Gazze’de binlerce masum sivili katleden İsrail’e ve soykırım derecesine varan bu bombardımana destek veren batılı ülkelere yönelik yaptırım düşüncesi gündemdeki yerini koruyor. Çoğunluğu İslam ülkelerinden oluşan OPEC üyesi devletlerin İsrail’e ambargo uygulaması durumunda, resesyonla boğuşan Avrupa ülkeleri ile Amerika’nın da bundan etkileneceği belirtiliyor. Dünyadaki ham petrol rezervlerinin yüzde 80’ini elinde bulunduran OPEC’in en büyük beş petrol üreticisinden dördünün Müslüman ülkeler olduğuna dikkat çeken İstanbul Sebahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Toprak, “Batı ülkelerine de ambargo uygulanırsa, tüm dünyayı etkileyen bir durgunluk krizi ortaya çıkabilir” diye konuştu.
OPEC’in esas itibarıyla politik olarak güçlü bir organizasyon olmaktan uzakta olduğuna dikkat çeken Toprak, Müslüman ülkelerin, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) çatısı altında İsrail’e ve destekçisi batılı ülkelere ambargoyu tartıştığına dikkat çekti. Toprak, “İki hafta önce Cidde’deki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantısında İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, İsrail’e karşı petrol ambargosu ve kapsamlı yaptırımlar uygulanmasını önerdi. Ne var ki başını Suudi Arabistan’ın çektiği OPEC’ten Batı medyasına iletilen mesajlarda OPEC’in politik bir kurum olmadığı vurgulandı. Bu da Suudi Arabistan’ın hem petrol gelirlerini riske atmak istemediğini, hem de ABD ve AB ile arasını bozmaya gönüllü olmadığını gösteriyor” dedi.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kuruluş amacının İslam Ümmeti arasında iş birliğini geliştirmek ve uluslararası arenada ortak hareket etme olarak belirlendiğine dikkat çeken Prof. Dr. Metin Toprak, “Uygulamada Mısır, Suudi Arabistan ve İran arasındaki politik çekişmeler İİT’nin etkisini zayıflatıyor” tespitinde bulundu. Türkiye’nin ev sahipliğinde bütün İslam ülkelerinden üye seçilerek bir İslam Parlamentosu’nun kurulması gerektiğinin altını çizen Toprak, şunları dile getirdi: “İslam Parlamentosu, Batı dünyasındaki modern oluşumlarla da uyumlu olacaktır. Nitekim, Avrupa Parlamentosu bu konuda başarılı bir örnek olarak faaliyet göstermektedir.”
Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), Eylül 1960'ta, Venezuela ve Körfezin dört ülkesi (Suudi. Arabistan, İran, Irak ve Kuveyt) tarafından Bağdat’ta kuruldu. Bunlara daha sonra, Katar (1961), Endonezya (1962), Libya (1962), Birleşik Arap Emirlikleri (1967), Cezayir (1969), Nijerya (1971), Ekvador (1973), Gabon (1975), Angola (2007), Ekvator Ginesi (2017) ve Kongo (2018) katıldı. Katar, kendi isteğiyle 1 Ocak 2019'da üyeliğine son verdi. Dünya ham petrol rezervlerinin yüzde 80’i OPEC ülkelerine ait. En yüksek rezervler sırasıyla Venezuela (303 milyar varil), Suudi Arabistan (267 milyar varil), İran (209 milyar varil), Irak (145 milyar varil, BAE (111 milyar varil) ve Kuveyt’e (101 milyar varil) ait.
Petrol üretiminde ise OPEC’in benzer bir ağırlığı söz konusu değil. 2022 sonu itibarıyla dünya petrol üretiminin yüzde 90 civarındaki kısmı 22 ülke tarafından üretiliyor. 11 OPEC ülkesinin dünya petrol üretimindeki payı yüzde 39,1. 2022 yılı itibariyle dünyada en fazla petrol üreten ülkeler ABD (%14,8), Suudi Arabistan (%13,2), Rusya (%12,8), Kanada (%5,7), Irak (%5,6) ve Çin (%5,1) olarak sıralanıyor.