Devre mülkte yaşanan mağduriyetlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Osman İlhan, devre mülk mağdurlarının her geçen gün arttığını, satıcı firmanın devre mülk tüketicilerini kandırmak için her türlü yola başvurduğunu belirtti.
İlhan, tüketici her ne kadar başlangıçta alıp almamaya karar vermese de o vapura bindiğinde o devre mülkü almadan eve dönmediğine işaret ederek, “Vapur’da profesyonel satış ve pazarlama uzmanları aileye ya da şahsa tabiri caizse kafalamaya çalışıyorlar. Satıcı, tüketicinin beğendiğini görünce, 'Bunu ne kadar olsa satın alırsın?', 'Kaç taksit olsa satın alırsın?', 'Aylık ne kadar ödeyebilirsin?' sorularıyla tüketiciyi test ediyorlar.” ifadesinde bulundu.
Sahte satıcıların, tüketicinin düzenli bir gelir kaynağı olduğunu öğrendiklerinde o ürünü satıncaya kadar bırakmadıklarını vurgulayan İlhan, “O vapurdan inmesi imkânsız gibi bir şey haline geliyor. Örneğin, bir tüketici aile tanıyorum. İkisi de yaşanan bu mağduriyetleri biliyorlardı. Gitmeden önce kesinlikle satın almayacaklarına dair sözleşmişlerdi ama bu vapur turu süresince ikisi de birbirinden habersizce ayrı ayrı devre mülk satın almak zorunda kaldılar.” şeklinde konuştu.
İlhan, sahte satıcıların vapur içerisinde, "Ayda 100 lira taksit veremez misin? Çocuklarının geleceğine yatırım yapmak istemez misin?" tarzında sorularla tüketiciyi kandırmaya çalıştıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:
Sahte satıcıların tüketiciyi kandırmaya “Bizden ücretsiz tatil hakkı kazandınız” cümlesiyle başladıklarını dile getiren İlhan, tüketicilerin iki günlük tatili cüzi bir miktara yapması gerekirken 30 bin liralık senetlere imza atmaya zorlandıklarını belirtti.
İlhan, devre mülk satıcılarının kendi ismini yıpratmadan paravan şirketleri kullandığına değinerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kendilerine zarar gelmeyecek şekilde paravan şirketler üzerinden satış yaptırıyor. Tüketici cayma hakkını kullanmak istediğinde ise kendi firmalarının ürün satmadığını, paranın ürünü satan paravan şirketten geri alınması gerektiğini söylüyorlar. Paravan şirketler, binlerce satış yaptıktan sonra hemen şirketini iflasını veriyor ve kapatıyor. Mağdur olan tüketici tekrardan devre mülk firmasına başvurduğunda paravan şirkete yönlendiriliyorlar. Maalesef paravan şirketler kapatıldığı için tüketici hakkını geri alabileceği yer bulamıyor. Ana devre mülk satıcıları bu durumun sonunda masum gibi görünüp çalışmalarına rahatça devam edebiliyor. Paravan şirketin ana devre mülk firması tarafından kurdurulduğu ve sürecin sonunda elde ettikleri haksız kazançları paylaştıkları bayağı bilinen bir şey. Paravan şirketler kendi payını aldıktan sonra kendi payını devre mülk firmasına aktarıyor.
Ortada bir tapu yok, bir ürün yok, devre mülk yok ama her şeyin satışı yapılmış, senetler imzalatılmış tüketiciye. Tapuları almasa da dahi tüketiciler o kambiyo senetlerini imzaladığı için, 1’inci, 2’inci, 3’üncü şahıslara paraf edilerek o firmada 2’inci, 3’üncü şahıslara paraf ediyor. Arada çok fazla aracı olduğu için gidip hakem heyetlerinde haklarını arayamıyorlar. Mahkemelere gitmeleri lazım. Bazı mağdurlar ise mahkemelerde uzun süren dava süreçlerinden kaçınarak kalan senetlerini ödemekten ve tapudan vazgeçenler de var. Devre mülk satıcıları aracı/paravan şirketleri kullanarak tüketiciyi kandırma sürecinin sonunu başarılı bitirebiliyorlar. Ortada yapılan herhangi bir yapı yok. Tüketiciye maketler üzerinden satışlar yaptırıyor.”
Ticaret Bakanlığının elini taşın altına koyduğunu ve sivil toplum kuruluşları olarak konuyla ilgili çalıştaylar yaptıklarının altını çizen İlhan, “Devre mülk firmaları da kendi aralarında bir platform oluşturarak, açıklamalar yaparak kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlar. Ortada devre mülk yok, tapu yok, binlerce icraya uğramış tüketici var, maalesef yıkılmış aileler var.” diye konuştu
Başkan İlhan, konutlarda da devre mülklerde de maket üzerinde satışın kanunen yasak olduğunu ve firmaların konut tamamlama sigortası yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini ifade ederek, bu düzenlemelerin tam uygulanmaya konmadığı için firmaların bu eksiklikten faydalanarak mağduriyet yaşatmaya devam ettiklerini aktardı.
Tüketicinin de konuyla ilgili yeterli bilgiye sahip olmadığına ve Avrupa Birliği projesi üzerinden Ticaret Bakanlığının kamu spotu düzenleyeceğine değinen İlhan, sözlerine şöyle devam etti:
Osman İlhan, tüketicilerin senetler işleme konduktan sonra cayma hakkını kaybettiğini anımsatarak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Sahte satıcılar senetleri hemen işleme koymuyor. Aradan 3-4 ay geçtikten sonra senetleri işleme koyuyorlar. Tüketici aradığında “Eğer beğenmezseniz almayabilirsiniz, biz iptal ederiz” diyerek, tüketicinin cayma hakkını kullanmaması için satıcı firma sonra senetleri başka firmalara paraf ederek, başka ikincil firmalar üzerinden tüketiciye icra gönderiyor. Bazı tüketiciler ailesinin ve çocuklarının yanında küçük düşürülerek, bu devre mülkü satın almaya maruz bırakılıyor. Çocuğuna bırakacak bir şeylerinin olması baskısı, sigaraya vereceği parayı devre mülke yatırım yapması baskısı tüketiciyi ailesinin yanında bunu almaya zorunda bırakılıyor. Sahte satıcılar, bu durumda adamın çocuğunun veya ailesinin geleceğine yatırım yapma imkânı vermiyor aksine onların geleceğini karartacak mağduriyet yaşatıyor.”