İstanbul'da bir şirkette çalışan ve dördüz bebek bekleyen kadın, hamileliğini iş yerine bildirdi ve rapor aldı.
Davalı şirket ise işçinin, rapor süresi bitmesine karşın işe başlamadığını, bu döneme ilişkin raporun iş akdinin feshinden sonra gönderilen ihtarname ile kendilerine ulaştığını savundu.
Bu arada, davalı şirketin söz konusu raporu hazırlayan doktorlar hakkında evrakta sahtecilik iddiasıyla yaptığı suç duyurusu takipsizlikle sonuçlandı.
İstanbul Anadolu 13. İş Mahkemesi, takipsizlik kararının içeriğini de göz önünde bulundurarak davacı kadına verilen raporların doğru olduğuna hükmetti.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi de yerel mahkemenin kararını yerinde bularak onadı.
Eşit işlem borcuna aykırılık tazminatının da irdelendiği kararda, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 5. maddesinin ilk fıkrasında dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi sebeplere dayalı ayrım yasağı getirildiği, bu hususların tamamının mutlak ayrım yasağı kapsamında ele alınması gerektiği ifade edildi.
Kanunun "feshin geçerli sebebe dayandırılması"nı düzenleyen 18. maddesinde de ırk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzeri unsurların fesih için geçersiz neden olarak kurala bağlandığı anlatılan kararda, işçinin hamileliği nedeniyle farklı işlemlere tabi tutulmasının ayrımcılık kabul edildiğinin altı çizildi.
Dinlenen davacı tanığının, kadın çalışanın anlattıklarını destekleyen beyanda bulunduğu belirtilen kararda, "Davacı, hamileliği nedeniyle ayrıma tabi tutulmuştur. Davalı işverenin ayrımcılık nedeniyle eşit işlem borcuna aykırılık tazminatından sorumlu tutulması ve fesih sebebi, davacının maruz kaldığı durum nedeniyle bu tazminatın üst sınırdan belirlenmesi de yerinde olmuştur" ifadelerine yer verildi.