Türkiye'nin 15 Temmuz gecesi karşı karşıya kaldığı FETÖ terörünü püspürtmede iletişim teknolojisinin önemli bir rolü oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın cep telefonunu kullanarak televizyonlardan yaptığı çağrıyla başlayan direnişle karşı koyduğumuz darbecilerin hedef aldığı önemli noktalar arasında GSM operatörleri de vardı. Turkcell Genel Müdürü Kaan Terzioğlu ile o gece yaşananları, iletişim teknolojisinin önemini, ortaklaşa kurulmak istenen alt yapı şirketini ve Turkcell'in ortakları arasındaki anlaşmazlığı konuştuk.
Eğer 1 Nisan'da 4,5G şebekesini devreye almamış olsaydık o facetime görüşmesini büyük ihtimalle göremeyecektik. Böyle bir konuşmayı 3G ile yapmanız ve sorunsuz bir şekilde devam ettirebilmeniz büyük bir mucize olurdu. 4,5G ve her iki uçtaki kullanıcının da cihazının bu teknolojiye erişebiliyor olması bence müthiş bir imkan oldu. Cihaz kalitesi de networkun kalitesi de artık hayatımızda böyle bir teknolojinin olduğunun bilincine olmak da önemliydi o anda. 4,5G bu tarihi gecenin en önemli kırılma noktalarından bir tanesidir. Türkiye 15 Temmuz olayından çok önemli bir kazanımla çıktı.
Facetime görüşmesini herkes gibi ben de televizyondan gördüm. Biz o görüşme sırasında ne duyduysak not aldık ve şirket olarak hükümetimizin ve demokrasinin yanında olduğumuzun açıklamasını yaptık. Ve o facetime görüşmesindeki cümleleri bir mesaj haline getirdik. Cumhurbaşkanımızın imzasıyla sosyal medya hesaplarımızdan paylaştık. Hemen ardından aynı açıklamayı 35 milyon müşterimize “RTErdoğan" hesabından SMS olarak gönderdik.
Askercell paketimizden şimdiye kadar yaklaşık 90 bin asker yararlandı. 15 Temmuz gecesi bu 90 bin askerimize de “Peygamber Ocağının değerli evladı bu kalkışmaya inanma. Silahını bırak teslim ol" mesajını attık. Bu imkanımız madem var bunu kullanalım istedik ve yaptık. Bunlar iletişimin önemi. Gezi olayları sırasında aynı alt yapı ve aynı iletişim imkanı çok ters yönde bir amaçla kullanıldı. Bu olayda halkın sağduyusunun üstün geldiğini gördük.
Biz normal bir müşterimizin iki haftalık kullanımı kadar bir şeyi bu dönemde bedava verdik. Bunun da tabii olarak bize bir maliyeti var. Hesaplamaya gerek yok. Rakam telaffuz etmek istemiyorum ama ciromuza bakılırsa anlaşılıyor. Son olarak ikinci çeyrek finansallarımıza göre ikinci çeyrekte 3 milyar lira ciro açıkladık. Yaklaşık bunun 6'da biri kadar bir rakama tekabül ediyor. Bu ciddi bir maliyettir ama helal olsun. Çünkü neticede Türkiye yoksa biz de yokuz.
O gece ilk olarak 'İstanbul ve Ankara'da terör saldırıları olacak. Asker önemli noktaları kontrol altına alınıyor" gibi bir bilgi kirliliği ile hareket edildi. Bunun için de internet kaynaklarının kısıtlamasıyla ilgili bize bir talimat geldi. Biz bu talimatın darbe kalkışması sonucu olduğunu anladığımızdan dolayı uygulamadık. Defalarca tekrarlanmasına rağmen biz bu talimata uymayacağımızı ifade etti. Gebze'deki datacenterimiz basıldı. Ancak 45 dakika sonra cihazlar iade etmek mecburiyetinde kaldılar.
Tahmin etmiyorum. Olsaydı da fark etmezdi? Biz bugün bir tek noktadan değil birçok farklı noktalardan coğrafi yedekli bir alt yapıya sahibiz.
Şimdi biliyorsunuz bunların hiçbirisi bize yabancı şeyler değil. Geçen sene 31 Mart'ta bütün Türkiye'de elektrik kesildi. Onun da üstesinden geldik. 2015'in son haftasında Türkiye dünyada eşi benzeri olmayan bir siber saldırıyla karşı karşıya kaldı. Onun da üstesinden geldik. Yarın uzaylılar bu ülkeyi işgal etse bu ülke onun da üstesinden gelir. Hiçbir şeyden korkmuyoruz. Özellikle siber saldırılara yönelik olarak da Türkiye'deki önemli alt yapıların bir tanesini biz işletiyoruz. Bunun da bilincindeyiz. Buradaki kapasitemiz dünyadaki en yüksek kapasitelerden bir tanesi.
5G Çalışma ekibiyle sürekli işbirliği halindeyiz. Bu kapsamda Aselsan ile bir işbirliği anlaşmamız var. Dünyada da Ericsson ve Huawei şirketleriyle de bu teknolojinin araştırma ve geliştirme çalışmalarını birlikte yapıyoruz.
Türkiye'nin kentsel dönüşüm yasası gibi bir dijital dönüşüm yasasına ihtiyaç var. Yeni şirketin ortaklık oranlarını biz eşit paylaşım olarak düşünüyoruz. Her operatör bir başına yatırım yapsa ortaya 16 milyar dolarlık bir yatırım maliyeti ortaya çıkıyor. Hepsi kaynaklarını bir araya getirip eksiklikleri tamamlamak üzere haraket etse3 milyar dolarlık bir yatırım yapılmış olacak. Aradaki fark 13 milyar dolar. Böyle bir kaynağı çöpe atamayız.
Biz o gün basın toplantısı yaptığımızda bütün logoları yan yana koyduk ve bir logo için de boş yer bıraktık. Hala o yer duruyor eğer kabul ederlerse ve isterlerse gelsinler isteriz. Çünkü onların katılmasında Türkiye'nin faydası var. 21 milyon haneye fiber götürebilmek için Türkiye'nin 2 milyon kilometre fibere ihtiyacı var. Ümit ederim ki katılırlar. Katılmasalar da biz yolumuza devam edeceğiz.
Tabi ki bir sermayeye ihtiyacı olacak. İlave yatırımları da bu şirket yapacak. Biz bu şirketin bakanlımızla en aşağı 30 yıllık bir imtiyaz sözleşmesi yapmasını istiyoruz. O zaman istediğimiz uluslararası pazarda da bu şirket ister 30 yıllık bono çıkarır ister halka açarız.
Yönetim kurulumuzun hepsi bağımsız üyelerden oluşuyor. Ve bu yönetim kurulumuzda tam yetkili bir yönetim kuruludur. Yönetim ekibimiz şirketi büyütmek daha karlı hale getirmek ve hissedarlara değer yaratmak için çalışıyor.Şirket hissedarlarının büyük ya da küçük kim olduğu bizim için aslında ayrıştırıcı bir özellik değil biz bütün hissedarlarımıza değer yaratmak için çalışıyoruz. Ümit ediyorum ki hissedarlarımız en kısa zamanda kendi aralarında da bir anlaşmaya varıp bu problemleri çözecek. Ama tahmin edersiniz ki bir varlık ne kadar değerli olursa o varlığa sahip olmak için o kadar çaba gösterilir. Bu çabaların bir sonucunu görüyoruz.
Muhakkak. Ancak özellikle bağımsız üyelere atamasından bu yana bence Turkcell bu gibi tartışmalardan etkilenmiyor. Bu dönem öncesinde etkilenmediğini söylemek imkansız hiç şüphe yok ki bir dönem yönetim kuruluna bu tartışmaların yansıdığı dönemde Turkcell belki bazı fırsatları değerlendirmemiş olabilir. Ama bağımsız yönetim kurulumuzun ve yönetimimizin iş başında olduğu dönem içerisinde Turkcell tüm fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye başladı ve devam ediyor.
Biliyorsunuz ilk yarıyıl sonuçlarımızı açıkladık. İlk yarıyıl sonuçlarımız hakikaten senenin başında yatırımcılara verdiğimiz sözlerin fevkinde gidiyor. Sene sonunda da aynı şekilde sonuçlanacağını görüyoruz. O açıdan Türkiye'de ve global olarak diğer operasyonlarımızdaki performanstan memnunuz. Ümit ediyorum ki Turkcell'i özellikle Türkiye dışındaki operasyonlarını büyütürken de göreceksiniz. Şu anda Belarus'ta, Ukrayna'da ve Kuzey Kıbrıs'ta operatörlerimiz var. Önümüzdeki dönemde ben Turkcell'in bölgesel bir güç olmasını istiyorum ve küresel çözümleri olmasını istiyorum. Bu küresel çözümler BİP gibi Fizy gibi milyonlarca kullanıcıya ulaşacak, Türkiye'den çıkan yeni markalar olacak. Hem Turkcell'i hem de bu yeni markalarımızı Türkiye'den marka ihracatının öncü isimleri olarak görmek istiyoruz.