Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün İstanbul'da işadamlarına yaptığı konuşmada, faiz çağrısını yineledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Sizler de faizlerin yüksek olmasına feryat etmiyor musunuz?" şeklindeki sorusuna salondaki iş adamlarından “evet" sesleri yükseldi. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun (DEİK) 2016 Yılı Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Cumhurbaşkanı, yatırımların önünün açılması için yüksek faizin düşürülmesi gerektiğini vurguladı.
Finans sektörünün öz sermaye ile değil, mevduat sahiplerinin verdiği paralarla kazanç sağladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşım gidiyor parasını veriyor. O da gidiyor parayı kime satıyor? Girişimciye satıyor. Ondan da bayağı güzel paralar kazanıyor. Faiz oranları gayet yüksek, 15-16-17'ye kadar çıkıyor. Böyle mi? Hepiniz de feryat ediyor musunuz? Böcek gibi sözleşme. Sözleşmeyi okuyamıyorsun bile, önüne ne konuluyorsa, karınca misali hemen imzayı atıyorsun. Arkadaşlar böyle tezgah olmaz. Bunu Cumhurbaşkanı söylüyor diye de beyefendiler rahatsız oluyor. Niye rahatsız oluyorsun? Ben dertliyim, derdim var. Bu ülkede yatırım olması lazım, bizim başka çaremiz yok. En zor şartlarda eğer bu yatırımlar yapılırsa bu ülke çökertilemez. Ama zor şartlarda yatırımlar durursa o zaman ülke durur, Allah muhafaza" dedi.
Ekonomiye yönelik saldırıların boşa çıkartılması konusunda devletle birlikte iş dünyasına çok önemli görevler düştüğünü belirten Erdoğan, “Bu kritik dönemde yatırımlarını, projelerini, gayretlerini erteleyen herkes benim nazarımda ekonomimize saldıranlarla aynı saftadır. Bunun altını çiziyorum" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEİK'in 30 yıldır Türkiye'nin gelişmesi, büyümesi, üretmesi, dışarıya daha fazla mal ve hizmet satması için çalıştığını dile getirerek, emeği geçenlere teşekkür etti.
Erdoğan, Türkiye'nin 1 trilyon dolar dış ticaret, 2 trilyon dolar milli gelir ve dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirilmesinin hep birlikte çalışmaktan geçtiğine dikkat çekti. 2023 hedeflerine en samimi ve sıkı sahip çıkan kesimlerin başında iş adamları ve özellikle de DEİK üyelerinin geldiğini anlatan Erdoğan, “Bu millet, ülkesine güvenen, zor günlerinde kendisi için fedakarlık yapan iş adamlarını asla unutmayacaktır" ifadelerini kullandı.
Hükümetin iş dünyasına, esnaf ve sanatkarlara, vergi ile sicil affından kredi kolaylığına kadar pek çok ilave destek verdiğini aktaran Erdoğan, “Destek vermeye de devam edeceğiz" dedi. Bunun karşılığında iş dünyasından tek beklentilerinin, ekonominin çarklarını hızlandırması ve piyasayı hareketlendirmesi olduğunu söyledi.
Erdoğan, 'Milli seferberlik' çağrısına iş dünyasının da destek vermesi gerektiğine dikkat çekti: “Yaşanan sıkıntının en önemli sebebi herkesin bekleme durumuna geçmesidir. Bu bakımdan 'milli seferberlik' diyorum, boşuna demiyorum. Benim 'milli seferberlik' dediğim olay, 'eline silahını al, sokağa çık' bu değil. Dövizdeki spekülasyon dahil ekonomiye yönelik saldırıları işte bu hava besliyor, destekliyor. Sınırlarımız içindeki ve dışındaki terör örgütleriyle nasıl canhıraş bir mücadele içindeysek, ekonomimize yönelen saldırılar karşısında da aynı kararlılığı göstermek mecburiyetindeyiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteciler konusunda verdiği sözleri yerine getirmeyen Batı'ya da sert ifadelerle yüklendi. Ülkemizin mültecilere yaptığı harcamanın 20 milyar doları bulduğu bilgisini veren Erdoğan, “Bu basit bir rakam değil. Hani o zengin Batı nerede? İşte buyurun, 2016'da Akdeniz'de, Ege'de ölenlerin sayısı 6 bine yakın. Bir feryatları var mı, dertleri var mı? Mülteciler Konseyi açıklama yapmış. Açıklama yapsa ne olur? Tedbir var mı? Yok" diye konuştu.
Geçtiğimiz 3,5 yılda Türkiye'ye yönelik her saldırının ekonomik kriz çabasıyla gerçekleştirildiğine de şahit olduklarını belirten Erdoğan, sözü gezi olayları ve 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimine getirdi: “Hatırlayın, ne diyorlardı, 'Tüketmeyin, ekonomi dursun' diyorlardı. 17-25 Aralık'ın hedefinde ülkemizin önemli projelerini yürüten iş adamlarının da olduğunu biliyorum, sizler de biliyorsunuz. Asıl gayretleri ihracatımızı, turizmimizi baltalamaktır."
İstanbul iş dünyası temsilcisi TSK'lar, faizlerin aşağı çekilmesini engelleyen bürokratik oligarşiye isyan etti. ASKON Genel Başkanı Mustafa Koca, bu faiz oranlarıyla yatırım yapılamayacağını söyledi. Koca, "Politik faiz yüzde 8 ancak bankaların uyguladığı faiz oranları iki katına yani yüzde 16'ya kadar çıkıyor. Burada kamu bankalarının ve Ankara'daki bürokratik oligarşinin sorumluluğu var. Böyle bir seferberlik döneminde bütün kurumların fedakarlık yapması lazım. Kamu bankaları ve ilgili bürokratlar faizlerin indirilmemesinde sorumludurlar" dedi.
İş adamları olarak yatırımı kolaylaştırıcı adımlar beklediklerini ifade eden Koca, şunları kaydetti: "Bu beklentimizin önündeki en büyük engel bürokratik oligarşidir. Başka ülkelerde bürokrasi yatırımcı ve girişimcinin önün açarken, bizde tıkayan bir konumda. Bürokrasideki karanlık odaklar temizlenmeli. Maalesef 'bürokrasideki FETÖ'cüleri tam olarak temizledik diyemiyoruz' hala..."
İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar da, "Sayın Cumhurbaşkanımız serzenişinde çok haklı. Üretim için mutlaka faizlerin düşmesi ve krediye erişim yollarının hızlanması gerekiyor. Biliyorsunuz biz de birkaç ay önce bu konuya dikkat çekmiş ve faizlerin düşmesini konuşmak için Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu ile İTO'da toplantı yapmıştık. Bu toplantıdan sonra faizlerde bir miktar gerileme oldu. Ancak bu gerileme yeterli değil ve faizler hâlâ yüksek" dedi.
İTO olarak 2017'yi; yatırım, üretim, ihracat ve turizm başta olmak üzere Ekonomide Milli Seferberlik yılı olarak ilan ettiklerini anlatan Çağlar, şu çağrıda bulundu: "Hareket noktamız ülkemiz için üretim ve TL ile ticaret olacak. Ekonomide Milli Seferberliği kendini bu ülkenin bir ferdi, bir neferi olarak gören herkesin sahiplenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu seferberliğin en önemli adımlarından biri yatırım. Ve iş adamlarımızın yatırım yapabilmesi için; başta kamu bankaları olmak üzere bütün bankalarımızdan bu seferberliğe destek vererek faiz indirmesini bekliyoruz."
İstanbul Ticaret Borsası Başkanı Ali Kopuz ise "15 Temmuz ihanetiyle yapamadıklarını şimdi faiz ve döviz üzerinden yapmaya çalışıyorlar. Faizi yüksek tutmak veya yüksek uygulamak bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bu tamamen Türkiye ekonomisini baltalamak için yapılan bir operasyon. Merkez Bankası'nın bunu göz ardı etmemesi lazım. 15 Temmuz sonrası ekonomiyi çökertmeye çalışıyorlar. Ankara'da bürokratların hiçbirisi böylesine bir dönemde taşını elin altına koymuyor. Bu sorumsuzluk da bir açıdan ülkeye ihanettir" dedi.
Faizi yükselten bankalar arasında kamu bankalarının da olduğuna dikkat çeken Kopuz, "Devlet bankaları faizi yüzde 14-15'e vardırmanın peşinde olmasalar faizler düşecektir. Ama bir şekilde onların da özel bankaları destekliyor gibi bir tavır var" çağrısı yaptı.