Referandum öncesi AB karşıtlığı ile popüleritisini artıran ve ülke onuru vurgusu yapan Başbakan Aleksis Çipras, Troyka'ya telsim bayrağını çeken bir anlaşmaya evet dedi. Üç yıl süreli 82-86 milyar avroluk üçüncü kurtarma paketi karşılığında Atina, troykanın izni olmadan mali konularda adım dahi atamayacak. Yunanistan'da kemer sıkma önlemleri ise ağırlaşarak devam edecek. KDV artırımı dahil vergi düzenlemeleri, sendikaların gücünü azaltmaya yönelik çalışma piyasası ve emeklilik reformu gerçekleştirilecek. Yunanistan, otomatik bütçe kesintilerini öngören mali kurala geçecek ve istatistik kurumunun bağımsızlığını güçlendirecek.
Görüşmeler sonrasında Çipras, “Yunanistan yeniden ekonomik büyüme sağlamak ve egemenliğini yeniden kendi ellerine almak için mücadele edecek" diye konuştu. Oysa ki geçtiğimiz haftaki referandumda 'hayır' denildiği takdirde, Avrupalılarla pazarlık güçlerinin artacağını ileri sürmüştü. Analistler ise şimdiden ülke maliyesinin Avrupa'ya emanet edildiği görüşünde birleşiyor.
Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Dimitrios Triantaphyllou Yeni Şafak'a yaptığı açıklamada, 17 saatlik görüşmeler sonrasında tamamlanan anlaşmanın çok önemli olduğunu belirterek, “Anlaşma ile Başbakan Avrupa projesine bağlılığını teyit etmiş oldu" dedi. Dimitrios Triantaphyllou, sürecin Avrupa eko-politiği açısından önemini şöyle anlattı: “Anlaşmanın sert şartları olsa da, Avrupa entegrasyonu projesi Yunanistan'ı dışlamak yerine, uzlaşma yapma hedefini teyit etti. Anlaşma, Yunanistan'a ekonomisini istikrara kavuşturması ve yapısal reformlar yapması için, önümüzdeki 3 yıl içerisinde 86 milyar avro kurtarma fonu sağlıyor. Bu gelişme, Yunanistan'ın ihtiyaç duyduğu bir umut ışığı sağladı. Uçurumun kenarında iken, Yunanistan'ın Avrupa Birliği ve Avro bölgesi içerisindeki yerini yeniden bulmasına izin verdi. Zaman tüm bunların mümkün olup olmayacağını bizlere gösterecek."
Anlaşma sonucunda ülke maliyesi tümüyle AB ülkelerine emanet edilmiş oldu. 50 milyar euroluk dev özelleştirme fonunu kuran anlaşmada bu kurumun kontrolü tamamen AB denetiminde olacak ve ülkenin borçlarını ödeyecek. Paranın nasıl harcandığı AB yetkilileri tarafından Atina'da kontrol edilecek. Yunanistan'ın söz hakkı olmayacak. Bu sistem, Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılma döneminde kurulan Düyun-i Umumiye idaresini akıllara getirdi. Çipras'ın sıkı pazarlık dediği anlaşmanın sonundaki tek kazancı ise, Yunan Duyun-i Umumiyesi'nin Almanya'nın ısrar ettiği gibi Lüksemburg'dan değil, Yunanistan'ın istediği gibi Atina'dan yönetilmesi oldu.
Atina yönetimi, Avro Bölgesi liderlerinin 17 saate yakın süren zirvede paketin başlatılmasını güvence altına alamadı. IMF'yle birlikte diğer Troyka kurumları AB Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası heyetleri Atina'ya dönecek ve Yunan kurumlarını yerinde denetleyecek. Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ise memnuniyetini belirterek "Bugün bir tek hedefimiz vardı. Bir anlaşmaya varmak. 17 saat süren pazarlık sonucunda uzlaştık" dedi.
Üç yıl süreli 86 milyar avroluk üçüncü kurtarma paketi karşılığında Atina'nın kabul ettiği şartlar ülke kaynaklarının ve ekonomi politikasının Avrupa'ya devri olarak yorumlandı.
Örneğin, IMF ülkeyi yakından denetleyecek ve IMF anlaşması adesi dolduğunda yenilenecek. Aksi halde Atina'nın AB destekli mali programı askıya alınacak. Yunanistan imza attığı tüm bu taahhütlere rağmen 82-86 milyar avroluk üçüncü kurtarma paketinin başlatılmasını güvence altına bile alamadı. Yunan Meclisinin bu hafta taahhüt edilen reformları yasalaştırması ve Atina'nın Troyka'nın muhtemel yeni taleplerini karşılaması halinde yeni kurtarma paketi uygulamaya girebilecek.
Anlaşma detaylarının ortaya çıkması ise sosyal medyayı salladı. Twitter'da #ThisIsACoup (#bubirdarbedir) hashtag'i Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman'ın yazısını paylaşması ardından, günün tartışma konusu oldu. Tweetlerde '1. Dünya Savaşı silahlarla, 2. Dünya Savaşı tanklarla, 3. Dünya Savaşı ise Bankalarla…' gibi paylaşımlar dikkat çekti. Özellikle Çipras'ın söylemleri sosyal medyanın espri konusu oldu.