ABD Merkez Bankası'nın (FED) faizleri artırım beklentisi yaymasıyla başlayan dolardaki yüksek artış, faiz lobisinin ekmeğine yağ sürdü. 2013 yılında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı döneminde faizlerin 5,5 puan artırılmasını sağlayan faiz lobisi, bugünlerde dolar kurunun 3,02'lerden 3,40'lara taşınmasında da yurtiçi alımlarını artırdı. Gezi Olayları'yla başlayıp 17/25 Aralık Darbe Girişimi'yle sonuçlanan 6 aylık baskı döneminin ardından yapılan 5,5 puanlık rekor faiz artışına benzer bir beklentinin peşinde olan faiz lobisi, Ekonomik Koordinasyon Kurulu (EKK) öncesinde de 'Merkez Bankası faizi artırmalı' yaygarası koparmayı sürdürüyor.
Erdem Başçı sonrası Merkez Bankası başkanlığına atanan Murat Çetinkaya; son 5 ayda faiz koridorunun üst bandını aralıksız indirmesiyle üst bandı son olarak 8,25'e, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını (politika faizi) ise yüzde 7.5 düzeyinde sabitledi. Geç likidite oranını da 9,75'lere indirdi. Reel sektör tarafından da yatırımlarla desteklenen toplam 225 baz puan faiz indiriminin gerçekleştirilmesi nedeniyle para kazanamayan lobinin, doların ateşini körükleyerek faiz baskısını arttırması dikkat çekiyor. Merkez Bankası'nı yeni bir faiz artışına zorlayanlar arasında ise çıkarı döviz kurunun çok düşük belirlenmesine odaklı egemen kesim var.
Bu çevreler kurları geri çekmeye yarayacak bir sıcak para girişi için Merkez Bankası'nı faizleri artırmaya zorluyorlar. Amaçları reel faizi sıcak para açısından yeniden cazip kılıp sıcak para girişini hızlandırarak likidite bolluğu, dolayısıyla da kur düşüşü sağlayarak ucuz dövize odaklı birikimlerini sürdürmek. Faizlerin artmasını isteyenler arasında açık pozisyondaki banka ve şirketler, yoğun ithal girdi kullanan ihracatçı ve yatırımcılar ön planda.
Faiz lobisinin kurduğu baskıya ise gerçek kur, üretim ve istihdam peşinde olanlar direniyor. Bu kesimlerin başında ise hükümet geliyor. Hükümetin faizleri minimize etme politikasını destekleyenlerin başında ithal girdiye bağımlı olmayan gerçek ihracatçılar, turizmciler, kara ve deniz nakliyecileri, dış müteahhitlik, yerli KOBİ'ler ile tarım kesimi geliyor.
Bazı yerli ve yabancı lobiler ile sıcak para spekülatörlerinin sürdürdüğü bu yıkıcı operasyon, doğrudan Türk ekonomisini vuruyor, gerçek yatırımcıyı zor durumda bırakıyor. Ancak yüksek faiz operasyonunun sadece ekonomik değil, siyasi öncelikleri de olduğuna dair ciddi kuşkular var. Kampanya, faiz üzerinden yürütülen bir çokuluslu müdahale olarak görülüyor.