Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, Türkiye’nin görülebilecek en yüksek faize geçen yıl ağustos ayında ulaştığını söyledi. Leblebici, “Şimdi dengelenme süreci yaşıyoruz. Faizler düşüyor. Mevcut kur seviyesi ihracat için iyi bir avantaj. Verimli çalışarak rekabeti arttırmalıyız” dedi.
Türkiye ekonomisinde gelecek döneme ilişkin olumlu beklentiler arttı. Rakamları doğru okuyup mevcut durumu iyi değerlendiren Türkiye’de yabancı yatırımların önümüzdeki süreçte artacağını belirten Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici, en kötünün de geride kaldığını söyledi. Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde Yeni Şafak’ın sorularını yanıtlayan Leblebici, “Bence biz Ağustostan itibaren görebileceğimiz en yüksek faizleri gördük. Şimdi bir dengelenme süreci yaşıyoruz. Faizler aşağıya gelmeye başladı. FED ve global merkez bankalarında yüksek faiz iştahının azalması ve genel eğilimin oralarda bundan sonra faizlerin yükselmeyecek olması bizim için iyi gelişmeler. Biz de verimli çalışarak rekabeti artırmalıyız. Yapısal işleri yapmamız lazım” dedi.
İHRACAT İÇİN FIRSAT
Mevcut kur seviyesinin ihracat için iyi bir avantaj olduğuna da dikkat çeken Leblebici, ihracatını iyi yapan finansmanını doğru kullanan firmaların yeni pazar bulma ve satışlarını arttırma imkanı olduğunu dile getirdi. Yeniden açılan pazarlara yöneliş olduğunu aktaran Leblebici, son göstergelerin Avrupa’da canlanmaya işaret ettiğini, bunun da ihracatımıza pozitif katkı sağlayacağını söyledi. Leblebici, Türkiye’nin bütün borçlarını ödemiş son derece dürüst bir ülke olarak öne çıktığını, buna karşın dünya ticaretinin ağır bir rekabet içinde olup, herkesin herkese bir haksızlığı bulunduğunu, bunları bilerek yola devam etmek gerektiğini de aktardı. Leblebici, Türkiye’ye ilginin devam ettiğini ve yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yatırım için limitlerini açtığını da söyledi.
YABANCI ÇIKMAZ
Leblebici, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye bu dalgalanmayı atlatmış durumda. Olumlu gelişmeler yaşanıyor. O nedenle normalleşmeye başladık. Limitlerin yüzde 30-40’ı açıldı. Bankalar Sendikasyonları yeniledi. Eurobondlara alım olduğunu görüyoruz. Kamu açısından bakıldığında borç dinamiği en iyi ülkelerden birisiyiz. Kamu çok iyi yapıda bütçede de disiplini elden bırakmadık. Bunu gören yabancı yatırımcının ihraç ettiğiniz eurobondlarla ilgili endişesi olmuyor. Kimse Türkiye’yi portföyünden çıkarma niyetinde değil. Türkiye çok ucuz durumda. Kimsenin buradan çıkmasını düşünmüyorum.”
KAMUNUN BORCU YOK
“Kamu açısından bakıldığında borç dinamiği en iyi ülkelerden birisiyiz. Kamu çok iyi yapıda bütçede de disiplini elden bırakmadık. Türk bankalarının bilançoları da kuvvetli. Sektörün takibe düşme oranı en kötü senaryoda bile yüzde 6’yı geçmez.”
- Banka bilançoları güçlü
- Türk bankalarının bilançoları hakkında birçok yanlış söylem olduğunu belirten Leblebici, içimizin rahat olması gerektiğini söyledi. Türk bankalarının yaşanan türbülansa göre çok sınırlı ve kontrol dahilinde aktif kalitesinde bir miktar bozulma olduğunu ama bunun sorun yaşatmayacak boyutta kaldığını kaydetti. Yüksek sesle dillendirilen takipteki kredi oranlarının yüzde 10’un üzerinde olacağı beklentisinin asla gerçekleşmeyeceğini vurgulayan Leblebici, “BDDK herkese stres testi yaptı. Orada takipteki kredi oranının yüzde 6 civarına geleceğini belirtmişti. Birçok bankada oran yüzde 6’nın altında. Volatilitenin yüksek olduğu yerde bu rakamlara çıkacak olması da normal ve yönetilebilir” şeklinde konuştu.
- Şirketleri kaybetmek istemeyiz
- Bankaların kredi verdiği şirketlerde genel hedefinin şirketlerin ekonomik işlevini devam ettirmesi yönünde olduğuna işaret eden Leblebici, “Ekonomik aktiviteyi hızlandırmak için KGF’ye ihtiyaç vardı. Herhangi bir banka herhangi bir şirketi kaybetmeyi istemez. Ama doğru müşteriye bunu yapmak gerekiyor. Bazı firmalar kendi ellerinde olmayan sebeplerle bir takım sıkıntılar yaşadılar. O nedenle de bankacılık sektörü yardımcı olmak için çaba sarf etti. Türkiye’de ekonomik değer yaratmak çok zor bir iş. Şu anda bunu yapıyoruz” dedi. Leblebici, çok kötü firmalara yapılacakların da sınırlı olduğunun bilinmesi gerektiğini ifade etti.