Aldığı aracın çalıntı olduğu çıkan vatandaş soluğu mahkemede aldı. 10 yıldır devam eden hukuk mücadelesinde Yargıtay'ın verdiği emsal karar ile bilikte davayı kazandı. Yargıtay, sahte kimlikle yapılan işlemlerden doğan mağduriyetin noter tarafından karşılanmasına karar verdi.
Yıllardır hayâlini kurduğu aracı satın alan vatandaş hayatın şokunu yaşadı. Aracın çalıntı olduğunun ortaya çıkmasıyla kahrolan vatandaş soluğu mahkemede aldı. Tam 10 senedir süren davaya son noktayı koyan Yargıtay 3. Hukuk Dâiresi, sahte kimlikle araç satılmasında noteri kusurlu buldu. Emsâl kararla birlikte sahte kimlikle yapılan satışlarda zararı noter ödeyecek.
YOL KONTROLÜNDE ÇALINTI OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI
- Özel sektörde çalışan bir vatandaş, yıllarca maaşından artırdığı birikimle araç almak istedi. 30 Aralık 2010 günü kendisini R.O. olarak tanıtan kişinin otomobili için 17 bin 500 liraya anlaşarak Noter’den aracı satın aldı. Bir süre sonra, Trafik Denetleme Şubesi ekiplerince yapılan yol denetiminde durdurulan aracın çalıntı olduğu ortaya çıkınca hayatının şokunu yaşayan vatandaş mahkemenin yolunu tuttu.
SAHTE KİMLİK İLE İŞLEM YAPILDI
Mahkeme, satış sırasında kullanılan nüfus cüzdanı aslının temin edilemediği, fotokopi belge üzerinde de iğfal kabiliyeti yönünden bilirkişi incelemesi yapılamayacağı, bu sebeple davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle, dâvânın reddine karar verdi. Dâvâcının temyiz ettiği karar Yargıtay 3. Hukuk Dâiresi’nce 2014 senesinde bozuldu.
- Yeniden yapılan yargılamada, mahkeme, sahte belge ile sistemde bulunan bilgilerin birebir örtüştüğü, dâvâlı noterin dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirdiği gerekçesiyle, reddine karar verdi. Kararı davacı mağdur yine temyiz etti. Yargıtay 3. Hukuk Dâiresi emsâl nitelikte bir karara imza attı. Kararda, noterlerin yaptığı işlemler bakımından söz konusu işlemin gereği gibi yani, özen yükümlülüğüne uygun şekilde yerine getirmiş olsaydı, zarar oluşmayacaktı denilebiliyorsa noterin sorumlu olacağı hatırlatıldı.
"Zira, noter işlemi yaparken gözle görülebilecek bir sahteliğe rağmen işlemi devam ettirmişse ve bu işlemden bir zarar doğmuşsa noter doğal olarak sorumlu olacaktır. Somut olayda, dâvâ dışı üçüncü kişinin kimlik bilgileri kullanılarak sahte kimlik düzenlendiği, bahse konu sahte kimlik esas alınarak, dâvâya konu araç satışının gerçekleştirildiği ortadadır. Noter işlemi sırasında kullanılan sahte nüfus cüzdan suretinin aslı temin edilemediğinden, sahte nüfus cüzdanının iğfâl kabiliyetinin bulunup bulunmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yapılamadığı anlaşılmaktadır. Dâvâlı noterin sorumluluğu, Noterlik Kanununun 162. maddesine dayalı kusursuz sorumluluk olup, oluşan zarar ile dâvâlı noter işlemi arasında uygun illiyet bağının kurulduğunun kabulü gerekir. Dâvâlı noterin kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldıracak şekilde illiyet (sebep) bağının kesildiğini ispat külfeti ise, davalı notere düşmektedir. Hâl böyle olunca, mahkemece; aslı temin edilemeyen, bu nedenle iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı tespit edilemeyen sahte nüfus cüzdanına istinaden, söz konusu araç satış işleminin yapıldığı, davalı noterin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, illiyet bağının kesildiğinin davalı noter tarafından ispat edilemediği, bozma sonrası ıslahın söz konusu olamayacağı dikkate alınarak, dâvânın 17 bin 500 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Hükmün dâvâcı yararına bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir."