Merkez Bankası Ağbal, "Fiyat istikrarını sağlamak hepimizin ortak amacı olmalıdır. TCMB olarak biz bu amaca yürekten inanıyoruz ve enflasyonu düşürmekte kararlıyız" dedi.
Merkez Bankası (TCMB) Naci Ağbal, "2021 Yılında Para ve Kur Politikası" çevrim içi tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, 2021 Para ve Kur Politikası"nın TCMB'nin uygulayacağı para, kur ve likidite politikalarının çerçevesini belirlediğini dile getirdi.
- Para ve kur politikasını hazırlarken geçmiş dönem para ve kur politikası uygulamalarını kapsamlı bir şekilde gözden geçirdiklerini belirten Ağbal, "TCMB bilançosu ile para ve likidite politikası araçlarının kullanılma biçimlerini ve sonuçlarını tek tek değerlendirdik. Para Politikası Kurulu ve ilgili birimlerimizle uzun çalışmalar, kapsamlı analizler ve değerlendirmeler yaptık. Ayrıca farklı kurumlardan ve sektörlerden temsilcilerle, akademisyenlerle ve diğer paydaşlarımızla görüşmeler yaptık, görüş alışverişinde bulunduk. Ortaya çıkan bu politika dokümanı bütün bu çalışmaların bir sonucudur. TCMB için 2021 yılında yol haritasını oluşturan bu politika çerçevesini çok önemsiyoruz." diye konuştu.
"Enflasyonu düşürmekte kararlıyız"
Fiyat istikrarının önemine dair düşüncelerini paylaşan Ağbal, "Fiyat istikrarı, sürdürülebilir büyüme, istihdam ve toplumsal refahın ön koşuludur. Merkez Bankaları toplumsal refah artışına en büyük katkıyı fiyat istikrarını sağlayarak yaparlar. Bu nedenledir ki TCMB'nin kendisine yasa ile verilmiş görevinin de temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır Fiyat istikrarı ekonomik istikrarın ön koşuludur. Fiyat istikrarını kalıcı hale getirdiğimizde verimlilik ve rekabet gücümüz artacak, yatırım, üretim, istihdam artış gösterecek, Türkiye olarak daha fazla uluslararası sermaye yatırımını ülkemize çekmiş olacağız. Böylelikle, ülkemizin gelişmesi ve kalkınması noktasında önemli ilerlemeler sağlayacağız. Ve insanımızın refahı bu sayede sürekli şekilde artış gösterecektir. Bu açıdan fiyat istikrarını sağlamak hepimizin ortak amacı olmalıdır. TCMB olarak biz bu amaca yürekten inanıyoruz ve enflasyonu düşürmekte kararlıyız" ifadelerini kullandı.
Ekonomik görünüm değerlendirmesi
TCMB Başkanı Ağbal, Türkiye'de ekonomik faaliyetin salgına bağlı etkilerle mart ayı ortalarından itibaren zayıflamaya başladığını dile getirerek, "Ekonomideki yavaşlama nisan ayında belirginleşti ve sektörler geneline yaygınlaştı. TCMB bu dönemde salgının ekonomik ve finansal etkilerini sınırlamak amacıyla 2020 yılı mart-mayıs döneminde yaptığı faiz indirimlerinin yanında bir dizi kapsamlı likidite tedbirini de uygulamaya koydu. Bu dönemde maliye politikası ve finansal politikalar aracılığıyla da ekonomiyi destekleyici son derece önemli çok sayıda adım atıldı. Böylelikle yılın ikinci çeyreğinde sert bir şekilde daralan ekonomik faaliyet 3. çeyrekte iç talep kaynaklı belirgin bir toparlanma kaydetti. Hızlı parasal genişlemenin gecikmeli etkileriyle ekonomideki ısınmanın son çeyrekte de belirginleştiği görülmektedir. Krediler ve parasal büyüklüklerde kısa sürede sağlanan bu hızlı genişleme cari denge ve enflasyon görünümünü ise olumsuz etkiledi. Turizm gelirlerindeki düşüş ve ek olarak yabancı sermaye çıkışları, yurt içi yerleşiklerin artan varlık dolarizasyonu ve reel kesimin yabancı para yükümlülüklerini azaltma eğilimini hızlandırmasıyla birlikte cari denge ve finansman görünümü hızla bozuldu" dedi.
- Bu durumun ülke risk primini artırırken kurlar ve döviz rezervleri üzerinde baskı oluşturduğuna dikkati çeken Ağbal, şöyle devam etti:
- "Döviz kuru başta olmak üzere artan maliyet baskıları ve güçlü kredi ivmesine bağlı talep yönlü unsurlar özellikle yılın ikinci yarısında enflasyon görünümünü olumsuz etkiledi ve enflasyon beklentileri bu dönemde yükseldi. Gıda ve temel mal enflasyonundaki belirgin artışa karşın bu dönemde enerji ve tütün grupları büyük ölçüde baz etkileriyle tüketici enflasyonunu sınırladı ve yılın ilk 10 ayında enflasyon yüzde 12 civarında yataya yakın bir seyir izledi. TCMB ağustos ayı başından itibaren salgın dönemine özgü politikalarda kademeli sıkılaştırma adımlarına da başladı. Gıda ve temel mal enflasyonundaki artışın belirginleşmesiyle kasım ayında yıllık TÜFE yüzde 14'e yükseldi. Diğer taraftan salgının ilk aşamalarında yüzde 5,5'e kadar gerileyen üretici enflasyonu yılın 2. yarısında hızlı bir artışla yüzde 23'e ulaştı. Üretici fiyatları eğilimindeki yükseliş eğilimi tüketici fiyatları üzerinde maliyet baskılarını artırdı. Enflasyon eğilimlerini incelediğimizde enflasyondaki yükselişin temel belirleyicisinin döviz kuru gelişmeleri olduğunu görüyoruz. bu hususları dikkate alarak kasım ayında dezenflasyon sürecinin en kısa sürece yeniden tesisi için politika faizini yüzde 10,25'ten yüzde 15'e yükselttik. Bu kapsamda sade ve anlaşılabilir bir operasyonel çerçeve benimseyerek kısa vadeli tüm fonlamanın temel politika aracı olan 1 hafta vadeli repo ihale faiz oranından yapılmasına karar verdik."
"Para politikası kararlarımız fiyat istikrarı önceliği korunarak alınacaktır"
2021 yılı enflasyon gelişmeleri ve görünümüne ilişkin değerlendirmeleri de paylaşan Ağbal, yeni yılına girerken başta döviz kuru olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası emtia fiyatlarındaki yukarı yönlü seyir ve beklentilerdeki yükselişin enflasyonda yukarı yönlü risk oluşturduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki dönemde, salgına bağlı küresel risk iştahı, ekonomik faaliyetteki olası etkileri ile ücret politikaları ve yönetilen, yönlendirilen fiyatlara ilişkin belirsizlikler enflasyonun seyri bakımından öne çıkıyor.
- Belirtmiş olduğum bu riskler ile mevcut enflasyon görünümü ve oluşabilecek ilave riskler 2021 yılında para politikasında sıkı ve kararlı bir duruş sergilememizi zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede para politikası kararlarımız fiyat istikrarı önceliği korunarak alınacaktır. Para politakası duruşumuzu enflasyondaki riskleri dikkate alarak enflasyonu düşürmek ve fiyat istikrarı hedefine ulaşmak odağında belirleyerek kararlılıkla uygulayacağız. Başka bir deyişle hedeflerimize ulaşmak için şartların gerekli kılması halinde 2021 yılında politika duruşumuzun sıkılığı; enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar kararlılıkla sürdürülecektir."
- Enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde hükümet ile birlikte belirlenen orta vadeli yüzde 5 enflasyon hedefinin korunduğunu belirten Ağbal, şunları kaydetti:
- “Bu hedefe varmadan üzerimize düşen sorumluluğun bilincindeyiz. Para politikası duruşumuzu enflasyonun seyri bakımından belirlenen orta vadeli patika ile uyumlu bir şekilde hedefe kademeli olarak yaklaştıracak şekilde oluşturacağız ve uygulayacağız. 2021 yılı sonu için ekim enflasyon raporunda öngörülen yüzde 9,4 düzeyindeki enflasyon tahmin hedefine ulaşma kararlılığı içindeyiz. Enflasyon hedeflemesi rejiminin gereği olarak önümüzdeki dönemde parasal sıkılık düzeyini enflasyonun bu tahmin hedefiyle uyumunu sağlayacak şekilde belirleyecek ve uygulayacağız.”
Ağbal, 2021 yılında uygulayacakları Para ve Kur Politikası’nın operasyonel çerçevesini anlatarak, 2021 yılında para politikasının sade ve anlaşılabilir bir çerçevede oluşturulacağını ve uygulanacağını söyledi.
Bu çerçevede, TCMB’nin temel politika aracının bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı olacağını ifade eden Ağbal, “Gecelik faizlerde gün içi oynaklıkların sınırlanması amacıyla kullanılan faiz koridoru ile TCMB’nin nihai kredi merci işlevini gören geç likidite penceresi söz konusu fonksiyonları dışında para politikası aracı olarak kullanılmayacaktır” dedi.
Ağbal, parasal aktarım mekanizmasının işleyişini temin etmek ve makro finansal istikrara ilişkin riskleri sınırlamak amacıyla zorunlu karşılıklar ile diğer Türk lirası ve döviz likidite araçlarının etkin bir şekilde kullanılacağını dile getirdi.
“Türk lirası ve döviz likidite araçlarını etkin bir şekilde kullanacağız”
Naci Ağbal, 2021 yılında uygulayacakları Döviz Likidite Yönetimi Politikasına değinerek, 2021 yılında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda Türk lirası ve döviz likidite araçlarını etkin bir şekilde kullanacaklarını bildirdi.
- Sistemin fonlama ihtiyacının geçen yıla göre önemli ölçüde artış gösterdiğini ve 567 milyar lira seviyesine yükseldiğini ifade eden Ağbal, sözlerini şöyle sürdürdü:
- “Halihazırda söz konusu fonlama ihtiyacının yaklaşık yüzde 60’ı swap işlemleriyle geri kalanı ise açık piyasa işlemleriyle sağlanmaktadır. Önümüzdeki dönemde TCMB, bankaların döviz ve likidite yönetimlerine katkıda bulunmak amacıyla swap işlemlerine devam edecektir. Ancak piyasa şartları elverdiği ölçüde bankalara sağlanan swap imkanı kullanımının yıl içerisinde piyasa şartlarına göre kademeli olarak azalabileceği öngörülmektedir. Bu durum özellikle TCMB’nin bilanço yapısının daha sağlıklı bir yapıya dönüşmesi açısından önem arz etmektedir. TCMB’nin para politikasındaki duruşunu desteklemek amacıyla açık piyasa işlemleri portföyünde 2021 yılında itfa edilecek 16,1 milyar lira nominal tutarlı kıymet için yeniden alım yapılmayacaktır. Ayrıca öngörülebilirliği artırmak amacıyla TCMB açık piyasa işlemleri nominal portföy büyüklüğü İşsizlik Sigortası Fonu’ndan alınan kıymetler de dahil olmak üzere 2021 yılında azami nominal 64 milyar lira seviyesi olarak belirlenmiştir.”
“Önümüzdeki dönemde dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasına devam edilecek”
Ağbal, gelecek dönemde dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasına devam edileceğini belirterek, “Kurlar serbest piyasa koşullarında arz ve talep dengesine göre oluşacak, TCMB olarak kurların düzeyini ya da yönünü belirleme amaçlı döviz alım satım işlemi yapılmayacaktır. Diğer yandan döviz piyasasının sağlıklı işleyişi açısından döviz arz ve talep gelişmelerini yakından takip ediyor olacağız. Kurlarda ekonomik temellerden kopuk, aşırı dalgalanmalar görüldüğünde ise alış ya da satış yönünde müdahalelerde bulunulacaktır” diye konuştu.
Ağbal, 2021 yılında reeskont kredi dönüşlerinin rezerv katkısının 21 milyar dolar olmasını öngördüklerini aktararak, bunun dışında rezerv biriktirme amacına yönelik diğer araçları şeffaf bir şekilde belirli bir plan dahilinde uygun koşullarda kullanacaklarını dile getirdi.
- Cari işlemler dengesi ve finans hesabındaki gelişmeler ile ters para ikamesi sürecini yakından takip edeceklerini bildiren Ağbal, şunları kaydetti:
- “Sermaye girişlerinin istikrarlı ve güçlü bir hale gelmesi, yerleşiklerin dolarizasyon eğiliminin tersine dönmesi, döviz alım ihalelerine başlamak için bizim açımızdan önemli birer gösterge olacaktır. Bu alanda uygun koşulların oluşması için enflasyon göstergeleri ve enflasyon beklentilerinde kalıcı ve ikna edici bir iyileşme ile risk priminde istikrarlı bir düşüş eğilimi gerektiğinin de bilincindeyiz. Fiyat istikrarının finansal istikrar için bir ön koşul, finansal istikrarı da fiyat istikrarı için en önemli unsurlardan birisi olarak görüyoruz. 2021 yılında fiyat istikrarına odaklı uygulayacağımız para politikasının makro finansal risklerinin sınırlanması için de kritik önemde olduğunu değerlendiriyoruz.”
“Para Politikası Kurulu 2021 yılında 12 toplantı yapacak”
Ağbal, Para Politikası Kurulu’nun 2021 yılında 12 toplantı yapacağını bildirerek, para politikası iletişimini şeffaflık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik ilkeleri doğrultusunda güçlendirmenin en önemli çabalarından biri olacağını kaydetti.
- Temel iletişim araçlarının Para Politikası Kurulu duyuruları ve Enflasyon Raporu olduğunu ifade eden Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nu bilgilendirme amaçlı toplantıların yapılacağını, ayrıca diğer platformlardaki sunum ve konuşmaların da iletişim politikalarının önemli parçası olacağını aktardı.
Ağbal, paydaşlarla etkileşimin artırılmasının iletişim politikası önceliklerinden biri olacağını ifade ederek, “Bu kapsamda yatırımcılar, analistler ve ekonomistler ile belirli bir takvim çerçevesinde teknik içerikli toplantılara devam edeceğiz. Öte yandan reel sektör temsilcileri ve STK’lar ile bir araya gelerek politika çerçevemizi onlarla paylaşacağız, makro ekonomik görünüm hakkında kendilerine bilgilendirme yapacağız.” diye konuştu.
TCMB olarak fiyat istikrarı yolunda kendilerine düşen sorumluluğun bilincinde olduklarını belirten Ağbal, şunları kaydetti:
“Enflasyon ile mücadelenin en az maliyetle başarıya ulaşması için güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir yaklaşımın da öneminin farkındayız. Enflasyonun ekonomimize ve toplumsal hayata yüklediği maliyetler konusunda farkındalığın artırılması ve enflasyon hedeflerinin tüm paydaşlarca sahiplenilmesini önemli görüyoruz. Rekabete dayalı, kurallı, serbest piyasa mekanizmasının etkin işleyişinin, makro finansal istikrar ve fiyat istikrarı için olmazsa olmaz ön koşullardan birisi olduğunun altını çizmek istiyorum.
Enflasyondaki katılık ve oynaklıkları azaltacak yapısal reformların hayata geçirilmesi de fiyat istikrarının sağlanması açısından büyük önem arz etmektedir. Fiyat istikrarının orta ve uzun vadeli kazanımlarına odaklanarak, para politikasında kararlılıkla sıkı duruş sergileyeceğimiz ve enflasyonu düşürerek fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda kazanımlar elde edeceğimiz bir yıla giriyoruz. Bu süreçte ekonomideki tüm gelişmeleri, enflasyon görünümüne dair içerdiği bilgi ve parasal aktarımın etkin işleyişi açısından değerlendirecek ve politika duruşumuzu fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda belirleyerek uygulayacağız.”