Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Alınan tedbirlerle, özellikle Kredi Garanti Fonu (KGF) kefaletli kredilerin etkisiyle büyümenin iyi ivmelendiğini görüyoruz. Öncü göstergeler de bu toparlanmayı teyit etmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı. İş Bankası’nın 93. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla yazılı açıklama yapan Adnan Bali, Türkiye’nin büyüme performansına ilişkin kamu harcamalarının desteği ve 2016’nın sonlarında makroekonomik tedbirlerde başlayan genişletici önlemler sayesinde ekonomide yeniden hızlı toparlanma gerçekleştiğini ifade etti. Bali, “Avrupa Birliği’nde kriz sırasında ekonominin canlandırılması için toksik varlıkların satın alınması gibi yollara başvurulurken bizde KGF enstrümanının çok iyi bir zamanlamayla ve iyi bir şekilde uygulandığını düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Çok kısa süre içinde 185 milyar liralık bir limitin bankalara tahsis edildiğini, bunun yine kısa süre içinde kullandırılmasında bankacılık sisteminin iyi bir sınav verdiğini belirten Bali, şunları kaydetti: “Biz daima kamunun öncülüğünde bir büyüme modeli götüremeyiz. Şimdi bütün mesele, bu ivmelenmeyi daha kalıcı kılacak ve sadece kamunun öncülüğüne dayanmaksızın da gerçekleştirecek şekilde önlemler almak. Ben bunu şuna benzetiyorum; eskiden araba marş basmadığı zaman itilirdi, bir süre sonra motor çalışır, ondan sonra bırakırdınız. İlk önce siz iterdiniz yani, ondan sonra kendi dinamiğiyle giderdi. Kamu bu anlamda gereğini yaptı, şimdi de ekonominin kendi dinamiğiyle gitmesini sağlayacak özel kesim inisiyatiflerine ihtiyaç var. Özel kesimin sadece tüketim harcamaları ile değil, yatırım harcamaları ile de büyümeyi desteklemesi gerekir. Burada dış konjonktür de önemli. Dış talepte, özellikle Avrupa ekonomilerindeki toparlanmalara bağlı olarak bir miktar canlanma var. Bu da destekleyici bir unsur.”
Adnan Bali, döviz kurları, cari açık ve enflasyon beklentileriyle ilgili ise şu ifadeleri kullandı: “Kurlar, son dönemde belli bir istikrar içerisinde gider gibi görünüyor. Ama yükseldiği yer itibarıyla, Türkiye için bir rekabet gücü de yaratmış durumda. Bu rekabet gücü ile öngörülebilirlik bir arada olduğu zaman ve Avrupa ekonomileri, yani en büyük ihracat gerçekleştirdiğimiz ekonomiler bu toparlanma sürecine devam ettiğinde ekonomiye dışarıdan da bir büyüme gelebileceğini öngörebiliriz. Turizmde çok ciddi dip yaptıktan sonra bir miktar canlanmayı görmeye başladık. Petrol fiyatları, yılın 5 ayında geçmiş döneme nazaran bir miktar daha yukarıda gerçekleştiği için yüzde 4,5 civarında bir cari açık/GSYİH oranı görüyoruz. Tabii burada önemli bir makroekonomik gösterge olarak enflasyonun seyri kritik. Biraz kurdaki istikrarlı sürecin devam etmesini, tarım ve hayvancılıkta özellikle gümrük vergilerinin indirilmesinden kaynaklanan gıda fiyatları üzerindeki olumlu etkiyi ve petrol fiyatlarındaki yükselişin sınırlı kalmasını dikkate alarak, yüzde 10’un altında, 9 - 9,5 bandında bir enflasyonun gerçekçi olabileceğini düşünüyorum.”