FETÖ'nün darbe girişiminin ardından bir haftada yüzde 13 değer kaybeden BIST 100 endeksi, yerli yatırımcıların iyimserliği, küresel piyasaların sakin seyri ve piyasa regülatörlerinin güven veren adımları ile bu hafta yaralarını sarmaya çalıştı.
Bu hafta BIST 100 endeksi, darbe girişimi sonrası gördüğü en düşük seviyeye olan 70.426,16 puana göre yüzde 7, hafta kapanışına göre ise yüzde 5 değer kazanırken, dolar kuru da 3,10 sınırından 3,00'ün altına geriledi.
Bu dönemde yerli yatırımcılar yaklaşık 9 milyar dolar satış gerçekleştirerek TL'nin toparlanmasında önemli rol oynarken, borsa analistleri, hisse senedi piyasasında da yabancı yatırımcıların net satış yaptığı haftada yerli yatırımcıların hisse senedi piyasasına sahip çıkmaya çalıştığını ve alış tarafında yer alarak düşüşleri sınırladığını kaydediyor.
FETÖ'nün darbe girişimi sonrasında Borsa İstanbul'un normal bir şekilde işleme açılması ve düzenleyicilerin herhangi bir sınırlama ya da düzenleme getirmemesi, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in analistlerle gerçekleştirdiği telekonferanslar ve TCMB'nin piyasalardaki likiditede sorun yaşanmaması için aldığı tedbirlerin yabancı yatırımcılara güven verdiği ifade ediliyor.
Darbe girişimi sonrası piyasalarda olağanüstü tedbirler almayan Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Borsa İstanbul, piyasaların normal işleyişine izin verirken, aynı zamanda piyasayı bozucu rapor yayınlanmaması ve manipülatif işlemlerin yapılmaması için de denetlemelerini artırdı.
Açığa satış işlemlerinde yatırımcılara, teminatlarını gözeterek limitleri içinde kalmaları konusunda uyarıda bulunan SPK, bununla birlikte şirketlerin kendi paylarını geri almaları ile ilgili yaptığı düzenleme ile hisse bazlı pozitif bir desteğe de imza attı. SPK'nın yaptığı düzenleme ile "geri alım" konusunda limitler kaldırılırken, bürokratik zorunluluklar da hafifletildi. Bu düzenlemenin ardından yaklaşık 40 şirket "geri alım" kararı verirken, bir kısmı da bu hafta boyunca hisselerinde alım gerçekleştirdi.
Analistler, yerli bireysel ve kurumsal yatırımcıların piyasada alım tarafına geçmelerine karşın, yabancı yatırımcıların piyasaya olan güveninin TL varlıkların seyri açısından önemli olduğunu belirterek, bu anlamda TCMB'nin aldığı likidite tedbirleri ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek başta olmak üzere ekonomi yönetimi ile bakanların yatırımcılarla gerçekleştirdiği toplantı ve telekonferansların çok önemli olduğunu dile getiriyor.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının, tüm analistlerin eleştirdiği biçimde Türkiye'ye yönelik haksız değerlendirmeleri ve darbe girişiminin ardından uluslararası medyanın yanlı yayınlarına karşın özellikle Türkiye'yi bilen ve yatırım yapan yabancı yatırımcıların olumsuz etkilenmediğini aktaran analistler, böylesi önemli bir gelişmenin ardından haftalık bazda görülen satışlar ve varlık fiyatlamalarının piyasanın olağan işleyişi içinde olduğunu dile getiriyor.
TCMB'nin darbe girişimi sonrası piyasalar açılmadan yaptığı düzenleme ile piyasada likidite sorunu yaşanmamasını sağladığını aktaran analistler, Mehmet Şimşek'in kredi derecelendirme kuruluşlarına ekonomiyi anlatması ve uluslararası yatırımcılarla gerçekleştirdiği telekonferansların, çok olumlu karşılandığını, tüm bunların yabancıların gözündeki Türkiye algısını düzelttiğini ifade ediyor.
Azimut Portföy Genel Müdürü Murat Salar, hükümetin verdiği doğru mesajlar ve krizi yönetme konusundaki yapıcı açıklamaları ile toplumun bir arada hareket etmesinin piyasalardaki toparlanmada en büyük etkiye sahip olduğunu belirterek, FETÖ'nün darbe girişimi sonrasındaki haftada çok ucuzlayan TL varlıkların cazibesinin arttığını ifade etti.
Gelecek hafta cuma günü uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in Türkiye değerlendirmesine piyasaların çok fazla odaklandığını dile getiren Salar, Moody's'in bu toplantıyı pas geçeceğini ve yapması gerektiği şekilde Türkiye'ye zaman vereceğini, bundan sonra da TL varlıklardaki yükselişin ivme kazanacağını öngörüyor.
Salar, ekonomi kurmaylarının kriz yönetimini çok iyi yaptığını kaydederek "Tüm hükümet üyeleri sağduyulu, politik söylemlerden uzak açıklamalar ile topluma ve yatırımcılara güven verdi. İletişime çok fazla önem verildi ve neredeyse her gün piyasalara medya aracılığıyla doğru mesajlar aktarıldı. Ekonominin hükümet için öncelik olduğunun bilinmesi önemliydi." dedi.
Yabancı yatırımcıların Türkiye ile ilgili detaylara hakim olmadıklarını anımsatan Salar, uluslararası medyada gördükleri tek bir fotoğraf ya da görüntünün etkisi altında kalabildiklerini, dolayısıyla yanlış algıların düzeltilmesi için iletişimde ısrar etmenin önemine dikkati çekti.
Salar, Türkiye'nin ve piyasaların aslında 18 Temmuz Pazartesi günü normal hayata döndüğünü ifade ederek değerlendirmesini şöyle sonlandırdı:
"Yabancılar, Türkiye'nin bu kadar hızlı normalleşmesini anlamamışlardı. Ama yetkililerin ve bizlerin sürekli anlatmalarıyla yeni yeni anlamaya başladılar. Biz TL varlıklar için çok pozitif düşünüyoruz ve hem kısa hem orta vadede önemli getiri fırsatları sunduğunu, çok kısa zamanda da 15 Temmuz öncesi seviyelerin görülebileceğini tahmin ediyoruz."
Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan ise 15 Temmuz sürecinin ardından ilk hafta yatırımcılar ne olduğunu anlayana kadar piyasadan uzak durmayı tercih ettiğini, yaşananlar nedeniyle finansal piyasalardaki rakamların çoğu kimse için bir anlam ifade etmediğini belirtti.
İkinci hafta, yaşanan olayın boyutu görüldükten sonra, mevcut fiyatlarla yaşanan olayların ilişkisinin daha net kurulmaya başlandığını aktaran Doğan, "Bu çerçevede BIST 100 endeksinde 70.000'e yaklaşıldıkça ortaya çıkan çarpanlar alım ve dolar/TL'de de 3,00'ün üzerindeki rakamlar satış için fırsat sundu." dedi.
Doğan, bu seviyelerin fırsat olarak değerlendirilmesinde ekonomi yönetiminin verdiği mesajların etkisinin hafife alınmayacak derecede yüksek olduğunu dile getirerek, krizin ilk anından itibaren hükümet tarafından ekonominin ilk öncelik olarak ortaya konması, TCMB ve SPK başta olmak kurumların "doğru mesajlarının" yatırımcılardaki korkunun paniğe dönüşmesini engellediğini dile getirdi.
Şu ana kadar ki kriz yönetiminin, ekonominin dümenindeki kişi ve kurumların bu hassasiyetlerinin önümüzdeki günlerde de devam edeceğini gösterdiğini söyleyen Doğan değerlendirmesine şöyle devam etti:
"Gerek içeride gerekse dışarıda üst düzey bilgilendirme toplantılarının devam etmesinin bu tür dönemlerde bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi için gerekli olduğunu düşünüyoruz. Kısa vadede Türkiye'nin en büyük sınavlarından biri kredi derecelendirme kuruluşlarıyla olacak. Türkiye'nin yatırım yapılabilir ülke notu üzerinde riskler olsa da, ağustos ayı takviminde Türkiye değerlendirmesi olan Moody's ve Fitch'in bu ayı pas geçmelerini daha olası görüyoruz."