Gelişmekte olan ülke statüsündeki Türkiye’de büyüme için kaçınılmaz şekilde yatırım gerektiğine dikkat çekiliyor. Ancak bankacılık sektörünün kendi karları için yurt dışından getirdiği kısa vadeli mevduat ve sendikasyon kredi sisteminin, faizleri artırıcı etkisi nedeniyle yatırımların önünü kestiği belirtiliyor. Ekonomi kurmayları bankacılık sektörünün bu alanında bir neşter ihtiyacının olduğunu dile getiriyor. Bu arada Merkez Bankası’nın bugün (25 Nisan) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faizlerle ilgili önemli bir karar vereceğine dikkat çeken uzmanlar, “Merkez’in atacağı adım sektöre yön verecek” tespiti yaptı.
Ekonomi kurmayları, 2023 yılı hedeflerinin tutturulması için önümüzdeki yıllarda da büyümenin kaçınılmaz olduğunu ancak bugünkü bankacılık sisteminin finansman desteği ile bunun sağlıklı şekilde başarılamadığı görüşünü dile getiriyor. Londra gibi finans merkezlerinden getirilen sendikasyon kredilerine çok ciddi yüksek faizler verildiği için yabancı bankaların sıraya girdiğine işaret eden ekonomi kurmayları, getirilen kredilerin içeride yatırıma dönüştürülmesinde sıkıntı olduğunu belirtiyor. Bu kapsamda alınan sendikasyon kredilerinin ağırlıklı olarak cep telefonu gibi yine yabancı ürünlerin tüketim mallarının satın alınmasında kullanılmasının büyümeye hiçbir katkı sağlamadığına vurgu yapılıyor.
Bankacılık sisteminin ise her 100 liralık kredi için 220-250 liralık teminat isteyen ‘hiçbir risk almayan kafa yapısında’ olmasının da Türkiye’yi düşük büyüme sarmalı içerisinde tuttuğuna vurgu yapan kurmaylar, bankacılık sektörünün kısa vadeli mevduat ve sendikasyon kredisine bir neşter vurulmasının zamanının geldiğine işaret ediyor.
Bu kapsamda bankacılık sisteminde yatırımlara kredi imkanlarını daha düşük maliyetlerle desteklemek için şu öneriler sıralanıyor: “Merkez Bankası reeskont kredilerini daha yetkin kullanarak ucuz fonlama yapmalı. Bankaların kredilerini cep telefonu gibi tüketim ağırlıklı alanlarda kullanımı önlenmeli. Bankalar büyüme odaklı yatırım projelerine kredi imkanında yoğunlaşmalı. Katılım bankalarının kenarda durmaları önlenmeli, sisteme hızlıca alınmaları sağlanmalı. Böylece pek çok finansman noktasında kaynakların büyük kısmını toplayan kamu bankalarının çarpan etkisi oluşturacak temel yatırımları finanse etmesi sağlanmalı. Bu durum artan talep faizlerini de aşağı çekeceği gibi finansman maliyelerini de düşürerek büyümeye katkı verecek yatırımlara kaynak oluşturacak.”