ve hem de jeostratejik açıdan önemli" dedi.
MUHAREBE ONAYLI ÜRÜNLER İLGİ ÇEKİYOR
Türkiye'nin gerek iç güvenlik gerekse Irak, Suriye gibi bölgelerde ürettiği savunma ürünlerini aktif olarak kullanan nadir ülkelerden biri olduğuna dikkat çeken Oğuz, şunları söyledi:
- "Türkiye kadar çatışmaların içerisinde aktif olarak yer alan başka ülke yok. Savunma sanayisinde bir platformun 'muharebe onaylı' olması çok önemli. Türkiye bunları kullanarak, iki etki planlıyor. Birincisi hem stratejik etkiler kurmak ve farklı ülkeler üzerinde etki alanını arttırmaktır"
ASYA PAZARINDA GÜÇLENEN ETKİ SÜRÜYOR
Türkiye'nin Asya-Pasifik bölgesinde Müslüman ülkelerle olan ilişkisini güçlendirmek adına 'savunma işbirliğine' önem verdiğini belirten Oğuz şöyle devam etti:
- "Türkiye dost ve müttefik ülkelere sadece silah satışı değil, teknolojiyi paylaşmayı da öneriyor. Dünyada pek rastlanmayan bu cömert yaklaşım ülkelerin ilgisini çekiyor. Malezya Başbakanı da zaten bunu vurguladı. Bu yaklaşım, savunma sanayisini geliştirmek isteyen ülkelerin hoşuna gidiyor. Türkiye, bu konuda Malezya, Filipinler, Endonezya ve Bangladeş gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye değer veriyor."
40 YILLIK İLİŞKİ GEREKTİRİR
- "Buradaki ilişkilerimiz bir kaç yıllık değil, çok önceden başladı. Bu durum, Türkiye'nin teknolojiyi paylaşmadaki cömertliği ve ihraç edilen ürünlere yedek parça sağlama ve bakımlara önem vermesinden kaynaklandı. Savunma sanayideki ilişkiler uzun vadelidir. Bir ürünü satıp, işiniz bitmez. O ürünün kullanım boyunca o ülkeyle kontak halinde olursunuz çünkü hem yedek parça sağlamakta hem de modernizasyon projelerinin geliştirilmesi için iletişimin devam etmesi gerekiyor"
ÇİN FAKTÖRÜ ETKİLİ OLUYOR
Çin'in son dönemde silahlanması ve bölgede yükselen askeri gerilimlerin Türk savunma ürünlerinin daha önemli kıldığını da vurgulayan Oğuz, "2018 yılında en yüksek silah ithalatı Ortadoğu'dayken, bu yıl Asya'ya geçmiş durumda. En fazla silah ithalatı 2019 itibariyle Asya tarafından yapılıyor. Buna etki eden bazı faktörler var. Hindistan-Pakistan arasındaki anlaşmazlıklar, Çin'in hızlı şekilde silahlanması, Güney Çin Denizi'nde bölge ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklar, Filipinler'de terörizm hareketlerinin öne çıkması gibi." değerlendirmesinde bulundu.