Küresel gerilimlerin artmasıyla Orta Koridor'un stratejik önemi her geçen gün yükseliyor. Bu koridorun merkezinde ise Türkiye yer alıyor. Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Genel Sekreter Yardımcısı Ömer Kocaman, Avrupa, Türkiye, Güney Kafkasya, Orta Asya ve Çin'i birbirine bağlayan Orta Koridor'un, küresel zorluklar karşısında önemli bir arter haline geldiğini belirtti.
Türk dünyasının ayrılmaz parçası
Zirvede Türk devletlerinin tarihi ve kültürel mirasına sahip çıkılmasının öneminin vurgulandığını belirten Kocaman, "Zirvemizin, Azerbaycan'ın yakın zaman önce azat edilen topraklarında, direnişi, zaferi ve kültürel mirasın geri kazanılmasını temsil eden Şuşa şehrinde yapılması hem Türk dünyasında birliği sembolize etmesi hem Karabağ'ın, Azerbaycan ve Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olduğunu bölgeye göstermiştir." dedi.
Ülkeler arası sürdürülebilir kalkınma
Zirvenin "Ulaştırma, Bağlantısallık ve İklim Hareketi ile Sürdürülebilir Bir Gelecek İnşa Etmek" temasıyla gerçekleştirildiğini anımsatan Kocaman, burada ülkeler arası sürdürülebilir kalkınma, ulaştırma altyapısı ve iklim dayanaklılığı gibi kilit alanlarda ortak çabaların güçlendirildiğini anlattı.
Kocaman, Bakü'de Birlemiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nın (COP29) düzenleneceğine de dikkati çekerek, Türk devletlerinin bölgesel iklim konularını tartışmalarının, ortak bir yeşil gündem oluşturulması için önemli fırsat olduğunu dile getirdi.
Zirvede alınan stratejik kararlar
Zirvenin Türk devletlerinin ekonomik ve altyapısal temellerini güçlendirmeyi amaçlayan kararların alınması için bir platform olduğunu vurgulayan Kocaman, bu kapsamda birçok kararın alındığını ifade etti.
Kocaman, Avrupa, Türkiye, Güney Kafkasya, Orta Asya ve Çin arasındaki ticaret yollarını optimize etmek için Trans-Hazar Uluslararası Doğu-Batı Orta Koridoru'nun ilerletilmesinin de gündem maddeleri arasında yer aldığını belirterek, şöyle konuştu:
"Zirvede bölgenin gelecekteki işbirliği için kapsamlı bir vizyon sunan Karabağ Deklarasyonu da dahil olmak üzere birçok önemli belge imzalandı ve kabul edildi. Ayrıca, sınırlarımız boyunca taşımacılık prosedürlerini kolaylaştırmak ve verimliliği artırmak için öncü bir dijital girişim olan 'ePermit Projesi'ni uygulamaya yönelik TDT üye devletleri arasında işbirliği ve uluslararası kara yolu taşımacılığı faaliyetlerinde elektronik izinlerin (e-izin) kullanımına ilişkin bir Mutabakat Zaptı da imzalandı."
"Orta koridor ekonomik dayanıklılığı artıracak"
Kocaman, Orta Koridor'un Avrupa, Türkiye, Güney Kafkasya, Orta Asya ve Çin'i birbirine bağladığına işaret ederek, "Orta Koridor, son küresel zorlukların ortasında çok önemli bir arter haline gelmiştir. Koridorun stratejik önemi, ticaretin kolaylaştırılmasının ötesine geçerek gelişen jeopolitik dinamikler karşısında ekonomik dayanıklılığı ve işbirliğini teşvik edecektir. Son krizler ışığında, bu koridor sadece verimli ticaret yollarını kolaylaştırmakla kalmayacak, aynı zamanda TDT üye ülkeleri arasında ve ötesinde ekonomik dayanıklılığı da artıracak. Koridor, kıtalar arasında köprü kurarak ve daha yakın işbirliğini teşvik ederek, gelişen küresel zorlukların ortasında sürdürülebilir kalkınmayı ve bölgesel entegrasyonu destekleyen stratejik bir zorunluluk." değerlendirmesinde bulundu.
"Doğu-batı Orta Koridoru'na entegre edilmesi yönünde ortak bir irade mevcut"
Ulaştırma alanında işbirliğinin geliştirilmesine öncelik verdiklerini vurgulayan Kocaman, TDT ülkelerinin ulaştırma, ticaret ve enerji yolları arasında kilit konumda olduklarını anlattı.
Kocaman, Teşkilatın yol haritası Türk Dünyası 2040 Vizyonu'nda Orta Koridor ile ilgili hedeflerin üye ülkeler tarafından taahhüt edildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
250 milyar dolarlık yatırım büyüklüğü
Türk devletlerinin kıtaların stratejik kavşağında yer aldığına işaret eden Kocaman, "Bölge, 300 milyonu aşan nüfusu ve 1,5 trilyon doları aşan milli gelirinin yanı sıra 500 milyar doları aşan ticaret hacmi ve 250 milyar dolarlık yatırım büyüklüğüyle ciddi bir ekonomik kapasiteye sahip." dedi.
"Türk yatırım fonu istihdam fırsatları yaratmayı amaçlıyor"
Kocaman, TDT'nin verimli ve kapsamlı çalışmasının sonucu ortaya çıkan projelerinden Türk Yatırım Fonu'nun, Türk devletleri tarafından kurulan ilk ve ana ortak finans kurumu özelliğine sahip olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: