Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile ortak bir basın toplantısı düzenledi. Çavuşoğlu, "BM'nin duyurduğu rakamı paylaşmak istiyorum; Barış Pınarı Harekatı bölgemize 30 bin kişi geri dönmeye başladı." dedi. Almanya'nın güvenli bölge önerisini değerlendiren Çavuşoğlu, "Öncelikle Almanya kendi içinde anlaşsın. Farklı görüşler olduğunu görüyoruz. Bu saatten sonra çok gerçekçi bulmuyoruz." açıklamasında bulundu. Bakan Çavuşoğlu, kırmızı bültenle aranan terörist Mazlum Kobani'nin iadesine ilişkin bir soruya, "Pompeo'ya telefonda anlattım, bu kişi bir teröristtir; ciddiyetini anladı" yanıtını verdi.
Barış Pınarı Harekatı'nın bir çok amacı var. Bunlar arasında öncelikli olan terör örgütlerinin bu topraklardan temizlenmesi.
Almanya ile daima yakın iş birliği içinde olmak istiyoruz. Barış Pınarı Harekatımıza Almanya'dan gelen ölçüsüz tepkiler sebebiyle maalesef güvenimiz sarsıldı.
365 binden fazla göçmen ülkelerine geri döndü.
Göçmenlerin gönüllü olarak yaşadıkları topraklara dönmeleri hususunda Almanya ile bir görüş ayrılığımız yok. Amacımız mültecilerin dönüşünü sağlamak.
Avrupa Birliği, tüm halkların beklentilerini karşılamalı.
Türkiye-AB ilişkilerini de konuştuk. Almanya ile güçlü bağlarımız ve tarihi ilişkilerimiz var. Biraz önce bahsettiğim tüm konularda da Almanya ile yakın iş birliği içinde olma arzusundayız.
Öncelikle Almanya kendi içinde anlaşsın. Farklı görüşler olduğunu görüyoruz. Güvenli bölge en başta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın fikriydi. Bu saatten sonra çok gerçekçi bulmuyoruz. Samimi çaba sarf ettik. ABD'nin samimi olmadığını sahada gördük.
BM'nin duyurduğu rakamı paylaşmak istiyorum; Barış Pınarı Harekatı bölgemize 30 bin kişi geri dönmeye başladı.
Ordumuz insani konulardan en hassas ordudur. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgelerimizde sivilleri hedef aldığımıza dair iddialar geldi sonradan dile bile getirilmedi. Bu harekat başladıktan sonra Türkler Kürltere saldırıyor dendi. Tel Abyad ve Resulayn bölgesinin nüfusunun yüzde 90'ı Arap. Kimyasal silah kullandığımız iddia edildi. Trump bile ABC'nin yalan yayınını skandal olarak niteledi ve hatta Twitter hesabına sabitledi. Bu teröristlerin ne çok destekçisi varmış, bunu bu süreçte gördük. En küçük bir ihlal ve şikayet de olsa biz bunu soruştururuz. Cumhurbaşkanımızın bu konuda çok net talimatı vardır. En küçük insan hakları ihlalini bile biz tolere etmeyiz. Bizim mücadelemiz terörledir, teröristledir. Her bir iddiayı çok saçma da olsa soruşturuyoruz. SMO'yu DEAŞ'çı ya da cihatçı olarak nitelemek doğru değildir. Fırat Kalkanı Harekatı bölgesinde 3 binden fazla DEAŞ'lıyı onlarla etkisiz hale getirdik. PKK ile mücadele ederken birden DEAŞ'çı oluyorlar. Doğru bir yaklaşım değil.
Suriye'nin toprak ve sınır bütünlüğü konusu bizim için hassastır. İsrail ve Fransa'nın başını çektiği bazı ülkeler burada terör devleti kurmaya çalışırken kimse hassasiyet göstermiyordu. Biz her zaman gösterdik.
Rusya ile son ziyaretimizde daha çok Suriye'yi konuştuk. F-35 konusunda Türkiye'nin bazı çalışmalara katılmaması haksızlıktır çünkü Türkiye F-35 projesinin ortaklarından biridir. ABD tek taraflı bazı adımlar attı. ABD tarafından düzeltilmesi için önemli adımlar var. Trump başından beri söylüyor; F-35'in bazı parçalarını Türkiye üretiyor. Diğer ortaklar da böyle düşünüyor ama mevcut ikili ilişkilerden dolayı böyle bir durumla karşı karşıya kaldık. Düzeleceğine inanıyoruz.
Bu kişi bir teröristtir. Bölücü başı ile birlikte fotoğrafları var. ABD'nin yakalanması için 3 milyon dolar ödül koyduğu kişiyle fotoğrafları var. Türkiye'deki birçok terör saldırısının da sorumlusudur ve Interpol tarafından kırmızı bültenle aranan bir teröristtir. Pompeo'ya da söyledim, bu bir teröristtir. Bunun terörist olduğu belli de ismi ne cismi ne her gün ismini değiştiriyor. Teröristler kod adı kullanır. Bir defa ismini netleştirmek lazım. General Mazlummuş bunlar kabul edilebilir şeyler değildir. Dün akşam bunu net bir şekilde Pompeo'ya telefonda anlattım, ciddiyetini anladı. Adalet Bakanlığımızın tüm bilgileri bir nota ile ABD'ye ilettik. Kırmızı bültenin de yine bir kopyasını ABD tarafına nota ile ilettik.
Son olarak New York'ta BM'de görüştük ve yoğun şekilde Suriye'yi ele aldık. Aramızda önemli görüş ayrılıkları var fakat böyle bir durumda konuşmamız lazım. Birbirimiz hakkında değil. Ciddi bir diyaloğa ihtiyacımız var. Biz Türkiye ile bu diyaloğu sürdürmek istiyoruz. Türkiye'nin AB ile olan ilişkileri bakımından ortak sorumluluklarımız var. Almanya için Türkiye çok önemli bir NATO müttefikidir. Biz şu anda bu savaşın çok uzun sürdüğünü görüyoruz, önümüzde kış var. Tekrar korkunç bir savaşın yaşandığı kış olup insanların acı çekmesini istemiyoruz. Türkiye, Almanya ve AB olarak sorumluluğumuz var.
Soçi mutabakatının ardından yeni gerçeklerle karşı karşıyayız. Bu konuyu görüştük. Soçi'nin sonuçlarını ele almak durumundaydık. Sağduyu ile adım atmalı ve Suriye'deki durumun istikrar kavuşması için çaba harcamalıyız. DEAŞ'la mücadele sona ermiş değil. Soçi mutabakatı kapsamında ateşkesin sürmesi ve uzatılması çok önemli.
Türkiye'nin belirli koşulların yerine getirilmesi durumunda bu hususu ilerleteceği yönünde mesaj aldık. Oradaki insanların ve oraya geri dönmek isteyen sivillerin çıkarlarının da bunu mümkün kılması açısından da önemli olduğunu düşünüyorum. Bir diğer konu ise Soçi'de yapılan mutabakat temelinde Türk güçlerinin Kuzey Suriye'de kalıcı varlığı olmaması, geçici bir statüko olarak değerlendirilmesi, bunu da konuştuk ve teyit ettik.
Uluslararası insan yardım kuruluşlarının buraya ulaşması önemli. Buraya gönüllü ve temelde güvenli şekilde dönmeleri konusunda teyidinizi aldım.
Teoriyi değil acil konuları görüştük.
İdlib konusu da gündeme geldi. Rejimin askeri harekatı burada büyük bir insani felakete yol açabilir ve bunu önlemek gerekir. Burada bir çözüm bulunmalı ki sivil toplumu koruyan ve anayasa sürecinde başlayacak olan bu görüşmelerin paralelinde bu konuyu da ciddi bir şekilde ele almak çok önemli olacaktır.
DEAŞ'lı teröristlerin çocuklarını tabi ki geri alacağız. Fransa ve Hollanda ile beraber çalışacağız. DEAŞ'lı katillerin mahkeme önüne çıkarıp serbest bırakılmalarını önlemek istiyoruz. Bu Almanya için çok önemli bir kriter. Mahkeme nezdinde kullanılacak somut kanıtların olması gerekiyor.