Rus gazının Ukrayna üzerinden sevkiyatına ilişkin anlaşmanın 31 Aralık'ta sona erme ihtimali güçlenirken Türkiye, belirsizliklerin arttığı Avrupa'nın enerji pazarında anahtar bir rol oynayabilir. Rusya ve Ukrayna liderleri, sevkiyata yönelik anlaşmanın uzatılmayacağına yönelik açıklamalar yaparken, Macaristan ve Slovakya sevkiyatın sürmesi için girişimlerini sürdürüyor. Türkiye, TANAP ve TürkAkım gibi önemli boru hatlarının merkezinde bulunmasıyla bölgedeki yeni enerji denkleminde ön plana çıkıyor.
Ukrayna savaşı öncesinde Avrupa Birliği'nin (AB) en büyük doğal gaz tedarikçisi konumunda bulunan Rusya, yaklaşık 50 yıl süren boru hattı yatırımlarıyla 2022'ye kadar AB'deki pazar payını yüzde 40'a kadar çıkarmıştı. Savaş kaynaklı yaptırımlar nedeniyle müşterilerini ABD, Katar gibi sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikçilerine ve üretimini artıran Norveç'e kaptıran Rusya, geçen yıl AB'ye yaklaşık 15 milyar metreküp doğal gaz sevk ederken, söz konusu hacim 2021'de 201,7 milyar metreküp seviyesindeydi.
Rusya'da boru hatlarıyla doğal gaz tedarikinde tekel konumunda bulunan Gazprom'un AB'deki ana müşterilerinden geriye Macaristan ve Slovakya kalırken, iki ülke de sevkiyatın devam etmesi için girişimlerde bulunmaya devam ediyor. Son olarak Slovakya Başbakanı Robert Fico 22 Aralık akşamı Moskova'ya gelerek doğal gaz sevkiyatı konusunu görüşmek üzere Kremlin'de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le bir araya geldi. Macaristan Dışişleri ve Ticaret Bakanı Peter Szijjarto da Rus gazının Macar ekonomisinin istikrarı için kritik öneme sahip olduğunu kaydetti.
Putin: Gazprom hayatta kalacak
Öte yandan, Ukrayna geçen yıl AB ve Moldova'dan yaklaşık 5 milyar metreküp doğal gaz ithal ederken, söz konusu gazın önemli kısmını tersine akış yöntemiyle Rusya'dan alınarak ülkeye geri sevk edilen Rus gazının oluşturması da dikkati çekiyor.
Rusya'nın Ukrayna üzerinden gaz sevkiyatı
Sovyetler Birliği döneminde inşa edilen Urengoy-Pomari-Ujgorod Boru Hattı, Sibirya'nın batısında çıkartılan doğal gazı Avrupa'ya Ukrayna üzerinden sevk etmek üzere Rusya'nın Suca şehrine taşıyor. Ukrayna üzerinden Slovakya'ya uzanan hat, Macaristan'a da buradan sevkiyat sağlıyor. Avrupa'ya giden Rus doğal gazının üçte birinin geçtiği Sohranivka dağıtım noktasında sevkiyat, Ukrayna tarafından Mayıs 2022'de durdurulurken, gaz sevkiyatı sadece Suca noktasından devam ediyor.
Ukrayna'nın söz konusu sözleşme sayesinde yılda 1 milyar dolar, Gazprom'un ise yılda 3 milyar dolardan fazla gelir elde ettiği tahmin ediliyor.
Türkiye güzergahının önemi artıyor
Rus gazını Avrupa'ya taşıyan ana boru hatları Kuzey Akım 1, Kuzey Akım 2 ve Yamal-Avrupa atıl duruma düşerken, Ukrayna'dan sevkiyatın durması halinde tek güzergah olarak Türkiye ön plana çıkıyor.
Türkiye'de bulunan bir diğer önemli boru hattı TANAP ile de bugüne kadar Türkiye'ye 29 milyar metreküp, Avrupa'ya 38 milyar metreküp gaz ulaştı.
Öte yandan, Türkiye'de bir doğal gaz merkezinin kurulmasına yönelik istişareler de Rus ve Türk yetkililer arasında devam ediyor.
Halihazırda Batı Hattı ve Mavi Akım üzerinden de Rus gazı sevkiyatı devam ederken, Türkiye, İran doğal gazının da müşterisi konumunda. Türkiye'nin girişimleriyle, Türkmenistan gazının Azerbaycan üzerinden, Katar gazının da Suriye üzerinden sevkiyatı da geleceğe yönelik projeler arasında yer alıyor.
Gazprom'un zararı artabilir
Rusya'nın en büyük doğal gaz şirketi Gazprom, 1999'dan bu yana ilk defa geçen yılı zararla kapatırken, şirket Avrupa'da yaşadığı pazar kaybını karşılamak için ihracat pazarlarını çeşitlendirmeye çalışıyor.
Ukrayna üzerinden sevkiyatı da durursa alternatifleri daha da azalacak olan Gazprom, ihracat önceliğini dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin olarak belirledi.
Gazprom, geçen yıl yaklaşık 430 milyar metreküp doğal gaz tüketen Çin'e Sibirya'nın Gücü boru hattı üzerinden 22,7 milyar metreküp doğal gaz ihraç etti.
Türkiye güzergahının geliştirilmesi için de çalışmalar yapan Gazprom, Türk yetkililerle Marmara Bölgesi'nde bir doğal gaz merkezinin kuruluş sürecinde de yer almak istiyor.
Rus lider Putin, Rusya'nın doğal gazda LNG kapasitesini artırarak daha fazla söz sahibi olmasını isterken, ABD'nin yaptırımları yüksek teknoloji yatırımları gerektiren bu alanda ülkenin ilerlemesini zorlaştıran bir başka unsur olarak ön plana çıkıyor.