ABD merkezli derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye ekonomisindeki iyileşme sürecinin hızlandığı bir dönemde yine skandala imza atarak, kredi notumuzu bir basamak indirdi.
ABD merkezli derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye ekonomisindeki dengelenme sürecinin hızlandığı bir dönemde yine sahneye çıktı. Amerikan derecelendirme kuruluşu Moody’s, İstanbul seçimleri öncesinde yeni bir algı operasyonuna girişti. Türkiye'nin kredi notunu Ba3'ten B1'e indiren tetikçi kuruluş, ülke görünümünü ise negatifte tuttu. Türkiye uzun süreli ekonomik ve finansal oynaklık dönemine karşı kırılgan olmaya devam ettiğini iddia eden Moody’s, Merkez Bankası’nın döviz rezervinin düşük olduğunu savundu.
TETİKÇİLİĞİNİ ISPATLADI
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin tekrarlanmasını bile bahaneleri arasına sıkıştıran Moody’s’in tetikçiliğini gösteren en önemli unsur ise, Türkiye’nin ABD ile yaşadığı S400 çekişmesini not indirimine konu etmesi oldu. Açıklamasında; Türkiye’nin S400 savunma sistemini almasıyla ilgili, “ABD Kongresi'nin değerlendirmeye alacağı olası yaptırımlar da Türkiye ekonomisi ve finansal sistemi üzerinde baskı oluşturuyor” ifadesine yer vermesi Moody’s’in ABD’nin tetikçisi olduğunu bir kez daha net olarak ortaya koydu.
TARAFSIZLIĞI SORUNLU
Hazine ve Maliye Bakanlığı, Moody’s’in kararına tepki gösterdi. Açıklamada; kararın Türkiye ekonomisinin temel göstergeleriyle bağdaşmadığı, bu nedenle kuruluşun analizlerinin nesnelliği ve tarafsızlığı açısından soru işaretleri yarattığı belirtildi. Moody's'in yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin borçlarının rezervlerinden 2,6 kat fazla olduğunun vurgulandığına işaret edilen açıklamada, “Bu oran, Moody's'in bizden daha yukarıda notlandırdığı bazı gelişmekte olan ülkelerde dahi bizim çok üzerimizdedir. Ayrıca, kısa vadeli dış borcun yaklaşık yarısı da bankacılık sektörüne ait olup Türk bankaları ve Türk reel sektörü, Türkiye'ye ilişkin algının oldukça kötü olduğu, CDS spreadlerinin çok yükseldiği Ağustos-Eylül 2018'de dahi borçlarını yenileyebilmişlerdi” denildi.
TÜRKİYE’NİN REZERV SORUNU YOK
Bu yılın ilk çeyreğinde de borç çevirme oranının bankacılık sektörü için yüzde 128, reel sektör için yüzde 165 düzeyinde gerçekleştiği bildirilerek, döviz rezervlerine ilişkin uluslararası düzeyde üzerinde mutabakata varılmış bir ölçüt bulunmamasına rağmen Dünya Bankası verilerine göre son 5 yıllık ortalamalara bakıldığında Türkiye'nin ithalat üzerinden ölçülen rezerv yeterliliğinin Türkiye ile benzer olarak tanımlanabilecek gelişmekte olan Avrupa ülkelerine yakın seyrettiği vurgulandı.
- 8 MART 2018:Moody’s geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen 24 Haziran seçimleri öncesinde de Türkiye’ye yönelik not tehdidini sürdürdü. Seçimlere kısa bir süre kala hareke te geçen kurum, Türkiye’nin kredi uzun vadeli tahvil notunu BA1’den BA2’ye düşürdü.
- 20 MART 2019:31 Mart 2019 mahalli seçimler öncesinde de her türlü kozu oynamaya başlayan Moody’s, yine bir seçim öncesinde not üzerinden Türkiye’yi tehdit etti. Aba altından sopa gösteren kurum, Türkiye’nin dış kırılganlık riski yüksek’ten yüksek(+)’ya düşürüldü.
Seçim öncesi kendisinden bekleneni yaptı
- Moody’s’a bir tepki de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’dan geldi. Yozgatlı Sanayici ve İşadamları Derneğince (YOSİAD) düzenlenen toplantıda konuşan Fuat Oktay, “Kim ne yapmaya çalışırsa çalışsın, ister içeriden, ister dışarıdan ne yaparlarsa yapsınlar, not mu düşürmek istiyorlar, düşürsünler. Her zamanki yaptıkları fırsatçılık zaten. Seçim varsa sözde kredi derecelendirme kuruluşları hemen rollerine bürünürler, kendilerinden bekleneni yaparlar, aynen dün gece yaptıkları gibi, yapsınlar. Ellerinden geliyorsa daha da fazla düşürsünler. Biz bu oyunu defalarca gördük. Bu, hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını, liderinin arkasında durmaktan alıkoymamıştır, bu seçimlerde de alıkoyamayacaktır” diye konuştu.
- BU OYUNU DAHA ÖNCE DEFALARCA GÖRDÜK
- Oktay, geçen 17 yılda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde ekonomiyi şaha kaldıracak ve girişimcilerin önünü açacak birçok adımın atıldığını anlattı, ülkenin gelişmesine katkıda bulunmak isteyen üreticilere her türlü desteğin verildiğini ifade etti. Oktay, “Ellerinden geliyorsa daha da fazla düşürsünler. Biz bu oyunu defalarca gördük. Bu, hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını, liderinin arkasında durmaktan alıkoymamıştır, bu seçimlerde de alıkoyamayacaktır” dedi.
BORÇLULUKTA EN İYİLERDEN BİRİYİZ
Açıklamada, ekonomik kırılganlıklar değerlendirilirken dikkate alınması gereken bir diğer unsurun da ekonomik aktörlerin borçluluk düzeyi olduğu belirtilerek şunlar kaydedildi: “Türkiye, hem toplam ekonomi hem de her bir ekonomik aktör düzeyinde bakıldığında oldukça güçlü bir performans göstermektedir. 2018 yılı sonu itibarıyla gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin ortalama toplam borcunun GSYH’ye oranı yüzde 212,6 olarak gerçekleşirken, bu oran Türkiye’de yüzde 156,8’dir. Benzer şekilde Türk kamu kesiminin borçlarının GSYH’ye oranı yüzde 33,6 düzeyinde seyrederken, gelişmekte olan piyasalar ortalaması yüzde 49,7’dir. Türk hane halklarının borç yükü GSYH’nin yüzde 14,7’si iken gelişmekte olan piyasalar ortalaması yüzde 37,6’dır.”
HAKSIZ VE TARAFLI BİR DEĞERLENDİRME
Finansal sektörün borç yükünün GSYH’nin yüzde 33’ü seviyesinde bulunduğu bildirilen açıklamada, şu değerlendirmelerde bulunuldu: “Buna mukabil yükselen piyasa ortalaması yüzde 33,6 olarak gerçekleşmiştir. Reel sektörümüzün toplam borcu GSYH’mizin yüzde 75,5’i iken gelişmekte olan piyasalar ortalaması yüzde 91,7 düzeyindedir. Normal koşullarda açıklamaya gerek bile duymadığımız ‘kurumların bağımsızlığı’ ve ‘serbest piyasa’ konusu da kredi derecelendirme kuruluşunca haksız bir şekilde ele alınmıştır.” Açıklamada, bugün de dalgalı döviz kuru, sermaye akımlarının serbestliği ve girişimciliğin teşvik edilmesinin, ekonomi politikalarının merkezinde yer aldığı, bunun aksinin Türkiye Cumhuriyeti için ne bugün ne de yarın asla söz konusu olmayacağı kaydedildi.