Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM Genel Kurulunda, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin sunuş konuşmasını yaptı.
Milli iradenin tecelligahı olan TBMM'deki bütçe görüşmelerinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve kabinesinin vizyonunu ortaya koyma ve millet önünde hesap verme mecrası olarak büyük bir fırsat olduğuna inandıklarını söyleyen Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikinci, AK Parti hükümetlerinin 18. bütçesi olan 2020 yılı merkezi yönetim bütçesinin devlete ve millete hayırlı olmasını diledi.
Ekonomide yaşanan dalgalanmalar, yaptırım tehditleri ve bölgesel belirsizliklerinin, Türkiye'yi hedeflerinden uzaklaştırmadığını aksine hedeflerine daha sıkı sarılmaya yönelttiğini vurgulayan Oktay, "2020 yılı bütçesini, toplumumuzun tüm kesimlerini kapsayan sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve toplumsal refah artışı için bir fırsat olarak görüyoruz." dedi.
Oktay, 2020 yılı bütçesinin, 11. Kalkınma Planı ile Yeni Ekonomi Programı'nın hedeflerini merkeze aldığını, 82 milyonun bütçesi olduğunu belirtti.
Küresel ekonomik görünüme değinen Oktay, 2020'de küresel büyüme açısından ılımlı bir toparlanma beklendiğine işaret etti.
Küresel ekonominin, ticari ve jeopolitik gerginliklerin yanı sıra uluslararası ekonomik ve ticari iş birliğinin geleceğine yönelik belirsizliklerdeki artışın, yatırımcı güvenini ve küresel ticari gelişmeleri olumsuz etkilediğine dikkati çeken Oktay, bu kapsamda 2018'de küresel büyümenin yüzde 3,8'den yüzde 3,6'ya gerileyerek ivme kaybettiğini dile getirdi.
Oktay, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ekonomilerde küresel ticaret savaşları nedeniyle korumacılık eğilimlerinin artması, güven ve yatırım ortamının zayıflaması ile Çin'de görülen belirgin ekonomik yavaşlamanın, 2018'de olduğu gibi 2019'da da sürdüğüne dikkati çekti.
Gelişmiş ekonomilerde 2019 ve 2020'de büyüme oranının yüzde 1,7 olmasının beklendiğinin altını çizen Oktay, geride kalan dönem ortalamalarına göre düşük büyüme beklentisinin, başta ticari gerilimler kaynaklı olmak üzere dış talebin zayıflamasına bağlı olarak öne çıktığını söyledi.
Oktay, güçlü seyreden istihdam gelişmelerine rağmen ABD'nin ticaret anlaşmazlıkları, büyüme üzerinde baskı oluşturduğunu, ticaret savaşının etkilerinin birçok sektöre yayıldığını dile getirdi.
Avro bölgesinde ekonomik büyümenin, 2018 ortasından itibaren yavaşladığını ve 2019'un ilk yarısında da zayıf bir performans gösterdiğini aktaran Oktay, ihracat kanalındaki yavaşlamanın, otomotiv sektörü başta olmak üzere sanayi üretimine yansıdığını belirtti.
Fuat Oktay, sonuç olarak küresel ekonomik büyümenin destekleyici politikalar ve iktisadi faaliyette beklenen canlanmayla 2020'de 2019'a kıyasla bir miktar daha yüksek olmasının ve yüzde 3,4'e yükselmesinin tahmin edildiğini bildirdi.
Küresel büyümeyi etkileyen en önemli faktörün, ticaret hacmine yönelik gelişmeler olduğuna işaret eden Oktay, ABD ve Çin arasında artan ticaret tansiyonunun olumsuz etkilerinin, küresel ticaret hacmindeki artışı sınırlandırdığını ve buna bağlı olarak dünyada korumacı politikaların artış göstermesinin küresel büyüme oranlarını baskıladığını anlattı.
ABD Merkez Bankasının (Fed), 2008 sonrasında ilk kez 2019 Temmuz ayında faiz indirimine gittiğini, eylül ve ekim aylarında da faiz indirimlerine devam ederek genişletici para politikasını sürdürdüğünü anımsatan Oktay, Fed'in 2020'de de faiz indirimine gidebileceğinin, Avrupa Merkez Bankasının politika faizlerinin de sıfır seviyelerine yakın kalmaya devam edeceğinin değerlendirildiğini vurguladı.
Oktay, 2018'de işsizlik oranının küresel düzeyde yüzde 5 olarak gerçekleştiğini hatırlatarak, genç işsizliğin yanı sıra eğitim ve gelir düzeylerindeki eşitsizliklere de bağlı olarak işgücü piyasasının gerektirdiği becerilere uygun yeterli işgücünün olmamasının, küresel iş gücü piyasasının kronik problemleri arasında öne çıktığını aktardı.
Yılın başlarında petrol piyasalarının arz yönlü olarak baskılandığını ve fiyatların yukarı yönlü hareket ettiğini belirten Oktay, İran ve Venezuela yaptırımlarının yanı sıra Libya'da artan çatışmalar ile OPEC ve Rusya başta olmak üzere OPEC dışı bazı ülkelerin üretim kısıntısı kararını yürürlüğe koyması sonucunda, Brent petrolün varil fiyatının 70 dolar seviyesini aştığını aktardı.
Mayıs ayıyla birlikte ticaret savaşı geriliminin yeniden tırmanmasının, talep yönlü endişeleri tetikleyerek petrol fiyatlarını aşağı yönlü baskıladığını anlatan Oktay, ortalama petrol fiyatlarının 2019'da 61,8, 2020'de ise 60 doların altında olmasının beklendiğini belirtti.
Türkiye ekonomisinin, küresel büyüme ve ticarete bağlı dış talepteki toparlanma beklentisiyle genişletici para politikalarından olumlu etkilenmesinin beklendiğini ifade eden Oktay, "Küresel finans piyasalarında ortaya çıkabilecek dalgalanmalar ve petrol fiyatlarında meydana gelebilecek yukarı yönlü hareketler, Türkiye ekonomisinde cari işlemler dengesi ve enflasyon üzerinde risk oluşturabilecektir." diye konuştu.
Son 17 yılda gerçekleştirilen temel icraat ve hizmetlere değinen Oktay, "Ekonomideki başarılarımızın arkasında bütçe disiplinindeki istikrarlı duruşumuz bulunmaktadır." dedi.
Oktay, 2002'de yüzde 11,2 olan bütçe açığını 2018 sonunda yüzde 2'ye indirdiklerinin, böylece vergi gelirlerinin daha etkin harcanabileceği mali yapıya kavuşulduğunu altını çizdi.
Mali alanla büyüme ve istihdamın desteklenmesinin yanı sıra başta ulaştırma, Ar-Ge, eğitim ve sağlık gibi ekonomik ve sosyal alanlarda büyük altyapı yatırımlarına imza atarak önemli gelişmeleri gerçekleştirdiklerini anlatan Oktay, "2003-2018 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,6 oranında büyüme sağlayarak ekonomi genelinde toplamda 9,8 milyon, yıllık ortalama olarak ise yaklaşık 610 bin yeni istihdam oluşturduk. Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payını 2002'de yüzde 0,51'den 2018'de yüzde 1,03'e yükselttik. Söz konusu harcama tutarı 2002'de toplamda 1,8 milyar lirayken 2018'de toplam 38,5 milyar liraya çıkmıştır." ifadelerini kullandı.
Başta ulaştırma olmak üzere pek çok alanda önemli alt yapı yatırımları oluşturduklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, "Bu kapsamda havalimanı sayımızı 56'ya, bölünmüş yol uzunluğumuzu 2019 Kasım ayı itibarıyla 27 bin 123 kilometreye yükseltirken daha önce kullanımda olmayan hızlı trenlerin kullanımı için bin 213 kilometrelik hat oluşturduk. Derslik sayısını toplamda 343 binden 721 bine çıkararak ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısını 36'dan 24'e indirdik." diye konuştu.
Oktay, 10 bin kişiye düşen hastane yatağı sayısını 24,8'den 27,9'a çıkarırken nitelikli yatak sayısını da 19 binden 145 bine yükselttiklerini anlatarak, "Sağlık yatırımlarımızın sonucunda bin canlı doğumda bebek ölüm hızını 31,5'den 6,8'e, 100 bin canlı doğumda anne ölüm oranını ise 64'ten 13,6'ya geriletmiş olduk. Söz konusu kazanımlarımıza imkan tanıyan bütçe disiplinine yönelik istikrarlı tutumumuzu, büyümeye ve refaha daha fazla destek olmasını sağlayacak şekilde ortaya koymaktayız." dedi.
Türkiye ekonomisine ilişkin gelişmeleri aktaran Oktay, Türkiye'nin son 17 yılda yalnızca ekonomik değil, siyasi anlamda da dünyada ağırlığını hissettirmeye başladığını ve dünyanın bölgesel güç merkezlerinden biri haline geldiğini belirtti.
Bu durumun Türkiye'nin siyasi ve iktisadi rakiplerinin dikkatinden kaçmadığını ve Türkiye'nin, yapılan bilinçli hamlelerle çok sayıda iç-dış siyasi ve iktisadi şoklarla karşı karşıya kaldığını ifade eden Oktay, bunların son örneğinin, 2018 Ağustos ayında başlayan spekülatif kur saldırıları olduğunu hatırlattı.
Hükümetin, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde her türlü açık tehdit ve baskıya rağmen kararlı tutumuyla saldırılara boyun eğilmediğini ve alınan tedbirlerle bu şokların etkisiz hale getirildiğini belirten Oktay, "Şokların neticesinde yükselen enflasyonla oldukça kararlı bir mücadele ortaya konulmuş, halkımızın desteği alınarak beklentiler iyi yönetilmiş ve enflasyonda belirgin bir düşüş gerçekleştirilerek fiyat artışında katılaşmanın önüne geçilmiştir" dedi.
Mali disiplinden taviz vermeden vergi indirimleri, istihdam teşvikleri ve kredi programlarıyla ekonomik büyümenin desteklendiğini vurgulayan Oktay, uygulanan dış ticaret politikaları ve alınan tedbirlerle, ithalatın kompozisyonunun ihracatı destekleyecek şekilde değişmeye başladığını, turizm gelirlerinin desteğiyle cari işlemler fazlası veren bir ekonomiye doğru önemli adımlar atıldığını söyledi.
Oktay, döviz kurlarındaki yükselme sonucu oluşan maliyet baskısı ve fiyatlama davranışlarında ortaya çıkan bozulma neticesinde 12 aylık tüketici enflasyonunun ekimde yüzde 25,2 seviyesine ulaştığını söyledi.
Para ve maliye politikaları arasındaki güçlü koordinasyon, petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki aşağı yönlü hareketin, kamu fiyatlama mekanizmalarıyla kur kaynaklı fiyat dalgalanmalarının tüketici enflasyonu üzerindeki etkisinin yumuşatılması ve enflasyonla mücadele çerçevesinde gösterilen toplumsal destek neticesinde enflasyonun düşüş eğilimine girdiğini belirten Oktay, bu çerçevede tüketici enflasyonunun, 2018 sonunda Yeni Ekonomi Programı tahminleriyle uyumlu olarak yüzde 20,3 seviyesine ve 2019 Kasım ayı itibarıyla da yüzde 10,56 seviyesine gerilediğini ifade etti.
Oktay, 2019 yıl sonunda TÜFE'nin Yeni Ekonomi Programı (YEP) hedefi olan yüzde 12 seviyesinin altında gerçekleşmesinin öngörüldüğünü anımsattı.
YEP'te öngörülen politikaların hayata geçirilmesiyle enflasyonun kalıcı olarak düşük, tek haneli seviyelere indirilmesinin temel hedefleri olduğuna işaret eden Oktay, bu çerçevede enflasyonun 2020 yılında yüzde 8,5'e, 2022 yılında ise yüzde 4,9'a düşmesinin beklendiğini de vurguladı.
İhracatın, AB ekonomisindeki yavaşlamadan olumsuz etkilense de 2018'de genel ticaret sistemine göre 176,9 milyar dolara yükseldiğine dikkati çeken Oktay, yıllık ihracatın bu yıl sonunda 180 milyar doları aşmasını, 2020 yılı ihracat hedefinin ise 190 milyar dolar olduğunu bildirdi.
Oktay, bu yıl sonunda seyahat gelirlerinin 29 milyar dolara ulaşılacağını tahmin ettiklerine dikkati çekerek, "Bu çerçevede turizmdeki canlanmanın sürmesini beklediğimiz 2020 yılında da seyahat gelirleri hedefimizi 34,3 milyar dolar olarak öngörmekteyiz." diye konuştu.
Oktay, cari işlemler dengesinin YEP'te öngörüldüğü şekliyle 2020 yılında makul düzeylerde bir açık vermesinin beklendiğini dile getirdi.
Enflasyondaki gerilemeyle birlikte risk primlerindeki düşüş ve kaliteli sermaye girişleri için ortamın elverişli hale gelmesinin dış finansmanın temel belirleyicisi olacağına işaret eden Oktay, bu kapsamda cari işlemler açığının GSYH'ye oranının 2020 yılında yüzde -1,2 olarak gerçekleşmesinin öngörüldüğünü anlattı.
Oktay, üretimdeki dönüşüme bağlı olarak yüksek katma değerli ürün ihracatının artırılmasını beklediklerini, bu durumun aynı zamanda yerlileştirme yoluyla ithalata olan bağımlılığın azaltılmasıyla da destekleneceğini vurguladı.
Seyahat gelirlerinin de önemli derecede artmasıyla cari işlemler dengesinde kalıcı iyileşme sağlanacağına işaret eden Oktay, bu sayede dış finansman ihtiyacının azalacağını, dengeli ve sürdürülebilir büyüme eğiliminin korunacağını belirtti.
Fuat Oktay, Türkiye'nin gelecek dönemde de yeni nesil uygulamalarla hızlı ve kolay ticaretin adresi, bölgesinde güvenli bir liman olmaya devam edeceğinin altını çizdi.
Geçen yıl yaklaşık 550 bin kişilik ilave istihdamla işsizlik oranının yüzde 11 seviyesinde gerçekleştiğini anlatan Oktay, büyümedeki gelişmelerin istihdama da yansıdığını, işgücü piyasasının ekonomideki büyüme yönünden etkilendiğini ve 2018'in ikinci yarısında başlayan ekonomik yavaşlama neticesinde işsizlik oranının bu yıl sonunda yüzde 12,9 olarak gerçekleşmesinin öngörüldüğünü söyledi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2020 yılında hedeflenen yüzde 5'lik büyümeyle iktisadi faaliyette toparlanma ve bunun sonucunda işgücüne katılım ve istihdam oranlarında iyileşme öngörüldüğünü belirtti.
Oktay, "İstihdama yönelik olarak iktisadi güven ortamının güçlenmesi sonucunda ertelenmiş yatırımların hayata geçirilmesi ve üretimdeki artışla birlikte istihdam teşviklerinin etkili bir biçimde uygulanmaya devam edecektir. Ayrıca işgücü piyasasına yönelik yapısal adımlar atılacaktır. Bu çerçevede, işgücü piyasası deneme ve denkleştirme süresi ve kısmi süreli çalışma konularının taraflar arasında mutabakatla esnekleştirilmesi öngörülmektedir." şeklinde konuştu.
Kadın istihdamı için 2020'de de güçlü bir destek paketinin hayata geçirileceğini anlatan Oktay, kadınların çalışma hayatına girişini kolaylaştıracak ve kadın istihdamını yükseltecek esnek çalışma imkanlarının artırılması, kadın kooperatiflerinin güçlendirilmesi, çocuk bakım hizmetleri ve ihtiyaca göre belirlenmiş mesleki eğitim programlarının yaygınlaştırılması için teşvik uygulamalarının artırılarak sürdürüleceğine işaret etti.
İstihdam teşviklerinin ihtiyaçlara göre yeniden tasarlanarak hayata geçirilmesi ve gençlerin iş dünyasının ihtiyaçlarına uygun mesleki eğitim programlarına dahil edilmesiyle genç işsizliğinin azaltılmasını sağlayacaklarını belirten Oktay, bu çerçevede 2020 yılında bu yıla göre istihdamın 1 milyon 52 bin kişi artmasının, işsizlik oranının ise yüzde 11,8’e gerilemesinin beklendiğini, YEP'e göre de gelecek üç yılda istihdamın 3,2 milyon kişi artırılarak 2022'de işsizliğin yüzde 9,8'e düşürülmesinin hedeflendiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, kamu maliyesinde en önemli kazanımlardan birinin faiz ödemelerinin bütçe içindeki payının azaltıldığını vurguladı.
Faiz harcamalarının bütçe giderleri içerisindeki payı, 2002'de yüzde 43,2 iken, 2020 yılı bütçesinde bu oranın yüzde 12,7 seviyesinde kalmasının öngörüldüğünü dile getiren Oktay, bu çerçevede oluşturdukları mali alanla vatandaşlara hizmet olarak ayrılan kaynakların miktarının önemli ölçüde artırıldığına dikkati çekti.
Oktay, vergi gelirleriyle faiz giderleri karşılaştırıldığında da benzer bir görünümün ortaya çıktığına işaret ederek, şöyle konuştu:
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 11. Kalkınma Planı'na da değinerek, Planda verimlilik odağında sanayi sektörünün itici güç rolünü üstlendiği, ihracata dayalı istikrarlı bir büyüme modeli çerçevesinde hedeflerin belirlendiğini anlattı.
Belirlenen büyüme modelinde bir taraftan yatırımların üretken alanlara yönlendirilmesinin, diğer taraftan yurt içi tasarrufların artırılmasının amaçlandığını, bu kapsamda plan dönemi sonunda yurt içi tasarrufların milli gelire oranının yüzde 30'un üzerine çıkarılmasını hedeflediklerini belirten Oktay, Kalkınma Planı'nda yurt içi tasarrufların artırılması için hane halkı ve firmaların tasarrufa özendirilmesinin yanında kamu tasarruflarının artırılmasının ve bu tasarrufların ekonominin verimli alanlarındaki yatırımlara yönlendirilmesinin öngörüldüğünü söyledi.
Fuat Oktay, planda öngörülen büyümeyi destekleyici maliye politikalarının hayata geçirilebilmesi için program bütçe sistemine geçilmesinin yanı sıra maliye politikasının etkinliğini artırmak için harcamaların gözden geçirildiğini anlatarak şöyle konuştu:
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2018 Ağustos'unda yaşanan kur şokundan sonra uygulanan maliye politikalarının iktisadi faaliyetin yanı sıra cari açık ve enflasyonla mücadeleyi desteklediğine işaret etti.
Uygulanan etkin bütçe politikaları sayesinde 2018 yılında merkezi yönetim bütçe açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranının yüzde 2 gibi makul bir seviyede gerçekleştiğini hatırlatan Oktay, şunları kaydetti:
"2020-2022 döneminde de mali disiplini kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu kapsamda, bütçenin gelir performansının yükseltilmesine yönelik; sürekli gelir kaynakları ile vergi tahsilatında etkinliğin artırılması ve ekonomide kayıt dışılığın azaltılmasını hedefliyoruz. Kaynakların verimli kullanılmasını ve belirlenen alanlarda tasarrufların artırılmasını sağlayacak yapısal değişiklikleri hayata geçireceğiz. Böylece kamu borçluluğu düşük düzeylerde tutulacaktır. Yeni Ekonomi Programı'nın kapsadığı önümüzdeki üç yıllık dönemde de bütçe açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranının yüzde 3'ün altında kalmasını hedefliyoruz."
Oktay, "81 ilde hizmete açılan Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezlerinden bugüne kadar toplamda 514 bin kişi yararlandı" diye konuştu.