Dünya ekonomisinde büyüme trendi devam ediyor. Büyüme oranlarında artış başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan ülke ekonomilerine büyük bir katkı veriyor. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Türkiye'nin ilk 3 çeyrek büyümesinde hem ihracatın hem de yatırımların önemli payı olduğunu söyleyerek, 1,22 seviyesindeki dolar/euro paritesinin ihracata olumlu katkı vereceğini açıkladı. Ekonomist Bora Tamer Yılmaz, Türkiye’nin ana ihracat pazarı olan Avrupa’da kullanılan para biriminin değer kazanmasının genel anlamı ile sanayinin ürettiği ürünlere talebi arttırdığına işaret etti.
Dünya ekonomisi son 10 senede hem küreselleşmenin getirdiği trend hem de ülkeler arasındaki ticari faaliyetlerin güçlenmesi ile büyük bir atılım yaşadı. Büyüme oranlarında yaşanan bu pozitif gelişme başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan ülke ekonomilerine büyük katkı verdi. Yüzde 11,1 ile Cumhuriyet tarihindeki en büyük ikinci seviyeyi bulan Türk ekonomisindeki büyüme de hem ihracat hem de yatırımların önemli bir payı oldu.
- Büyümenin en önemli dinamiklerinden biri olan ihracat rakamlarında, kur etkisinin önemli bir payı olduğunu değerlendiren Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, 1,22 seviyesindeki dolar/euro paritesinin ihracata olumlu katkı vereceğini açıkladı.
Yenisafak.com’a değerlendirmelerde bulunan Ziraat Bankası Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, Türkiye’nin ana ihracat pazarı olan Avrupa’da kullanılan para biriminin değer kazanmasının genel anlamı ile sanayinin ürettiği ürünlere talebi arttırdığına işaret etti.
"Türkiye güçlü imalat sanayisine sahip"
Türkiye’nin ithalat – ihracat kompozisyonunda asimetrik bir özellik içerdiğini vurgulayan Yılmaz, “Türkiye, küresel özellikle Avrupa değer zincirine entegre güçlü bir imalat sanayisine sahip” açıklamasında bulundu.
Üretimin tesislerinin çalışması için gerekli enerjinin önemli bölümünün yurt-dışından sağlandığını ifade eden Yılmaz, “Enerji ihtiyacı, Türkiye dış ticaretinin asimetrik yapısının nedeni. Toplam ithalatın yaklaşık beşte biri enerji ürünlerinden oluşuyor. Türkiye son 10 yılda toplam 2,1 trilyon ABD Doları tutarında ithalat gerçekleştirirken 439,8 milyar dolar (yüzde 20,8) enerjiye harcandı. Enerji ürünleri, uluslararası piyasalarda ABD doları cinsinden işlem görmekte. Bu nedenle Türkiye ithalat faturasında ABD dolarının ciddi bir ağırlığı söz konusu. İthalatımızın yüzde 61,5’ni ABD doları cinsinden gerçekleştiriyoruz. Euro ile ithalatımız ise yalnızca yüzde 32,2 oranında. Kabaca, ithalatımızın üçte ikisini ABD doları, üçte birini euro oluşturmakta” dedi.
İhracat tarafındaki durumun daha farklı olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Ana ihracat pazarımız Avrupa ülkeleri ve ağırlıkla Euro para birimini kullanıyorlar. Türkiye’nin son 10 yıldaki toplam 1,4 trilyon ABD Doları tutarındaki ihracatının 642,8 milyon tutarı Euro para birimi, 625,4 milyon tutarı ise ABD Doları cinsinden gerçekleşmiş. İthalatta üçte ikiye karşı üçte birlik Dolar – Euro kompozisyonu ihracatta dengeli ve ihracatın yüzde 46,8’i euro, yüzde 45,5’i ABD doları cinsinden gerçekleşmekte” ifadelerini kullandı.
"Euro'nun güçlenmesi gerekiyor"
Ekonomist Bora Tamer Yılmaz, dış ticaret kompozisyonundaki asimetrik yapının Türkiye sanayicisi ve ihracatçısı için iki nedenle Euro’nun güçlenmesini gerektirdiğini ifade ederek şu açıklamalarda bulundu:
“Dış ticaret istatistiklerinin ABD Doları cinsinden tutulması, kur dönüşümünde Euro / Dolar paritesinden etkilenmekte. ABD Doları’nın güçlendiği yani Euro / Dolar paritesinin gerilediği dönemlerde ihracatın ABD Doları yekûnu düşük görünüyor.
Ana ihracat pazarımız konumundaki Avrupa’da yaygın şekilde kullanılan Euro’nun değer kazanması, girdi maliyetlerinde enerji kaynaklı ABD Doları lehine konum nedeniyle marjlara pozitif etki sağlıyor.”
Euro'nun değer kazanması ürün talebini arttırıyor
Ana ihracat pazarı olan Avrupa’da kullanılan para biriminin değer kazanması ile genel anlamı ile sanayicimizin ürettiği ürünlere talebi arttırdığını vurgulayan Yılmaz, “Konu yalnızca mal ticaretiyle sınırlı değil. Dış ticaret dengesinin üzerine hizmet dengesini de eklediğimizde ortaya çıkan ödemeler dengesi bir diğer ifadeyle cari açığımız için de Euro'nun değer kazanması ülke ekonomisine pozitif yansıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Ana hizmet ihracatı 'turizm'
Türkiye’nin ana hizmet ihracatının turizm olduğunu ifade eden Yılmaz, “Euro’nun değer kazancına girmesi bir diğer anlamda ABD Doları’nın zayıflaması ülke turizmine talebi arttırmakta. Geçtiğimiz yıl başlanan toparlanmanın bu sene Ruble ve Euro’daki değer kazançlarıyla güçlenerek pekişmesi mümkün” dedi.
Dünya ekonomisi: Senkronize büyüme gerçekleşti
Ekonomist Yılmaz, "Dünya ekonomisinde geçtiğimiz yılın anahtar kelimesi 'senkronize büyüme' idi. Senkronize büyüme konjonktürü bu yıl da sürmekte. Dünya genelinde imalat sanayisi hizmet sektörüne göre daha canlı seyrediyor. PMI verilerinde sanayi endeksleri yeni yıla hizmet endekslerine göre daha yüksek seviyede ve ivmeli başladılar" açıklamasında bulundu.
Yılmaz, "Uzak Doğu’dan gelen ihracat verileri küresel ticaretin canlılığını yansıtıyorlar. İlaveten kapasite sınırları da Dünya genelinde yatırım harcamalarını teşvik etmekte. Önümüzdeki altı aylık süreçte küresel ticaret için görünüm iyi. Ülkemizin büyümesini yılın ilk yarısında dış ticaret sürükleyeceğe benziyor. Dün TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi de buna istinaden bu yıl rekorlar beklediğini belirtti. Euro/Dolar paritesindeki 1,20 üzeri seyir ve beklentiler de ülke dış ticaretini destekler nitelikte" dedi.