"Kovan varlığında dünyada 3'üncü, bal üretiminde 2'nci sıradayız. Çam balı üretiminin yüzde 90'ı bizde. Balda da tağşiş sıkıntısı var. Bu konudaki rant da insanları o kadar cezbediyor ki; her gün tağşiş tespit etmemize rağmen, her gün yeni metotla tağşişler yapılıyor. Tağşişte rant o kadar büyük ki; her gün yeni metotla savaş halindeler. Bu savaşta hep birlikte kazanan taraf olmalıyız. Zeytinyağına göre baldaki durum daha vahim. Ticarileşme anlamında ve balı katma değerli satma anlımda sıkıntımız var. Kaşığı kavanoza atığınızda içindekinden eminseniz, ne para verdiğinizin önemi yok. Getirdiğim özel balda bile bazen bir şey var mı diye insan şüphe ediyor. Sektörü bu parazitlerden tamamen temizlersek katma değere doğru vites yükseltme şansımız var. Bal aromalı şurup var. Böyle bir şey olmaz. Nar ekşili sos diye bir şey olmaz. Yiyemiyorsak yemeyelim. Alabiliyorsak gerçek nar ekşisi alalım, çünkü diğerleri sağlıklı değil. Bunlar yasal ürünler, ama sağlığa da dikkat etmemiz lazım. Arıcılıkta 2 bine yakın denetim yapmışız. 860 adet numune var, 96'sında uygunsuzluk tespit etmişiz. 2,2 milyon lira ceza vermişiz. Cezalar yüksek olmasına rağmen tağşişi yapanları caydırmıyor. 3- 5 defa yakalanmasa cezayı karşılıyor. Sektörün de bize bu konuda yardımcı olması lazım. Sektörün otokontrolüne ihtiyacımız var. Yumurtaları aranızda ayıklayın, herkes görecek, bu işte çok fazla katma değer var."
Organik gübre, markalaşma ve coğrafi işaret konularının önemine de dikkat çeken Bakan Pakdemirli, "Organik gübre konusu önemli. Markalaşmaya yoğunluk vermemiz gerekiyor. Markalaşarak ihracat yapmamız gerekiyor. Teşvikler iyi. Coğrafi işareti ürünlere anlam yüklemek önemli. Rafineyi bir tarafa koyuyorum; sızma zeytinyağlarını hak ettiği gibi işleyip, hak ettiği gibi ambalajlayıp, hak ettiği coğrafi işaret koyup pazarlayamıyoruz. Hepsinin birbirinden güzel özellikleri var. Bunları ambalajlara farklı farklı koyup, farklı fiyatlandırarak çok daha iyi pazarlayabiliyor olmamız lazım. Coğrafi işaret tescillerinin bir an evvel bitirip pazarlamayı artırmamız lazım" ifadelerini kullandı.
Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdür Yardımcısı Musa Demir de, marka olarak maalesef bazı pazarlarda zeytinyağının tanınırlığı konusunda olumsuzluklar yaşandığını anlatarak, şunları söyledi:
"Kişi başına tüketim 2 kilogramın altındadır. Türkiye, maalesef, zeytinyağı üreten ülkeler arasında kişi başına en az zeytinyağı tüketen ülke konumundadır. Üretici ülkelerden Yunanistan, İtalya, İspanya'da kişi başına zeytinyağı tüketimi ise 10-15 kilogram arasında değişmektedir. Sektör olarak hedefimiz, Türkiye'deki zeytinyağı tüketimini kısa vadede 5 kilogram seviyesine çıkarmak olup, bu hedefe ulaşılabilmesi için sağlık iksiri ve şifa kaynağı olan zeytinyağında yüzde 8 olan KDV oranının yüzde 1'e indirilmesi tüketimin arıtılması için önem arz etmektedir. Geçtiğimiz 2018- 2019 ihraç sezonunda sofralık zeytin ihracatımız tarihi bir rekora imza atarak 91 bin 222 tona ulaştı. Miktardaki artışımız yüzde 34 oldu. Zeytinyağında ise, ihracatımız 66 bin tondan 52 bin tona gerilerken, kutulu zeytinyağı ihracatımız 21 bin ton düzeyini korudu."