İstanbul Swissotel'de düzenlenen Atlantik Konseyi Zirvesi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak'ta yaşanan terörist faaliyetler konusunda uyardı. Erdoğan "ABD'nin Suriye'de YPG'ye destek vermesi ittifak ruhunu zedeliyor" açıklamasında bulundu. Avrupa'ya da seslenen Erdoğan "'Hayır' kampanyasına destek verdiniz kaybettiniz. Buna rağmen kapımız açık, şimdi sizi görelim" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Swissotel'de düzenlenen Atlantik Konseyi Zirvesi'nde konuştu.
Açıklamadan öne çıkan başlıklar şöyle:
Bu yıl 8'incisi düzenlenen Atlantik Zirvesi'ne katılımınız için teşekkür ediyorum. Zirvenin ülkelerimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
- Dünyamız çalkantılı bir dönemden geçiyor. BMGK ve AB'nin itibarı ise birkaç ülkenin çıkar hesabına kurban ediliyor. Ya mevcut mekanizmalara format atacak ya da karamsarlık virüsünün bünyemizi tamamen sarmasına müsaade edeceğiz. Karşımızdaki olumsuz tabloyu olumluya dönüştürmek, krizi fırsata çevirmek bizim elimizde.
Makedonya'da yaşanan gelişmeleri takip ettik yaşanan hadiseler endişe vericidir. Şiddet hiçbir soruna çare olamaz, dost ve kardeş Makedonya'nın bir an önce huzura kavuşmasını diliyorum. Suriye'deki krizin tetiklediği göç dalgası tüm dünyayı etkiliyor. Günümüz dünyasında el ele vermeden sorumluluk bilinciyle hareket etmeden sorunlarımızı çözemeyiz.
Nükleer testler ve balistik füze denemeleri kadar Afrika boynuzundaki kuraklık da güvenliği ve istikrarı tehdit ediyor. Şayet BMGK başta olmak üzere uluslararası toplum Suriye konusunda dirayetli davransaydı rejim bu zulmü gerçekleştiremezdi. Esed rejiminin kendi halkını pervasızca katletmesinin sebebi geçmişte işlediği suçların yanına kâr kalması değildir. Devlet terörü bundan daha başka nasıl olabilir. Katil Esed bir devlet terörü estirmektedir. Karşı olmaları gereken en önemli ülke ve lider Suriye'dir. Bununla ilgili adımı kararlı bir şekilde atmış olsaydık, bugün 1 milyona yakın insan Suriye'de ölmezdi. 1.5 milyon insan Lübnan'a, 1 milyona yakın insan Ürdün'e iltica etmezdi.
Birçok ülkenin görmezden geldiği krizlerde Türkiye gerçek anlamda sorumluluk üstlenmiştir. 'Dost acı söyler' ilkesi ile tezlerimizi ortaya koyduk. Irak'taki mezhep fanatizmine dikkat çektik. Mezhep kaynaklı, yayılmacı bir etnik anlayışının tezahürüdür. Yayılmacı olan bu Pers mantığını çok iyi keşfetmemiz lazım. Buna göre tedbirler şimdiden alınmazsa, 'tarih tekerrürden ibarettir' derler ya, tarih ibret alınmazsa tekerrür eder.
6 yıldır tamamen, kendi imkanlarımızla 3 milyon sığınmacıyı ülkemizde barındırıyoruz. STK'larla beraber yapmış olduğumuz harcama, 25 milyar doları bulmuştur. AB'den bugüne kadar 725 milyon avro geldi. İkinci bir 3 milyar avro daha gelecekti, hiçbir ses yok. Zulme rıza zulümdür, biz onlara şefkat kollarımızı açacak, onları ülkemizde ağırlamaya devam edeceğiz.
Fırat Kalkanı harekatıyla DEAŞ'ı sınırlarımızdan uzaklaştırdık. 3 bini aşkın DEAŞ'lıyı o topraklarda etkisiz hale getirdik. Hiç kimseyi dışlamadan bölgenin gerçek sahipleriyle icra ettiğimiz bu operasyon DEAŞ'a şu ana kadar ki en büyük darbeyi indirdi. Şimdi hayatın normale dönmesini sağlıyoruz. Güneyimizde Suriye'nin kuzeyinde o bölgede terörden arındırılmış bir bölge yapalım, burada eğit-donat çalışmalarını da sürdürelim. Türkiye buna hazırdır. Maalesef söyledikleriniz gayet güzel demelerine rağmen adım atılamadı. Bu yapılmış olsaydı Suriyeli Suriye'yi terk etmeyecekti.
Terör örgütlerinin iyisi, kötüsü olabilir mi? Bu mantıkla bir yere varamayız. Terör örgütünün hepsi kötüdür. Bu terör örgütlerine karşı mücadelemizi müşterek danışma işiyle sürdürmemiz lazım. Sırf DEAŞ'la mücadele ediyor diye PKK, YPG gibi yapıların etnik temizlik faaliyetlerine, bölgede işlediği cinayetlere sessiz kalmak yeni şeylere kapı aralır. YPG'yi biz iyi biliriz. Bunlar PKK'nın düşük çocuklarıdır. Terör örgütleri akrep gibidir. Bir gün kendini besleyen eli de ısırır. Biz ülke olarak terör örgütleri arasından ayrım yapmadan mücadelemizi sürdüreceğiz. Şu anda iki gündür Suriye tarafından ciddi manada havan toplarıyla atışlar yapılıyor. Düşman belli biz bunları karşılıksız bırakabilir miyiz? Gereği neyse bunu yaparız.
- Kuzey Suriye'de devlet kurmak isteyen malum cahiller var. Cahil cesareti vardır. Kendi kendilerine bakanlar kurulu kuruyorlar. Kuzey Suriye'de böyle bir devlet kurulmasına kesinlikle karşıyız. Suriye'de terör koridoruna asla izin vermeyeceğiz. Bu konuda tüm dost ve müttefiklerimizden dayanışma bekliyorum.
Trump yönetimiyle üst düzey görüşmelerimiz Ocak 2017'den beri yoğunlaşıyor. Trump'ın önceki yönetime göre teröre karşı daha kararlı bir duruş sergileyeceğinin işaretlerini alıyorum. Esed rejimi 6 yıldır ilk kez, masumları hünharca katletmesine sessiz kalınmayacağını görmüştür. İnşallah 16 Mayıs'ta Washington'da Trump ile görüşme yapacağız. Trump ile Türkiye-ABD ilişkilerinde taze bir sayfa açılacağına inanıyorum.
Amerika'nın Suriye'de YPG/PYD ile hareket etmesi, ittifak umudunu zedeliyor. FETÖ elebaşının Pensilvanya'da terör faaliyetlerine devam etmesi, milletimizi rahatsız ediyor. Böyle bir teröristbaşının Amerika'da besleniyor olması, 170 ülkeyi yönetiyor olması, bizi ciddi manada rahatsız etmektedir.
Bu cani örgütün bırakın ABD'yi dünyanın hiçbir yerinde hayat bulmaması gerekiyor. FETÖ elebaşının Türkiye'ye iadesi ABD'den temel beklentimizdir.
Ülke olarak 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefliyoruz, kişi başına milli gelirimizi 25 milyon dolara çıkarmayı planlıyoruz. Buna katkı sağlayacak en önemli unsurlardan biri enerjidir. Türkiye hiçbir konuda olduğu gibi enerji meselesinde de tek başına kazanma hedefiyle hareket etmemiştir, etmeyecektir. Biz enerji alanındaki stratejimizi 3 temel üzerinde inşa etik: arz güvenliği, yerlileştirme ve öngörülebilir piyasa.
21. yüzyılda enerji yıkıcı rekabetin değil, işbirliğinin anahtarı olmalıdır. Bu anlayışla uluslararası işbirliğini arttırmak için birçok uluslararası toplantıya ev sahipliği yapıyoruz. İnşallah 22. Petrol Kongresi'ni ülkemizde düzenleyeceğiz. Türkiye Avrupa Atlantik coğrafyasının güvenlik, refah ve huzuruna katkı sağlamaya önümüzdeki süreçte de devam edecek. Bu süreçte dost ve müttefiklerimizden beklentimiz, ön yargılardan, kara proppagandalardan ve çifte standartlardan uzak bir şekilde Türkiye ile işbirliğine devam etmelidir. Dostlarımızdan aramızdaki 50 yıllık hukuka riayet etmesini bekliyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, soruları yanıtlıyor:
Kendim söyledim, kendim dinledim. Terör örgütleri NATO üyesi mi? NATO'da biz beraberiz. ABD'yle müşterek adımlar atmamız mümkün.
Atmamız gereken bir önemli adım tabi ki Türkiye ve ABD arasındaki ticari ilişkilerin süratle yükselmesi. Bunun için neler yapabiliriz, kendileri ile görüşmek istiyorum. Bizim ABD ile müşterek adımlar atmamız lazım. Kongre bunun önünü açar ve iki NATO üyesi olarak farklı adımlar atabiliriz. En önemli adımda enerji alanıdır.
Referandumla ilgili etkinin Türkiye'ye samimi bakıştaki girişimciler açısından yeni bir dönemin başladığı bir süreç. Türkiye'ye samimi bakış sergileyen yatırımcılar için yeni bir dönem başladı. Ekonomideki sıçramanın Türkiye'nin bir güvenli liman olarak görülmesi, seçim neticesinin nereye vardığı gösteriyor.
ABD'de de Trump ile Clinton yakın bir netice aldı. Sokaklar karıştı ama şimdi Trump görevini sürdürüyor. Türkiye'de ise böyle bir durum yok. Yüzde 51,4 ile 'evet' diyenler kazandı. Dün YSK kesin neticeleri açıkladı. Diğeri 48,6 almıştır.
'Rüzgar santrali', 'güneş enerjisi' deseydik önceden bilinmezdi. Şimdi en ideal bir şekilde yapan ve geliştiren bir ülke haline geldik. Türkiye enerjide dışa bağımlılığını azaltsın diye. Türkiye'de yatırım engeli yok. Kim engel var diyorsa, ben Cumhurbaşkanı olarak kapımı açık tutuyorum. Kimsenin bu konuda endişesi olmasın.
Dışarıda kampanya yapanlara sesleniyorum: Siz teröristleri ülkenizde gizlemekten vazgeçin. Özellikle Avrupa. Hayır dediniz kaybettiniz. Biz yine de kapımızı açıyoruz yapıyoruz.