Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak” dedi. Bahçeli'nin "Öcalan" çıkışı sonrası yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Cevdet Yılmaz, bir kez daha terörsüz Türkiye hedefine dikkati çekti.
"Asgari ücretle gösterip başka şekillerde ücret veren işletmeler var"
"Öncelikle bizim toplam istihdamımız sunumda da aktardım Ekim ayı itibariyle 32 milyon 970'ti. Bazen asgari ücretli çalışan sayısına ilişkin oranlar da tartışılıyor, bizim elimizde kayıtlı olan SGK'lı çalışanlar var, orada kayıtlı çalışanların yüzde 42'si asgari ücretli görünüyor o da 6.7 milyon kişi yapıyor. Yani şu anda kayıtlı asgari ücretli 6.7 milyon, toplam istihdamımız ise 32 milyon 970 bin. Toplam istihdam içinde Devlette çalışan var, SGK'lı ve SGK dışı çalışanlar var vs. tabii hepsini topladığınızda 32 milyon 970 bin kişiye ulaşıyorsunuz. Burada tabii kayıtlı çalışanlarda da şöyle bir durum var onu da izah etmemiz lazım: Kayıt dışılık dediğimiz şey ikiye ayrılıyor. Bir, tamamen kayıt dışı çalışma meselesi var, bir de eksik kayıtlılık dediğimiz şey var, yani kayıtlı aslında ama bir kısmı kayıtlı, bir kısmı kayıtsız diyelim. Dünyada da bu durum böyle, bizde de böyle.
- Asgari ücret meselesinde biraz bu sorunun da olduğunu biliyorum, yani asgari ücretli 6.7 milyon gözüküyor, ama muhtemelen bundan daha düşük gerçek anlamda, çünkü asgari ücret üzerinden prim ödeniyor malum, birtakım yükümlülükler getiriyor. O yüzden asgari ücretle gösterip, başka şekillerde ücret veren işletmeler olduğunu da biliyoruz, buna da eksik kayıtlılık diyoruz. Biz tabii kayıt dışılıkla da, eksik kayıtlılıkla da mücadele ediyoruz. Ama bu faktörleri dikkate almadan yapılacak bir yorumun çok da gerçekçi olmayacağını bilmemiz lazım.
"Altını hep çiziyoruz bu bir taban ücret"
Asgari ücretle ilgili söyleyeceğim ikinci husus şu: Altını hep çiziyoruz bu bir taban ücret, bunun üstü bir limit söz konusu değil veya ideal ücret veya olması gereken ücret şeklinde bir hadise değil. Bundan aşağı olmaz dediğimiz bir ücret dolayısıyla, birçok metropolde, belli sektörlerde, belli büyüklüklerdeki firmalarda zaten fiili ücretlerin daha yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Burada asıl problem asgari ücrette daha az gelişmiş bölgeler, küçük ölçekli işletmeler ve emek yoğun sektörler. Bunlar asıl bunun baskısını daha fazla hissediyorlar. Ama biz her zaman söylüyoruz, burada verimlilik çok önemli. Verimlilik arttıkça ülkenin toplam faktör verimliliği, işletmelerin de işletme bazında verimliliği arttıkça aslında daha yüksek ücretin de zemini oluşmuş oluyor. Dolayısıyla, önemli olan bu verimliliği artırmak, daha sağlam bir zeminde, kalıcı bir zeminde bu gelişmeleri sağlamak. Biz bütün imkanlarımızla bu yönde gayret ettik.
2023 yılında enflasyon oranı yüzde 64,8, asgari ücrete yaptığımız artış yüzde 107.3, yani bugün yaptığımız artışlar geçmişteki bu yüksek oranların üzerine yaptığımız artışlar, bunu da dikkate almamızda fayda var.
"Enflasyonun üstünde kalacak"
2024 yılında bugün belli oldu yüzde yıllık enflasyon 44,4. Asgari ücret 49,1 arttırılmış, yani son 2 yılda yapılan artışlar oldukça önemli artışlar. O yıldaki enflasyonun üstünde artışlar. Bu yıl da yine yaptığımız artışın bu yıl gerçekleşecek enflasyonun üstünde kalacağını bekliyoruz.
Asgari ücretteki reel artışın yıllık büyümesi 5.6 olmuş, yani bu uzun dönemli baktığınızda da biz asgari ücreti büyümemizin üstünde artırmışız. Son dönemde önemli bir gelişme var 2022 yılında emeğin milli gelirden, katma değerden aldığı payı gayri safi katma değerden aldığı pay oldukça düşük seviyeye gelmişti 2022'de. Pandeminin de etkisiyle, başka faktörlerin de etkisiyle hakikaten çok düşük bir düzeydi. Nitekim TÜİK 2022 gelir dağılımı istatistiklerini yayınladığında bunu gördük. Gelir dağılımında ciddi bir olumsuz etkilenme olduğunu gördük 2022'de. Geçtiğimiz günlerde TÜİK 2023 gelir bazlı rakamları açıkladı, burada nispi olarak bir düzelme olduğunu görüyoruz gelir dağılımında. Ben ,2024 verilerinde de yine bu iyileşme eğiliminin devam edeceğini düşünüyorum” dedi.
"Esas olan program etkisidir"
"Türkiye Suriye'nin yeniden imarına katkı sunacak"
Suriye bizi nasıl etkiler? Bir defa geçmişten daha kötü etkilemez. O kadar kötü bir dönemden geliyoruz ki Suriye'de, bir diktatörün olduğu, savaşların, çatışmaların yaşandığı, bize dönük neler yaşadığımızı 13 yılda hepiniz biliyorsunuz. O kötü tabloların geride kaldığı bir dönemdeyiz. Bir diktatörlük yıkıldı, yeni bir düzen oluşuyor. Bugün orada yaşanan bir halk devrimi tabii. Şu anda acil konu buradaki siyasi istikrarın sağlanması, güvenlik ortamının pekiştirilmesi, iç kavgaların olmadığı, bütün etnik grupların, mezheplerin, dinlerin kapsandığı kapsayıcı bir siyasi yapının oluşması, yeni bir anayasa, yeni bir güvenlik teşkilatıyla birlikte Suriye'nin siyasi ve güvenlik bakımından istikrarının sağlanması. Bunun inşası bizim için başlı başına büyük bir artı değer. Çünkü böyle bir Suriye, Türkiye'ye yönelik güvenlik risklerini bir defa azaltacaktır, göç riskini azaltacaktır, güvenlik risklerini azaltacaktır, Türkiye çok daha emniyetli sınırlarla karşı karşıya kalacaktır. Bütün bunlar bir defa güvenlik açısından, siyasi açıdan, terör bakımından, birçok açıdan Türkiye'ye faydalar doğuracak.
Çok detaylarına girmeyeyim, ama şunu da söyleyeyim: Komşumuz Suriye'nin bu yeni döneminde yanında olacağız. Özellikle kurumsal anlamda tecrübe birikimimizi Suriyeli kardeşlerimizle her alanda paylaşacağız. Burada tabii dünyaya da büyük bir rol düştüğünü ifade etmek isterim. Esad döneminde ortaya konan yaptırımlar var bir diktatör döneminde. Şimdi yeni bir Suriye var, artık eski kalıplarla Suriye'ye bakılması doğru değil, eski tanımlamalarla bakılması da doğru değil, yeni bir ortam var” şeklinde konuştu.
"Bahçeli her zaman 'önce milletim' diyen biri"
Sayın Bahçeli her zaman önce milletim, devletim, sonra partim, sonra ben diyen bir siyasetçi. Siyasi hesaplarla değil, ülkenin geleceğiyle düşünen, uzun vadeli geleceği açısından doğru bulduklarını ortaya koyan bir devlet insanı. Dolayısıyla, buradaki perspektifi de şu: Terörsüz bir Türkiye. Bir taraftan da bölgemizdeki emperyalist gelişmeleri, Ortadoğu'da yaşanan gelişmeleri, Suriye'de yaşanan gelişmeleri ve bunların bölgemizde oluşturduğu riskleri bütün bunları görerek aslında iç cephemizi bütünleştirmemiz, kardeşliğimizi güçlendirmemiz ve terörsüz bir Türkiye olarak çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmemiz gerektiğinin bir ifadesi.
"Terörsüz Türkiye, daha hızlı yükselen Türkiye demek"
Bunun zaten ana vizyonunu da Cumhurbaşkanımız ortaya koymuş durumda, bu da Türkiye yüzyılı vizyonu. 100 yıllık bir cumhuriyetimiz var, çok büyük kazanımlarımız var, şimdi yeni bir yüzyıla girdik ve bu yüzyıl birçok alt başlığı var, ama bir tanesi de en temel başlıklarından biri huzurun ve kardeşliğin yüzyılı olacak diyor Cumhurbaşkanımız. Dolayısıyla, ana vizyonumuz da bu, bu vizyon çerçevesinde hareket ediyoruz. Terörün gölgesinde olmayan bir siyaset istiyoruz.
Şunun da hep altını çiziyorum ben: Terör demokrasinin de, kalkınmanın da düşmanıdır. Terörün olmadığı bir ortam ise demokrasiye de, kalkınmaya da güç verir. Terör varsa bir ortamda siz seyahat etme özgürlüğünüzü kullanamazsınız, düşüncelerinizi ifade etme özgürlüğünüzü kullanamazsınız, girişimcilik özgürlüğünüzü kullanamazsınız, yatırım ortamı gelişmez. Dolayısıyla, terörsüz bir Türkiye aynı zamanda daha hızlı kalkınan, demokratik standartlarını daha hızlı yükselten bir Türkiye demek. Biz artık terörün gündemden çıkmasını istiyoruz. Terörün hiçbir siyasi parti üzerinde, hiçbir siyasi grup üzerinde gölgesinin devam etmesini istemiyoruz.